Dolar (USD)
32.48
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2438.91
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 May 2014

Bir Şairin Hatıra Defterinden

Edebiyat dünyasında 'Bir Leyla Düşü' ile şiir, mefhumunu zaikamıza yerleştiren şair Recep Garip, son yıllarda şiirin yanı sıra resim ve yazı alanında da velut eserler veriyor. "Sır Mektupları", "İçimdeki Dünya Kadardır", "Deprem Sesi Bir Sahil", "Öğretmen Şiirleri ", "Irmaklar Akar İçimden"," Savaş Türküsü", "Mavi Gül ","Mavi Türkü ", "Bir İmza Serüveni", "Mehtapta Lisan", "Şehir ve Medeniyet", İlk hatırıma gelenleridir.

Recep Garip gibi edebiyat dünyasında böylesine hem fırça hem de kalem sahibi olan çok az kişi tanırım. Sanırım Tevfik Fikret'in hem şair hem yazar hem de ressam bilgisine sahibim.

Fikret'in Aşiyan'daki evinde şiir resmedilirken, boğaza nazır resimler de nakşediliyordu. Fakat Fikret, Allah'ı kenarda tutan bir sanatın peşindeydi. Resminde natüralizmin peşinden koşar, parnasizm'in kokusunu da şiirine yansıtırdı. Şairimiz Recep Garip'te ise meselenin derinliği başka. O, Allah'ı anmadan ne kalemini ne de fırçasını oynatır. Sanatın mutlak su00fbrette Allah için yapılması gerektiğini gösteren bir dil, bir yapılanmayı eserlerinde yansıtmaya çalışır. Bu nedenle peşine düştüğü Leyla'sına dair işaretleri bizimle paylaşır. Ona Leyla'sını sorduklarında "u2026Leyla bizim özlemimizdir. Leyla'nın şiirlerini yazmaya devam edeceğiz. Allah nasip ederse yaşadığımız hayatta Leyla ve Leylalar çok. Asıl olan Mevla'ya doğru yol alabilmektir" demişti.

Hem ressam, hem şair hem de yazar olarak tanıdığım Recep Garip beyin bu günlerde "Günlerin İzi" adlı bir günlük kitabı yayınlandı. 1970'li yılları taze bir esinti şeklinde önümüze sunuyor. Okuyucunun keşke Necip Fazıl ile sohbete gidebilseydim diyesi geliyor. Şairimizin şairlik serüveninin nereden nasıl oluştuğunu bütün ipuçlarıyla öğrenebiliyoruz.

Onun kitabında yedi güzel adam var. Onun kitabında biz, siz, onlar hepimiz varız. Onun 30 Haziran 1997 tarihli günlüğünde Nuri Pakdil var. Ondan bir pasaj okuyor. Biz de okuyoruz. Diyor ki Pakdil Usta "Müziği seç, geceyi seç, İstanbul'u, Erenköy'ü, denizi, martıları, medeniyeti, şiiri, sanatı seç. Çocuğu, coğrafyayı, Mekke'yi, Medine'yi Endülüs'ü, Bağdat'ı, Afrika'yı, Moro'yu, Eritre'yi, Buhara'yı, Filistin'i, insanı seçu2026" Ve sonra Recep Garip ağabeyimizin Nuri Pakdil hakkındaki yorumu etkileyici." Nuri Pakdil bir tavır adamıdır; çelişkisiz bir tavır adamıdır. Okuyunca tavrınız değişir. Onun gibi yazar, onun gibi konuşursunuz. Tılsımı yüksek, ifadeleri büyüleyici bir adam." S.49

Biz şair Recep Garip'in hatıralarından şiir poetikasını da öğreniyoruz. Ona göre şiir, aşkın yolculuğudur. Sevdaları anlatma sanatıdır. Yüreklerde kabaran hisleri bir başka yüreklere taşımanın adıdır. Seçkin ve seçilmiş bir gül tomurcuğudur. Bizatihi aşkın kendisidir. Diyor Recep ağabeyimiz. Ve poetikasına devam ediyor. "Ateş lavlarıyla şiir olgunlaşır ve şairini pişirir. İnsanla yaşadığı dünya arasında en uyumlu, en hassas, en ince, en narin, en duygulu zamanlan yakalar şair ve şiirini yazar. Şiirin geliş tarzı kim bilir belki de gökseldir."

Eskiler günlükler mahreme dokunur diye uzak durmuşlardı. Ama millete, topluma mal olmuş insanların, rol-model olmuş insanların neden günlükleri yazılmasın, yayınlanmasın. Tabi günlükleri yazarken kimse yarınlarını tahmin edemiyor. O günlüklerde yazılanların toplumun ortak değeri olduğunu bilemiyor.

Mesela ben Şairimizin hal tercümesini de bu kitapta görüyor gibiyim. Onun ailesi Tahire'si, Merve Betül'ü, Ayşe'si, Ahmet Faruk'u hep günlüklerinde yer alıyor. "Biz hanımla düşünmedik baba. Bu senin görevin, diyorum. Sen hangi ismi uygun görürsen onu koyalım., diyorum. Peki, diyor. Merve olsun." Merve hoş geldin Merve." S.155

Recep Garip, hatıralarında daha çok Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil ekseninde bir coğrafya okumasına girişmiş durumda. Sezai Karakoç'un Şam, Bağdat, İstanbul hattında bir uygarlık ruhunu devam etme gayreti içerisinde. O Sezai Karakoç'un "İslam Medeniyeti, bu havzada en canlı ve en şanlı dönemini yaşamıştır." Cümlesini diriliş ruhunun manifestosu olarak görüyor.

Yine Sezai beyin şehir merkezli coğrafyasını Nuri Pakdil'in Moro, Eritre, Filistin ve Balkanlar coğrafyasını kalbinin renkli haritasında yer edindirmeye çalışıyor.

Yazarımız, gönül coğrafyasında kırk yıllık dostu Ay Vakti dergisinin kurucusu Şair Şeref Akbaba'yı da unutmuyor. Şeref bey'in "Sürsün bu şehrayin, sürsün mü yarim. Sabırla inançla sürecek dostum." Şiiriyle sonlandırıyor.

Bu arada günlüklerde Ammar İlkay'ın da kim olduğunu öğrendim.

Not:5 Mayıs Pazartesi Günü, Doğumunun 100. Yılı Anısına Prof. Dr. Abdülkadir Karahan Anısına Klasik Türk Edebiyatı Sempozyumunda tebliğimi sunacağım. Yer: Harran Üniversitesi-Osman Bey Kampüsü / Şanlıurfa