Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2432.36
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


​BİREY, DEMOKRASİ VE DESPOTİZM

İnsanlık tecrübesinin asli merkezinde birey vardır. Bireyin merkezde olmadığı bütün insani kurumlar, faaliyetler, kaynaklar ve kalıplar, insani, demokratik ve ahlaki değildirler. Birey olarak insanın merkezde olduğu medeniyet durumunda barış, hukuk ve özgürlük vardır. Demokrasi, salt bir siyasal yönetim biçimi değildir. Demokrasi, zengin bir çoğulculuğu bünyesinde barındıran bireysel kültüre dayanmaktadır. Özgür ve onurlu bireyin varlığını inkar eden bütün durumlarda despotizm, barbarlık, fanatizm ve şiddet vardır. Birey fikrine tamamen yabancı ve karşıt olan bedevi kültürlerde ve kurgularda demokrasinin, hukukun ve barışın bir türlü yeşermemesinin, fanatizmin, şiddetin ve despotizmin üretilmesinin nedeni, birey fikrinin asli değer olmaması ve inkar edilmesidir.

Birey olmak fikri, doğası gereği özgürlüğe, onura, barışa ve hukuka dayanmaktadır. Birey olmak, kişinin hayatıyla ilgili kararları ve tercihleri kendi ihtiyaçlarına ve ideallerine göre yapması, istediği toplumsal gruba katılması veya çıkması, başına bir şey gelir korkusu ve endişesi olmadan diğer insanlarla birlikte kendisine özgü bir yaşam stili oluşturması ve yaşaması demektir. Birey olmak, diğer insanlardan bağlarını koparmak değil, bireysel ve toplumsal bağlarını kendi bireysel bilincine ve vicdanına göre özgürce şekillendirmesi demektir. Bencil ve toplum karşıtı olan şey, demokrasi ve birey değil, despotizm ve kabileciliktir.

Birey fikrinin gelişimi için bireysel bilinç ve vicdan kapasitesinin gelişmesi gerekmektedir. Kişi, bireysel bilincine ve vicdanına göre kendisi için uygun olan inancı, yaşam tarzını, değer sistemini ve ahlak anlayışını benimseme, oluşturma, reddetme ve eleştirme hakkına sahip olmalıdır. Başka bir ifade ile birey olmak, kendisine özgü bireysel vicdan ve bilinç oluşturmak demektir. Kendisinin mutlak doğru olduğu iddiasıyla herkes için geçerli tek doğru yol, inanç kurum, kimlik ve kalıp olduğu yanılsaması içinde olan kültürel örüntülerin, dışarıdan güçler yoluyla kişiye dayatılması, aslında bireyin ve bireysel bilincin birlikte ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Demokrasi, bireysel bilinç ve vicdan kapasitesinin geliştirilmesi için bütün kapıların, imkanların ve yolların sonuna kadar açık tutulmasını savunur. Bireysel bilinç ve vicdanı ortadan kaldırmayı amaçlayan otoriter, despotik ve bedevi kurumlar, kalıplar ve kimlikler, düşünceye, felsefeye, bilime, sanata ve bireye giden yolları bütünüyle kapatıp, kapılar kapalı deyip bireyi sindirirler, silikleştirirler ve silerler.

Demokraside özgürlük ve eşitlik fikirleri birlikte vardır. Kendisini cinsiyet, inanç, kimlik, kültür ve diğer açılardan diğer insanlara eşit görmeyen insan kitleleri ve kütleleri arasında demokrasinin, bireyin ve bireysel vicdanın gelişmesine imkan yoktur. Kendi inancını üstün gören, ataerkilliği yücelten, ırksal ve kültürel olarak kendisini hep hiyerarşinin tepesine yerleştiren üstenci, otoriter, ırkçı ve kabileci pozisyonlar, hep kendilerinin yönetmesi gerektiğini, kendi dışındakilerin hep yönetilmesi gereken köleler, düşük ve eksik varlıklar olduğunu düşünürler. Birey olmak, bütün insanların onur ve özgürlük açısından tam bir eşitliğe sahip olduğunu benimsemeyi gerektirmektedir. İnsanları, inanan-inanmayan, efendi-köle, kadın-erkek şeklinde kategorilere ayıran ve alt-üst hiyerarşileri kuran bütün anlayışlar, demokrasi, özgürlük, hukuk ve birey karşıtıdırlar.

Demokratik bir kültürde bireyler, hiçbir açıdan ortak bir inancı, kimliği, düşünceyi veya tercihi benimsemeye zorlanamazlar veya hiçbir otorite, bütün toplum için geçerli tek bir görüşü veya uygulamayı ortak iyi olarak dayatamaz. İnsanlar, düşünceleri, inançları, yaşam tarzları veya değerleri açısından eşit değildirler, farklıdırlar. Despotizm ve tiranlık, tek bir kişinin, kimliğin, kaynağın, kalıbın bütün kişiler için ortaklaştırılmasıdır ve tekleştirilmesidir. Bireylerin düşünce dünyası, merkezileştirileşmez. Her birey, bulunduğu yerden hayatına dair kararlar verme özgürlüğüne sahiptir. Siyasal, sosyal ve kültürel kurumların, bireyin yerine geçip birey adına merkezi kararlar vermesi, tiranlıktır ve despotizmdir. Birey olmak, yaşamanın zorluğunu ve düşüncenin zahmetini yaşamaktır. Yaşamanın zorluğu ve düşüncenin zahmeti karşısında yaşama ve düşünme sorumluluğunu dışarıda bekleyen siyasal, sosyal ve kültürel kurumlara, kişilere ve kliklere transfer etmek, kişinin kendisinden vazgeçmesi olduğu kadar, despotizme kul ve köle olmayı kabul etmesi anlamına gelmektedir.