Dolar (USD)
32.24
Euro (EUR)
34.81
Gram Altın
2429.36
BIST 100
10268.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Şubat 2021

Boğaziçi'ni kim karıştırıyor?

Lise ve üniversite yıllarım öğrenci olaylarının tavan yaptığı zamanlardı, bir nevi heba oldu, bir bakıma eğitici oldu.

Üniversitede olay denince, kimin eli kimin cebinde şıppadak anlarım.

Boğaziçi’nde ne döndüğünü çok iyi anlıyorum.

Türkiye’yi karıştıranlar ta 1830’lardan beri aynı kesimlerdir, bunlar Türkiye’yi karıştırmada, Türkiye’ye çelme takmada şerbetlidirler.

Bu meşrep, bu gelenek, nesilden nesile intikal eder, sürer gider.

Bunlar iflah olmazlar.

Türkiye’nin yediği her darbenin ardında, her fırıldağın altında bunlar vardır.

Türkiye’yi tökezleteceklerini azıcık hissettiklerinde hemen devreye girerler, hep hazır kıtadırlar.

Onlar için “Tökezlemiş Türkiye, en iyi Türkiye’dir.”

Bunlar, kozmopolittirler.

“Kozmopolit”, hiç bir ulusa ait olmayan demektir.

Bunlar için, “Türkiye’ye ait olmamak” iftihar vesilesidir.

Türk’ün töresine, örfüne, adetine, kıyafetine, yemesine, içmesine sonsuz uzaktırlar.

Bu kesimler, ta 1830’lardan beri iktidarların zımni-derin ortağıdırlar ve hep imtiyazlar edinmiş, Türkiye’nin kaymağına çöreklenmiş, çökmüşlerdir.

İmtiyazları, ayrıcalıkları hep sürsün, hep daha fazlası gelsin, hep ballı-kaymak yesinler, bir dedikleri iki edilmesin, arsızlıklarına hep katlanılsın, isterler.

Hatırlarsınız, bu kesimlerden bir havayolu şirketi, bir seçimde hava alanının her yerine “ampulü söndürün” broşürü astırmış, bir diğeri gezi militanlarına otellerini açmıştı.

Medya, diplomasi, bürokrasi, akademi, sanat dünyası ve ekonomi ağırlıklı olarak bunların avuçlarının içindedir.

Halkın seçtiği iktidarlar, bunların ayağına basmaktan özellikle imtina ederler.

Bu kesimin militanlarından ÇYDD Başkanı Türkan Saylan “Bizim onaylamadığımız hiçbir şeyi, istediği kadar çoğunluğu olsun devlet veya hükümet onaylayamaz” demişti.

Bu alenen bir meydan okumaydı.

Saylan, şecaat arz ederken, sirkatin söylüyordu.

Kendilerini “Devlet ve hükümetin üstünde” görürler, böyledirler de...

İsmet Paşa’nın Menderes’e “Seni ben bile kurtaramam” dediği kesim bunlardır.

İşte “Boğaziçi”ni bunlar karıştırıyor.

Mesele, çıkar çarklarının eski hızda dönmemesi, artık eskisi kadar “Rabbena hep bana” olmamasıdır.

Sanmayın ki hadise öğrenci sorunlarıdır. Öğrenci sorunları ile uzaktan yakından alakası olmaz, olamaz.

Öğrenci sorununu çözmek için, LGBT, DHKP-C, PKK, PYD gibi araçlara ihtiyaç yoktur.

Bunlar, arkadan gelen “sufle” ile start alırlar. Mâlum, Biden bunlara geçenlerde bir göz kırpmıştı.

Bunlar 19. yüzyılın sonlarında Türkiye’yi sıtmada tutmuşlardı.

Abdülhamid için “diktatör, diktatör” diye yeri göğü inlettiler.

Yüz yıl sonra akıl daneleri Yalçın Küçük’ten itiraf geldi:

“Bu isimleri kim veriyor pek araştırma gereği duymuyoruz. Bizim icat ettiğimize inanıyorduk, daha önceki bir çalışmamda Sultan Hamit’e “Kızıl Sultan” adını Büyük Britanya İmparatorluğunun taktığına işaret etmiştim.”

Günaydın!

Eskiler, “Bade harab-ül Basra!” (Basra harap olduktan sonra!) derlerdi

Peki bugün diktatör ismini kimin verdiğini biliyor musunuz?

Muhtemeldir ki, yüzyıl sonra aynı itirafı tekrarlayacaksınız.

Boğaziçi’nden ülkeyi sıtmaya sokmaya çalışıyorlar.

Alışmış kudurmuştan beterdir.

İflah olmazlar, Türkiye’nin kara yazısıdırlar.

1856’da, 1909’da, 1960’ta, 1971’de, 1997’de, Gezi’de, 15 Temmuz’un bir yerlerinde hep bunlar oldular .

Son tangoları Boğaziçi...

Aysbergin derinlerinde de, global para tröstü, Wall Street, Biden, Soros, Rockefeller, Netanyahu’lar olduğundan hiç şüpheniz olmasın...

Yine Türkiye’ye kibrit çakıyorlar!