Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Haziran 2023

Bu dünyadan bir Sezai Usta geçti

YIL 2012. Ekranlarda lezzet rehberi Vedat Milor rüzgârı esiyor. “Tadı Damağında” programının çekimi için hangi mekâna gitse, hangi lezzeti tanıtsa ünü dalga dalga dünyaya yayılıyor.

O dönemlerde enflasyon ve alım gücünde bir sıkıntı yaşanmadığı için tanıtılan mekânlardaki yemek kültürümüze ait enfes lezzetleri tatmak için insanlar soluğu tarif edilen mekânlarda alıyor. İşte bu programlardan birinde hem lezzetler hem de bu lezzetlerin yolculuğunu anlatan bir pir-i fâni muhabbetiyle 7’den 70’e herkesin ilgisini çekecek şeyler ortaya koyuyor.

Bu esnaf lokantasına gitmesek olmaz, hakkı üzerimizde kalır” diyerek, bir kenara not alıyoruz. “Gerçekten de her şey ekrandan gözüktüğü gibi mi?..” sorusunun cevabını bulmak için bir gurme, bir insan sarrafı edasıyla yola koyuluyoruz.

1981 YILINDAN BERİ HİZMET VERİYOR

Mekânda bizleri önce Sezai Kadiroğlu, arkasından ekranda anlatılan lezzetlerin enfes kokusu karşılıyor. Geleneksel yemek kültürümüzün temsilcilerinden Karadeniz Pide Salonu, 1981’den bugüne kadar sunduğu lezzetlerle yoğun ilgi görüyor. Burada bir taraftan esnaf lokantası geleneği sürdürülürken, diğer taraftan ise damak ve gönüllerde hoş bir tat bırakılıyor.

Fatih’in Vefa semtinde yarım asra yakın bir süredir hizmet veren lokantanın sahibi Sezai Usta, işletmeyi Kastamonu’nun Daday ilçesi Kayı köyünden gelerek kardeşiyle birlikte kurduğunu belirtiyor.

Lokantaya, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ) yakınında olmaları dolayısıyla esnafların büyük ilgi gösterdiğini ifade eden Kadiroğlu muhabbetini şöyle sürdürüyor:

“1981 yılında Kastamonu’dan kardeşimle birlikte İstanbul’a gelerek Karadeniz Pide ve Kebap Salonu ismini verdiğimiz işletmeyi açtık. Özellikle güveç ve pidelerimiz İMÇ’de esnafın ilgisini çekmeye başladı. Bizi lezzet açısından özel yapan, kullandığımız malzemeleri belli başlı yerlerden almamızdır. Eti 37 yıldır aynı kasaptan alıyorum. Aynı şekilde unu, patatesi, peyniri, yeşil biberi, sütü, yoğurdu, odunu aldığım yerleri de hiç değiştirmedim. Alışveriş yaptığım bu esnaflardan bir kısmı vefat etti. Fakat ticari münasebetimi onların çocuklarıyla devam ettiriyorum. Et Afyon’dan, peynir Giresun’dan, tereyağı Trabzon’dan geliyor.”

TAŞ FIRINDA YAPILAN PİDENİN LİZZETİ BAŞKA

İlerlemiş yaşına rağmen müşterileriyle tek tek ilgilenen Sezai Kadiroğlu, ünlü gurme Vedat Milor’un lokantayı ziyarete gelmesiyle malzeme tedarikçisi ve yabancı müşterilerin kuyruğa girdiğini anlatıyor. Kadiroğlu, özellikle taş fırında yaptıkları pide, güveç ve sütlaçta müşteri memnuniyetini yakaladıklarını söyleyerek sözlerini şöyle devam ettiriyor:

“Müşteri mekânımıza geldiğinde, fırında kızarmış yeşil biber, salata, tereyağı ve ayranı müessesemizin ikramı olarak servis ediyoruz. Mümkün olduğu kadar ilgilenir, onlara müşteri değil de bir misafir gibi davranarak aidiyet duygusunu vermeye çalışırız. Özellikle kuşbaşılı, kavurmalı ve peynirli pidelerimiz büyük beğeni topluyor. Duvara astığımız “Pidelerimiz elle yenirse daha lezzetli olur” tabelasını görenler önce şaşırıyor, fakat elle yemeyi denediklerinde lezzetten daha fazla memnun olduklarını ifade ediyor.”

Et güveç, kıymalı pide ve kebaplarda ortalama 15, sütlaç başta olmak üzere tatlılarda ise 8 lira gibi cazip fiyatlarla herkesin gelebileceği bir yer olduklarını anlatan Sezai usta, başından geçen hayreti mucip bir olayı da şu cümlelerle aktarıyor:

“Bir gün yaşlı bir zât geldi. Oturdu yemeğini yedi. Daha sonra bana, ‘yemeklere bu lezzeti sen mi verdiğini zannediyorsun? Bu lezzeti Ebûl Vefâ Hazretleri veriyor’ dedi. Sonra çıktı gitti. Bir daha da gelmedi. Biz de böyle inanıyoruz, muhakkak bu lezzette onların da bereketi vardır.”

ÖYLE BİR LEZZET Kİ, RUHLARI DA DOYURUYOR

Sezai Kadiroğlu ile kurduğumuz bu muhabbet sofrasının üzerinden yıllar su gibi akıp gitti. O, hanesine gelen misafirlerden tevazusunu hiç eksiltmedi. Mevlânâ’nın insanlığa sunduğu yaşam felsefesinde olduğu gibi lezzetlerini tatmaya gelenlere, “Hamdım, Yandım, Piştim” düsturuyla sunmaya devam etti.

Sezai ustanın misafirlerine olan ilgisi birbirinden lezzetli pideleri, tatlıları değildi; tebessümüyle sunduğu gönül lezzetiydi. İnsanlar Karadeniz Pide Salonu’na sadece midelerini değil, ruhlarını da doyurmaya geliyordu.

Bu dokunuş, bu hikâye, bu lezzet yayıla yayıla devr-i âlem ederken, “Hiç şüphesiz her nefis ölümü tadacaktır. Biz insanları bir imtihan olarak iyilikle de, kötülükle de sınıyoruz. Sonra bize döndürüleceksiniz” (Enbiyâ Sûresi, 35) âyeti bir kez daha tezahür etti.

7’DEN 70’E MÜDAVİMİ VAR

Tarihler 3 Ekim 2021 gösterirken o mütebessim ve yüce gönüllü Sezai usta Rabbi’ne göçtü. Çevresindekiler ondan razıydı, Rabbimiz de razı olsun.

74 yıllık ömrün sonunda kapısı açık bir lezzet sofrası, hayırlı evlatlar miras bırakarak dâr-ı bekâya göçen Sezai ustanın mahdumu Rıza bey, babasından aldığı emaneti para kazanma hırsına kapılmadan devam ettiriyor.

Enva-i çeşit pidelerden kebaplara, ızgaralardan güveçlere, tatlılardan çorbalara ve közde pişmiş biberlerle birlikte içimine doyum olmayan ayrana kadar birçok lezzeti 7’den 70’e bütün müdavimlerine sunan Rıza Kadiroğlu, mega enflasyona rağmen misafirlerini memnun etmeye gayret ediyor.

Başka şubesi olmayan Karadeniz Pide Salonu, Vefa Hacı Kadın Mahallesi’ndeki (İMÇ 1. Blok girişi) mütevazı yerinde damak çatlatan lezzetleriyle müşterilerine hizmet veriyor.

Hâmiş: Sezai usta Hacca gitmek için hanımı ile birlikte kaydını yaptırsa da ömrü vefa etmedi. Gün geldi bu kutsal vazifeyi ifâ etmek oğlu Rıza beye nasip oldu. Rıza bey, annesi Hasibe hanımefendi ile birlikte Hicaz yolculuğuna çıkarak, hem kendi hem de babası Sezai usta adına kalpleri Allah aşkı ile yanan Peygamberler sevdalıları kervanına katıldı. Hacları mebrûr, sa’yleri meşkûr olsun.