Çağrımdır
Kritik viraja vardık. Seçim kapımızı çaldı.
İrademize sahip çıkalım; hep birlikte vesayet arayışlarına hayır diyelim.
İstikrarımıza sahip çıkalım; hep birlikte faiz lobisine hayır diyelim.
Kardeşliğimize sahip çıkalım; hep birlikte şiddetin karşısında duralım.
Dik duralım, barışımıza sahip çıkalım.
Artık söz sadece milletindir.
Milli iradeye de, sandığa da 1 Kasım'da sahip çıkacaktır.
Küresel operasyonları, sınırlarımızı kuşatanları, pusu atanları, montaj, şantaj ve kumpaslarla geleceğimizi hedef alanları tanıyoruz. Amaçlarını, oyunlarını, oyun kurucularını da görüyoruz. Sandığı esir almalarına izin vermeyeceğiz, "Yeni Türkiye" kapısının aralanmasına 1 Kasım'da irademizle omuz vereceğiz.
***
Bir daha darbeler olmasın,
Bir daha vesayet arayışları olmasın,
Bir daha irade hırsızları operasyonlar denemesin,
Bir daha jakoben oligarşi değerlerimizi hedef almasın,
Bir daha terör olaylarıyla kardeşliğimiz zarar görmesin,
Bir daha başörtü yasağı olmasın,
Bir daha IHL'lerin orta kesimleri kapatılmasın,
Bir daha katsayı adaletsizliği karşımıza çıkmasın,
Bir daha partilerin kapısına kilit vurulmasın,
Bir daha Anadolu sermayesinin önü kesilmesin,
Bir daha işkenceler, faili meçhuller yaşanmasın,
Bir daha milletin iradesine, tarihine, inancına karşı topyekun savaşın başlatıldığı, psikolojik harekatın zirve yaptığı, yargısız infazların kolgezdiği, insanların inanç ve düşüncelerinden ötürü bedeller ödediği o günler geri gelmesin diye 1 Kasım'da oyumuzu kullanacağız.
2 Kasım gününe yeni bir umut ile uyanacağız.
Başaracağız!
Biz başarırsak Suriye halkı da başarır.
Biz kazanırsak Mısır halkı da kazanır.
Biz engelleri aşarsak Irak, Afganistan, Pakistan, Myammar, Doğu Türkistan, Bosna tüm ümmet engelleri aşar.
Biz ayağa kalkarsak Gazze'de ayağa kalkar. Kudüs özgürleşir. Kudüs özgürleşmeden Ümmet özgürleşmez.
Esed ile Sisi gitmeden bölge düzelmez.
Biz tek ses nefes olmazsak küresel emperyalizm bu topraklardan çekip gitmez.
Ayağa kalkacağız hep beraber, zulüm gökdelenini yerle bir edeceğiz. Ayağa kalkacağız, yeryüzünde adaleti sağlayana kadar oturmayacağız.
***
Derin Avrupa, kendi meydana getirdiği çukurunda mazlumları boğmak istiyor. Arkadaşlarımızın yaptığı araştırmalara göre; Bugün yaşayan her 130 insandan biri ya mülteci ya da ülkesi içinde zorla yerinden edilmiş bir şekilde yaşıyor. Bu bir ülkenin nüfusu olsaydı, dünyadaki en büyük 23. ülke olurdu.
Mültecilerin neredeyse yüzde 80'i Müslüman ve Batı buna kör. Avrupa Birliği'nin tamamı 2011 yılından bu yana sadece 125 bin Suriye vatandaşını kabul ederek koruma statüsü verirken, Türkiye'nin misafir ettiği Suriyelilerin toplam sayısı ise 2 milyonu bulmuş durumda. Türkiye'nin şimdiye kadar Suriyeliler için gerçekleştirdiği insani yardım faaliyetlerinin hacmi 7 milyar dolara yaklaştı. Uluslararası kurum-kuruluşlar ile tüm diğer ülkelerin, Türkiye'deki Suriyeliler için yaptığı yardım ise toplamda 300 milyon dolar ile sınırlı kalmış durumda. Neden hem Türkiye'yi boğmak hem de mültecileri ölüme terk etmek istiyorlar. Bölgemizdeki kaosu derinleştiriyorlar, bir yandan çatışmayı besleyerek mazlum hakları yurtlarından ediyorlar bir yandan da diktatörlerle bir olup Müslümanların üzerine bomba olup yağıyorlar.
Coğrafyamızı yangın topuna çeviren darbeci diktatörlere, ırkçı, kabile ve mezhep asabiyetini körükleyenlere imkan ve destek veren Küresel Güçlere inat davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Mazlumların umudu olmaya 1 Kasım'da devam edeceğiz, 2 Kasım'da ırkçı emperyalizme karşı güçlü bir hükümetle mücadele edeceğiz.
Var mısınız?
