Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Kasım 2018

Can kurban sana, ya Resulullah…

Gelişiyle birlikte; şirki, zulmü, adaletsizliği ortadan kaldıran kadına ve insana değer vermeyi öğreten Hazreti Muhammed Mustafa (sav) Efendimize; semada güneş doğup, yıldızlar parladıkça salât ve selam olsun. Ümmetin bu yanık kalbi, varlığınızın şükrüne sonsuz kere feda olsun…

Anam, babam sana feda olsun ya Resulullah!

Bu günkü yazımızı vesile kılarak; âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Peygamberin (sav) veda hutbesinde ifade ettiği bazı nasihatleri tekraren dile getirelim. Ola ki halimize nazar eder ve kalbimizi eşsiz nuruyla tekrar inşa eder…

Birçok işimiz yarım, bereketsiz veya faydasız oluyor. Bunun temel sebebi, o gül yüzlü sultanımızın da (sav) ifade ettiği gibi, “Her işte daima ‘Allah’a hamd-u sena’ etmek gerekir” düsturunu unuttuğumuz içindir. Elbette bu durumu tetikleyen bazı azılı düşmanlarımız var. Bunlar; “nefis, şehvet ve şeytan üçlüsüdür.” Veda Hutbesinde de ifade ettiği gibi (sav); “Nefis, insanı her zaman şerre yöneltmek ister. Bu sebeple nefislerin şerrinden Allah’a sığınmak lazımdır.” Onun için dikkat etmeli, bu üçlüye karşı sürekli Rabbimize sığınmaya devam etmeliyiz. Çünkü O’ndan (cc) başka bir sığınağımız veya sahibimiz yok…

Batı menşeli modern cahiliye gelenekleriyle etrafımız kuşatılmış durumda. Medeniyetin sözde beşiği olan Batı, Hazreti Resulullah’ın (sav) getirdiği eşsiz nasihatleri köreltmek ve İslam’ın içini boşaltmak için elinden geleni yapıyor. Bu niyetle, cahiliye devrinde kalan bazı gelenekleri tekraren getirmeye çalışıyor. Bilinçli bir şekilde yapılan bu operasyonlara karşı dikkatli olmalı ve özeleştiri yapmak adına kendimizi tekraren gözden geçirmeliyiz. Unutmayalım ki bizler; “Cahiliye gelenekleri kaldırılmıştır. İnsanlar alışa geldikleri kötü şeyleri körü körüne yapmaktan vazgeçmelidirler” diyen bir Resulün ümmetiyiz…

Onun zamanında yaşamadığımız için üzüldüğümüz, Allah’ın dini için çektiği sıkıntıları hatırladıkça efkârlandığımız doğrudur. Özlüyoruz, seviyoruz ve hasret çekiyoruz. Peki, bu halimizle o güzeller güzelinin huzuruna nasıl çıkabilirdik? Faiz yemenin ve kan davasının gütmenin haram olduğunu belirten gözümüzün nuru Hazreti Muhammed Mustafa (sav) efendimizin kademine şatafatlı, lüks ama içi boş halimizle mi çıkacaktık… Hele ki, sadelikten bu kadar hoşlanan bir efendimiz varken!

Halimiz hal, yaşantımız ise yaşantı değil. Bir an önce uyanmalı ve kendimize gelmeliyiz. Sultana (sav) layık bir ümmet olabilmek için kolları sıvamalıyız. Kaybedecek bir saniye dahi vaktimiz yok. Onun için, şimdi, hemen alnımızı secdeye koymalı, Rabbimize dönmeliyiz…

Milyonlarca can; kurban sana, ya Resulullah…