Dolar (USD)
34.14
Euro (EUR)
37.71
Gram Altın
2916.58
BIST 100
8898.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Eylül 2021

Daha Ne Olsun

İstanbul yolu üzerinde tarımsal araştırmalar merkezi, tavukçuluk enstitüsü, zirai mücadele ve karantina müdürlüğü, tohum sertifikasyon merkezi, ev ekonomisi meslek okulu, personel eğitim merkezi ve zirai üretim işletmesi gibi kurumların komşusu MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) di. Atatürk Orman Çiftliği karşısında Tarım Bakanlığı birimlerinde memur, mühendis ve teknisyenlerin bir bölümü işçi kadrosundakiler gibi sendika hakları yoktu. O nedenle fikrî görüşümüz ve inanç değerlerimizle örtüşen memur derneğinde aktif yöneticilik yapıyordum.

11 Eylül 1980 Perşembe günü yanıma arkadaşlarımı almış, devrimci işçi sendikasının grev çadırına bugün medenî görmediğim kısa bir ziyaret gerçekleştirmiştik. O yıllarda adı geçen sendikada etkin görevde olan bir arkadaşımızla yolumuz güzelliklerde kesiştiğinde benim için iyi (!) şeyler düşündüklerinden bahisle ertesi gün işe gelip-gittiğim Gayret mahallesinin cadde ve sokak krokilerini işlem yapacak olanlara verdiklerini söylediğinde helâlleşmiştik.

12 Eylül 1980 Cuma gece yarısında radyoda spiker Mesut Mertcan’ın haberin peşinden İstiklal ve Harbiye Marşı çaldırıyor, araya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzalı Milli Güvenlik Konseyinin ‘bir numaralı’ bildirinin girmesiyle 27 Mayıs 1960 ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü defa müdahalesine şahitlik etmiştik.

Anayasayı rafa, TBMM'yi lağvederek hükümeti 21 Eylül'de eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Ulusu'ya vermişler, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetleri durdurulmuş, partilerin kapısına kilit asılmıştı.

Hatırlayacağınız üzere Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş Uzunada'ya sürgüne gönderilmişlerdi. Olaylar bıçak gibi kesilmiş Evren’in “Şartların olgunlaşmasını bekledik!” sözü tarihe geçmişti. Binlerce kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı dönemde 650 bin gözaltı, 100 bin kişi ‘örgüt üyesi olma’ suçu, 30 bin kişi ‘sakıncalı’ olduğu iddiasıyla işlerinden edilmişti.

Darbe ile 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırılırken generallerin hazırlattığı anayasa, 1982'de ‘güdümlü’ referandumla yüzde 92'lik ‘evet’ oyuyla darbecilerin ömür boyu yargılanmasını engellemiş, ancak 12 Eylül 2010 referandumunda bu madde yürürlükten kaldırıldığından mahkûm edilmişlerdi.

İşte o sıcak darbe günlerine denk gelen Aralık ayında nereden bulduğumu bilemediğim cesaretle görev yaptığım Personel Eğitim Merkezi salonunda ‘Kahkaha Değil Tebessüm, AKABE’ adıyla şahsî karikatür sergimin kurdelasını Danışma Meclisi Bursa Üyesi Recai Dinçer’e kestirmiştim. Her türlü sosyal faaliyet için sıkıyönetim komutanlığından izin alınması şartı olduğundan sergimize izin alabilmek için gönderdiğim dilekçem sonrası Mamak Sıkıyönetim Komutanlığına davet edilmiştim. Kısa dönem askerlik görevimi bile yapmadığımdan rütbesini bilemediğim komutanla görüşmemde “Aslında ne demek istediğini biliyorum ama yazmadığın için suç unsuru bulamadık, sergiyi açabilirsin” demişti. Düşünceyi ön plana çıkarttığım karikatürlerde yazı ve açıklama yoktu ama komutanın olumlu baktığına sevinmiştim.

Kenan Evren’e üniversiteler yalakalıklarını artırmış ‘Fahri Profesörlük’ veriyor, gittiği yerlerde sıklıkla ‘Dedem de hocaydı’ gibi ipe sapa gelmez konuşmalar yapan Evren’e cevaplarımı Yenidevir’de “Fahri Tazılık Çulu” ve “Dayısının İti” başlıklı hikâyelerimle vermiştim.

60 ihtilâlinde 5 yaşında, 71 muhtırasında ilk gençlik çağında, 80 de delikanlı, 28 Şubat post-modern darbede bürokrat, e-muhtırada İstanbul Silivri’de polis memuru oğlumun evinde ve nihayetinde 15 Temmuz’da TBMM de Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanı görevindeydim. Daha ne olsun?