Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Eylül 2015

DİKTATÖR

O kadar çok dillerine doladılar ki diktatör kelimesini, kendileri bile inanmıyor artık böyle bir şeyin varlığına. Yani şimdi Nokta dergisi Cumhurbaşkanını fotoshoplu kapak ile eleştirmeye çalışırken sürekli ağızlarına sakız ettikleri diktatör için nasıl olup da böyle bir saygısızlık yapabildiklerini düşünmüşler midir? Elbette düşünmüşlerdir. Bile bile yapıyorlar artık her şeyi. Maksat çamur atmak olsun.
Kuzey Kore'nin Devlet Başkanı Kim Jong'un en son uygulaması dünya gündemine yine bomba gibi düşmüştü. Erkeklerin saçları daha önceden belirlenen on modele göre kesiliyormuş. Tıraş olmak isteyen kişi kuaföre gidip oradaki on model resminden beğendiği bir tanesini seçerek saçının o şekilde kesilmesini istiyormuş. Sayın devlet başkanı bunun oldukça özgürlükçü bir açılım olduğu kanaatine varmış ve aldığı karar ile bundan sonra erkeklerin saçlarını sadece kendisinin saç modeli gibi kestirmelerine karar vermiş. Yani bundan sonra bütün Kuzey Kore erkeklerinin saçı aynı model olacak. Kadınlar için de belirlenen 10-15 model arasından beğendikleri modele göre kestirme özgürlüğü (!) devam ediyor.
Kuzey Kore devlet başkanı sadece bir örnek. Suriye'nin Esed'i, Mısır'ın Sisi'si bize daha yakın örnekler olarak yanı başımızda durmaktalar. Saddam ve Kaddafi'nin yaptıkları hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Bir adlandırma yaparken sınırları zorlamak ya da işine geldiği gibi konuşmak bazılarının daha kolayına gelmekte. Son zamanlarda bilen de bilmeyen de Cumhurbaşkanı için diktatör sıfatını kullanıyor. Böyle söyleyenlere şunu demek bile yeterli: "Be hey şaşkınlar; siz nerede gördünüz, diktatöre diktatör dendiğini?"
Özgürlükleri sonuna kadar yaşayan bir toplumuz. Meydanlarda, köşe bucakta ve her fırsatta ülkenin Cumhurbaşkanına akla hayale gelmeyecek aymazlıklarla hakaret edeceksiniz, sonra da kalkıp "diktatör" diyeceksiniz. Bu kadarı ancak zihin bulanıklığının son halkası olabilir.
Şimdilerde Cumhurbaşkanı hakkında atıp tutanlar, ahlak dışı yakıştırmalarda bulunanlar, sınır tanımadan yazılarında ve karikatürlerinde, dergilerinin kapaklarında Cumhurbaşkanını acımasızca eleştirenler bir yandan yasaklardan dem vururken öte yandan da bütün değer yargılarına, ahlak kuralarına sırt çevirerek sınırsızca saldırıyorlar. Böylelerine şunu demek gerek: siz ya hiç diktatör görmemişsizin ya da aklınız başınızda değil.
Kimin kime ve neye hizmet ettiğini anlamak mümkün değil. Bizler satır satır, hece hece demokrasiden bahsedelim, halkın yönetime olan katkısından dem vuralım, seçme ve seçilme hakkının bize kazandırdıklarını anlatalım; bunların ötesinde bazıları öyle bir hazımsızlık içinde debelenip dursun ki kapı kapı gezerek uğradıkları hezimetin üstünü örtmeye çalışsınlar. "Yavaş" ol da molla desinler diyeceğim ama molla olmak da bir erdem işidir. Toplama desteklerle ancak bu kadar oluyor demek lazım ya da saf değiştire değiştire yolunu şaşırmak da denebilir buna.
Bizde muhalefet yok sözünü muhalefetten başka herkes kullanıyor. Çünkü bizim muhalefetimiz her şeyin en iyisini bildiği için ve muhalif olmayı sadece eleştirmek olarak gördüğü için bu çizgide çalışmalarını yürütüyor. Seçim meydanlarında yapacaklarını anlatmak yerine yıkıcı eleştiriyi tercih ettiklerinden sonuçlar bu şekilde gelişti. Bir oy daha fazla alabilmek için bütün değer yargılarını rafa kaldırıp kendilerine en uzak gördükleri düşüncelere bile mavi boncuk dağıttılar.
Şimdi de görüyoruz. Terörün sorumlusu Cumhurbaşkanı diyen de, Cizre'deki olaylarda askerlerimiz ve polisimiz hakkında suç duyurusunda bulunan da yine muhalefet oldu. Hem de bunları yapanlar terörün arka bahçesi olan muhalefet partisi de değildi.
Kurdukları on cümlenin yarısından fazlasının hakaret olduğu kişilerin diktatör eleştirilerini görünce; "İnşallah Kuzey Korelere düşesiniz." demek geliyor içimden. O saç tipi bizimkilere epey yakışacaktır. Fakat iş sadece saçla da bitmez. Diktatördür ne yapsa yeridir yani. Bunu da düşünmek gerek.
Elinizdekinin kıymetini bilin derim. Biraz edep, biraz ahlak ve takdir etme; insana bir şey kaybettirmez, bilakis kişiyi daha çok adam eder.