Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2389.91
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 May 2023

​Dış güçler

Türkiye, 28 Mayıs seçimlerini beklerken dünyada dengeleri değiştirecek gelişmeler oluyor. G7 liderleri Japonya’nın Hiroşima kentinde toplanırken, Arap Birliği liderleri Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde, Çin-Orta Asya liderleri Xian’da bir araya geldi. Hiroşima’da buluşan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu "Quad" ülkeleri ABD, Avustralya, Japonya ve Hindistan, "gözdağı ve baskıdan arınmış bir bölge" oluşturma sözü verdi.

G7 ülkelerinin hedef tahtasına oturttuğu Rusya devlet başkanı Putin, dış güçler olarak tarif ettiği Rusya’nın düşmanlarının ülkesini küçük parçalara bölerek sömürmeyi hedeflediğini söyledi. Çin Devlet Bakanı Şi, Orta Asya Türk Cumhuriyeti liderlerine İpek Yolu’nun güvenlik ve işbirliğini artırmak için dış güçlerin (batı) körüklediği etnik çatışmalar, dini mücadeleler ve kültürel bölünmeler yerine birlik, hoşgörü ve uyumun hakim kılınması gerektiğini vurguladı. Toplantıda, Soros kuruluşlarının renkli devrimlerine karşı çıkılması, Türk cumhuriyetlerinin egemenlik, güvenlik ve toprak bütünlüğünün korunması gerektiğine vurgu yapıldı. Bölgenin kalkınması için Çin Türk cumhuriyetlerine 3.8 milyar dolarlık takviye sözü verdi.

Esed’in 12 yıl aradan sonra çağrıldığı Arap Birliği Zirvesi’nde ise Filistin davasının Arap dünyasının merkezi problemi olduğuna vurgu yapıldı. 1967 işgal edilen topraklara dönülmesi çağrısının yanında, Suriye’nin istikrarı için çalışılacağı Suriye, Sudan, Libya, Yemen ve Somali’de dış güçlerden kaynaklanan çatışma ve kargaşalara son verileceği çağrısı yapıldı.

G7 zirvesinde ise ABD’nin politikaları adeta onaylandı. Hiroşima’da yüzbinlerce insanın ölümünden dolayı pişmanlık bile duymayan ABD, Ukrayna’da, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan da olduğu gibi dünyanın başka yerlerinde de çatışma alanları oluşturmak istiyor. G7’nin batılı ülkeleri Ukrayna savaşı yüzünden her ne kadar ABD’nin kucağına oturmuş görünseler de içten içe ABD politikalarına karşı çıkıyorlar. ABD güdümündeki G7 yeni yaptırımlarla Rusya'nın askeri ve endüstriyel tedarik zinciri ile enerji gelirlerini hedef aldı. ABD Ticaret Bakanlığı da çeşitli tüketim mallarının Rusya'ya ihracatına yönelik yeni kısıtlama getirerek 71 şirketi kara listeye ekledi. G7 liderleri Rusya’ya daha fazla ambargo için karar alırken, Almanya geçtiğimiz hafta Rusya’dan aldığı enerjiyi yüzde 25 oranında artırdı. Türk şirketlerine Rusya ile iş yapmayın yanarsınız mesajı gönderen ABD, her nedense Avrupalıların enerji faturaları yoluyla Rusya’yı zengin etmesine ses çıkarmıyor. Her ne hikmetse Rus petrolünü gemileriyle taşıyan Yunanlılar hakkında tek bir yaptırım yok.

Çin ise G7 ülkelerinin Tayvan, Doğu ve Güney Çin Denizi, Hong Kong, Sincan, Tibet, nükleer silahlar ve "ekonomik baskı" gibi konularda Çin'i hedef almasına tepki gösterdi.

ABD açısından Türkiye’deki seçimler ise, bölgedeki hakimiyetini kaybetmemek için karşısına almaya cesaret edemediği Türkiye’yi içten ele geçirme girişi olarak değerlendiriliyor. Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda ABD’nin emir eri haline getirilecek bir Türkiye’nin, Irak ve Suriye’den çekilmesi yetmiyormuş gibi İran ile çatışmaya sürüklenmesi kaçınılmaz. Bu olmasa bile Rusya’ya yaptırımlar uygulattırılması durumunda Türk ekonomisinin çökertilerek üç sente muhtaç hale getirilmesi hesaplanıyor. Rusya’dan enerji alamayacaksın, nükleer santral duracak, turizmin ve ihracatın baltalanacak. Bu da demokrasi, hukukun üstünlüğü adına yönünü batıya dönerek yapılacak.

Türkiye’nin, stratejik konumu, ekonomik gücü ve siyasi etkisi ile küresel jeopolitik alanda önemli bir oyuncu olmasının önüne geçilmesi Erdoğan’ın yönetimden uzaklaştırılmasına bağlı. Türkiye stratejik konumu bakımından Türk dünyası ile entegre edilirse başta enerji ve hammadde olmak üzere dünya ticaretine yön verecek, enerji ve emtia fiyatlarının belirlendiği ülke haline gelecektir. Bu da kargaşadan nemalanan ABD’yi ürkütmektedir. Türkiye batının bütün baskılarına rağmen ekonomisini dünyanın 16 büyük ekonomisi haline getirmeyi başardı. Çin, Rusya ve ABD ile yaptığı ortaklıklarla, otomobil, tekstil ve elektronik başta olmak üzere özellikle milli ekonominin kaldıracı olan savunma sanayiinde büyük atılımlar yaptı.

Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, haklarını korumak içi çatışmalı bölgelere müdahaleden çekinmeyen Türk Dış Politikası Suriye, Libya, Somali, Afganistan, Karabağ’da sonuç alıcı müdahaleler yaptı. Azerbaycan, Pakistan ve Katar gibi ülkelerle oluşturduğu stratejik ittifaklarla bölgedeki konumunu güçlendirdi.

Türkiye, 28 Mayıs seçimleri sonrasında büyüyerek, nüfuzunu genişleterek, küresel toplumdaki rolünü perçinleyerek dünya iktidarını hedeflemektedir. AB’yi, Asya kaplanlarını, Arap Birliği ülkelerini çıkarları doğrultusunda hizaya getiren ABD, Türkiye’yi avuçta tutamamanın sancılarını yaşıyor. Bu yüzden de seçimleri etkileyecek direk müdahaleler yapmaktan çekinmiyor. Geçtiğimiz hafta yayınladığı Dini özgürlükler raporunda, Ruhban okulundan, Aleviliğe, Kadir gecesinde içki içme özgürlüğüne kadar saçma sapan sözde özgürlüklere yer verildi.

Yine, güya HÜDAPAR-Yeniden Refah Partisi eleştirisiymiş gibi gösterilerek kadın hakları gibi konuların da laik kesimler tarafından nasıl istismar edildiği UNİCEF raporları ortaya koyuyor. İstanbul sözleşmesi üzerinden LGBT’yi dünyaya dayatan şeytan aklı, dünyada 640 milyon kadının çocuk yaşta evlendirildiğini bunların da yüzde 45’inin Güney Asya’da yaşadığını ilan ediyor. Çocukların buluğ yaşı ile ilgili en serbest olanı da bilindiği gibi İskandinav ülkeleri. Bu konuda İngiltere, İsveç, Danimarka’ya sesini çıkartmayanların kalkıp da HÜDAPAR üzerinden Türkiye’de iktidarı dövmeye çalışması başka bir gariplik.

Türk halkı 14 Mayıs seçimlerinde dış güçlere dersini verdi. Final ise İstanbul’un fethinin yıldönümünden bir gün önce 28 Mayıs’ta yapılacak. Ya batının emir erliğine soyunan Kılıçdaroğlu taifesini ya da Türk yüzyılına hazırlanarak dış güçlerle göz hizasından diyalog kuran Erdoğan’ı seçecek.

Vesselam.