Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Mart 2015

Dizi deyip geçmeyin

Evimize televizyon gireli otuz yıl olmuş. Babamın üç tekerlekli bir bisiklette getirdiği siyah beyaz televizyonun evin başköşesindeki yerini aldığı günü hala aynı canlılığıyla hatırlıyorum. Zaman geçtikçe ülkenin gelişimine ayak uydurdu televizyonumuz. Önce renklendi. Sonra çok kanallı hale geldi, sonra incelip büyüdü ve evdeki hükmünü katlanan özellikleriyle devam ettirdi.

Televizyon artık günümüzde dizilerin boy gösterdiği bir platform haline geldi. Dizisinin kalitesiyle ve izlenme oranı ile kanallar birbirleriyle yarışıyor. Ne acıdır ki yarışan sadece oranlar, kaliteye bakan yok.

"İnsanların ruhlarını onarmanın bir yolu da sinemadan geçer." diyor ünlü yönetmen Andrey Tarkovski. Günümüzün dizileri de artık sinema kadar etkili. Gündemde olan dizilere baktığımızda diziler bir anda hayatın her noktasında olumlu ya da olumsuz şekilde kendine yer bulabiliyor. Reklamlardan tutun da çocukların oyuncaklarına kadar her alanda dizilerin kuşatması altındayız.

Hamasi nutuklar çekerek, "Dizi izlenmesin !" demek sadece kendi kendini avutmak olur. Diziler devam ettiği müddetçe televizyonlara olan bağımlılık da devam edecek. Yapılması gereken; seçici olmak. Evlerimizin ortasında bir saatli bomba gibi duran televizyonları hiç olmazsa büyükler olarak biz yönetmeye çalışıp, çocuklarımızı da yönlendirme yoluna gidersek az da olsa etkilenme oranını düşürmüş oluruz ya da olumlu etkilere olanak sağlarız.

Bir zamanların tek kanalı olan TRT, kanal sayısının her gün arttığı günümüzde her şeyiyle tavsiye edilebilecek bir duruma geldi. Devletin kanalı artık milletinin hizmetinde yayınlar yapıyor. Eğer bir TRT dizisi izliyorsanız hele de tüm aile varsa televizyonun karşısında, kumandayı bir kenara bırakarak gönül rahatlığıyla diziyi izleyebilirsiniz.

Dizi müdavimleri hayatlarını dizilere göre ayarlarlar. Hatta bazen hastalık derecesinde ajandasında dizilerin saatlerini yazanlar bile var. Şimdilerde bir program yapılırken; Diriliş Ertuğrul, Filinta, Yedi Güzel Adam günleri göz önüne alınmaya başlandı. Sosyal paylaşım sitelerinde paylaşımlar artık "Yedi Güzel Adam izliyor." şeklinde oluyor.

Televizyon, dizi, kaybolan zamanlar, olumsuz etkilenmeler gibi uzayacak bir listenin sonuna ben televizyonu büsbütün bir tehlike olarak görenler için ehven-i şer diyerek TRT'nin bu dizilerini koyuyorum. Televizyondan uzaklaşılamıyorsa, hiç olmazda bu tür dizileri takip ederek bir nebze de olsa kötü etkilerden çocuklarımızı ve gençlerimizi koruyabiliriz.

Yıllarca edebiyat dergilerinin ve edebiyat adamlarının arasında bir sır gibi dolaşan Yedi Güzel Adam efsanesi artık neredeyse tüm toplum tarafından biliniyor. Senaryo doğrudur yanlıştır konusuna girmeye gerek yok. Şimdi bu dizi sayesinde gençler yedi güzel adamın şiirlerini merak edip araştırıyor ve şiirlerini okuyorsa bu, dizinin bir başarısıdır.

Diriliş Ertuğrul dizisi de aynı şekilde gençlere Osmanlının köklerine inme yolunu açtıysa bu da bir dizinin elde edebileceği olumlu bir başarıdır. Oradan duyacakları bir isim, akıllarında kalacak bir cümle tarihe olan ilgilerini arttıracak önemli bir adımdır.

Romanlardan uyarlanan dizilerden sonra o romanlara karşı ilgi artmıştı. Hatta birçok roman, yıllar sonra yeni baskılar yapmıştı. Bir zamanların başyapıtı olan Huzur Sokağı, kitapçıların vitrininde ya da en çok satanlar rafında günümüzde de kendine yer bulmuşsa bu, romanın dizisinin çekilmesi sayesinde yaşanan bir gelişmeydi.

Renkli ekranın cezbedici dünyasını görmezden gelerek yeni bir şeyler yapmak artık mümkün değil. Gençlerin kalbine girmek için en intizamlı yollar ne ise onlara yönelmek gerek. Akıl çelici birçok renkli dünya yeni kurbanlarını beklerken, görmezden gelerek ya da önemsiz görerek hiçbir şeyin üstesinden gelemeyiz. Diziler şimdiki egemenlik alanlarını zorluyorsa o alanda değerlerimizle örtüşen çalışmalara yoğunlaşmalıyız.

Bizim dünyamızın da söyleyecek sözü, anlatacak hikayesi olduğunu herkes bilmeli.