Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2428.59
BIST 100
9972.08
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Doğayla kendimizi keşfetmek

Bitkiler, ağaçlar, çiçekler bedenen ve ruhen toparlanmamızı, dinlenmemizi, kendimizi dinç ve değerli görmemizi sağlıyor. Toprakla olmak ve toprağa dokunmak, hemen kendimizi iyi hissetmemize imkan verir. Bahçeçilik (hortikultur) artık bir terapi haline gelmiş durumdadır. Bahçeler, manzaralar ve yeşil yerler bizi iyileştirmekte, nefes almamızı sağlamakta ve canlandırmaktadır. Bahçele, ağaçlar, çiçekler ve bütün diğer güzellikler, bizi doğaya çağırmaktadır. Doğa, gizemlerle dolu muhteşem bir alemdir.Doğaya yoğunlaştığımız, ona derinliğine daldığımız zaman, doğa bütün gizemleriyle bizi bir maneviyat alemine götürmektedir. Her doğa tecrübesi, doğanın sonu gelmez gizemleri hakkında ne kadar az şey bildiğimizi fark ettirmekte ve bu farkındalık bizi yeni manevi tecrübelere yöneltmektedir. Doğanın ruhumuz ve varlığımız üzerinde değiştirici, iyileştirici ve yenileyici gücü vardır.

Doğayı tecrübe etmek, bir maceradır. Doğada tecrübe ettiğimiz bitkiler, ağaçlar, çiçekler, böcekler, kısacası doğal alemin bütün varlıkları, canlı ve çalışkan bir şekilde vardırlar. Doğal alemi, kalple, duyguyla ve duyarlılıkla kavramak ve fark etmek lazımdır. Canlıların doğal alemi, bizi canlandırmakta ve diriltmektedir. Doğal hayatı günlük hayatımızın bir parçası haline getirmek ve onu yaşamak, bizi manevi bir varlık haline getirmektedir.Ruhumuzun bütün renklerini göreceğimiz tek yer, doğadır. İnsanın maneviyatını besleyen ve geliştiren en önemli kaynak, doğadır. Doğayı tecrübe etmek, bizi kendi dünyamızda kendimizi keşfetme yolculuğuna çıkarmaktadır. Doğada çıktığımız kendimizi keşif yolculuğu, içimizdeki maneviyartı uyandırmakta, doğal yeteneklerimizi ve kapasitemizi harekete geçirmekte, her şeye farklı gözlerle bakan yeni bir ben oluşumunun zeminini hazırlamaktadır. Doğayı ve kendimizi keşfetme yolculuğu, doğal alemdeki doğal anlamı, amacı, ritmi ve dengeyi fark ettirmektedir. Doğadaki anlamı, amacı, dengeyi ritmi fark ettikçe, hayatımızda anlamla, amaçla, dengeyle, ritimle dolmaktadır.Çoğu insan, hayatlarında bir amacın ve anlamın olmamasından, bir türlü ritim ve dengeyi bulamamaktan şikayet etmektedir.Doğadan kopuş, aslında insanın yaşamsal anlamından, amacından, ritminden ve dengesinden kopması demektir. Doğayla kendi aramızdaki doğal ilişkiyi ve bağlantıyı keşfetmeden ve gerçekleştirmeden, hayatımıza manevi bir anlam, amaç, denge ve ritim katamayız.

Doğa, gerçek maneviyatı ve ahlakı bulebileceğimiz ve kefşedebileceğimiz yerdir. Doğayla irtibatımız kesildiği için kurumsal dinler, kültler ve inançlar, maneviyat dünyamızı tatmin edememekte, bizim kendimizi gerçekleştirmemize imkan sağlamamaktadır. İnsanın kendisini gerçekleştirmesine katkı sunmayan bütün inançlar, dinler, kültler ve yapılar zaman içerisinde anlamsızlaşmakta, işlevsizleşmekte, fosilleşmekte ve dayanılması zor yüklere dönüşmektedir. Günlük hayatın sıradanlığından ve sıkıcılığından kaçarak doğada yaşamak, doğayı kendimize öğretmen kabul etmek, bize yeni bilgi yollarını öğretmektedir. İnsanın gerçek mürşidi doğadır. Doğa, bizi ahlaka, vicdana, bilime, felsefeye ve sanata yöneltmektedir.Doğa aleminin ihtişamını keşfettikçe ve tecrübe ettikçe maneviyat tecrübemiz, dar kaynakları, kurumları ve kişileri aşmakta, sınırsız alemlere bakan bir özgürleşme ve olgunlaşma yolculuğuna dönüşmektedir.

Bilimi, sanatı, maneviyatı, doğayı ve ahlakı, hep açgözlülüğümüze kurban verdik. Açgözlülülüğümüz için doğayı tükettik. Açgözlülük ve hırs, bizi doymaz bir materyalizmin kölesi yapmakta, antroplojik ve ekolojik krizin temelini oluşturmaktadır.Doğanın saygı duyulması ve korunması gereken bir manevi alem olduğu gerçeğini yitirdik. Doğanın bir maneviyat alemi olduğu gerçeğini kaybedince kendi içimizdeki maneviyatı da yitirdik. İçerde ve dışarıda maneviyattan yoksun ucube vir varlık haline geldik.Doğanın üstünde yaşayan mağrur ve yıkıcı konumdaki mevcut insanlık durumumuzu değiştirmeliyiz. Doğanın içinde doğanın bir parçası olarak yaşayan mütevazi ve manevi bir varlık olduğumuzu keşfetmek için yeniden yola koyulmamız gerekmektedir. Doğayı ve kendimizi keşfetme yolculuğunda ihtiyaç duyduğumuz şey gürültü, kaos ve düşüncesizlik değildir. Doğanın içinde maneviyatı yaşamak için sessizliğe, kendimizi ve doğayı dinlemeye, duymaya ve düşünmeye ihtiyaç vardır.