Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Ekim 2022

Dönüşen Milli Görüş/çüler

Milli Görüş geleneği müthiş bir sınavdan geçiyor.

İlkeleri ile istekleri arasında kalan Milli Görüşçüler, kendi içinde de ciddi tartışmalar yaşıyor.

Bu hafta sonu Saadet Partisi’nin gelecek haftasonu da Yeniden Refah Partisi’nin gerçekleştireceği kongrelere katılım ve desteğin yoğun olması beklenirken camianın kafası epey bir karışık durumda...

Numan Kurtulmuş’tan bu yana suların durulmadığı Saadet Partisi’nde AK Parti’ye ve Erdoğan’a karşı kızgınlık bir türlü son bulmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "davayı bölen adam" olarak görüldüğü, ardından da yıllar boyunca düşman görülen Batı kültür ve medeniyetine sarıldığını söyleyen Milli Görüşçüler, gerek zina yasası gerek ise toplumsal hayata büyük tehdit olan LGBTİ kavramının legalleştirildiği eleştirisini gündeme getiriyor.

Sürekli olarak İstanbul Sözleşmesi ile aile kurumunun yıpratıldığı dile getirildi.

Ben bu düşüncelerde olmasam da Milli Görüş camiasında bu inanışa sahip birçok kişi var.

“Müslüman mısın?” sorusuna yüzde 75’in “Evet” cevabını verdiği toplumun geldiği halden korkan ve davanın ortaya koyduklarıyla betonlaşmanın getirdiklerinin "kazanım" olarak görülemeyeceği eleştirilerini dile getiren Milli Görüşçüler bölünerek ayrışıyor.

Metropoll’e göre Millet İttifakı’nda yer almasına rağmen "Erdoğan’a oy vereceğini söyleyen Saadet Partili seçmen" oranının yüzde 25'ten fazla olması caminin içindeki karışıklığı gösteriyor.

Aynı şeklide Cumhurbaşkanlığı yarışında seçim ikinci tura kalırsa ikinci turda CHP’yi ve muhalefeti desteklemek istemedikleri için "Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıklayan" Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a demediklerini bırakmadılar.

Erbakan sonrasında açıklamasını bile değiştirmek zorunda kaldı.

Milli Görüş’ün üç bileşeni olan bu partilerin bu kadar değişik refleks göstermesi gerçekten inanılır gibi değil.

Oturup üzerinde uzun uzadıya çalışmak gerekiyor.

AK Parti her ne kadar gömleği çıkartanların durağı olsa da yönetim kademesinde ve kilit noktalarda gelenekten gelenlerin her zaman tercih edilmesi önemli bir mesaj aslında.

Türkiye Yüzyılı çıkışı ile yeni bir soluk getirmeye çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’yi harekete geçirme çabasına destek verenler olduğu gibi olmayanlar da var.

Geçmiş yıllarda Meclis’te Plan Bütçe Komisyonları’nda muhalefetle kora kor mücadele eden milletvekillerinden eser kalmadı.

Üç dönem kuralının getirecekleriyle birlikte siyasi havayı görmek isteyen milletvekili sayısı hiç de az değil.

Halbuki “Seni Başkan yaptırmayacağız!” diyenlere rağmen bırakın kendine almayı Erdoğan’ın kimlere ne makam verdiği düşünülünce, “Eh işte siyaset böyle bir şey...” demekten kendisini alamıyor insan...

Neyse!

İlk sınavı Pazar günü Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu verecek.

Muhtemelen sınavı geçecektir ama 10 yıldan fazla süredir partideki değişimden rahatsız olan gelenekçilerin “Allah için siyaset” formatından uzaklaşıldığı eleştirisine düne kadar partinin Meclis’teki temsilcisi Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman ve MGK/AGD Genel Başkanı Salih Turhan kol kanat gererek geçen hafta liste çıkarmaya kadar ulaşın bir sürecin taşıyıcısı olmuşlardı.

46 kişinin yer aldığı toplantılarda Kongre için aday ve liste belirleme noktasına kadar gelinmişken bu iki ismin ikna edilerek "Temel Bey ile uzlaşma" yolunu seçmesi geride kalan 44 kişiyi epey rahatsız etti.

Pazar günü düzenlenecek Kongre’de bu rahatsızlığın sandığa yansıma ihtimali olsa 400 delegenin yani tüm delegenin üçte birinin oyu ile bu görünür hale gelir ama Milli Görüş geleneğinde ikiliğe yer yok.

Bu nedenle tepki oyları yerine eleştiren delegelerin katılmayacağı bir Kongre süreci yaşanacaktır.

Haymana Mutabakatı ile bir noktaya getirilen eleştirilere biraz kulak verdim.

Rahmetli Erbakan Hoca’nın "günlük siyasete horoz dövüşü" dediğini ve "Milli Görüş’ün horoz dövüşünde olmayacağını" söylediler bana...

Eleştiriler arasında; SP’nin artık proje üreten bir parti olmaktan çıktığını, Hakkı üstün tutmaktan başka hesaplar içine girenlere teslim olunduğunun söylemesini bana epey ilginç geldi.

Hatta sorunlu bazı mesele ve kişilerle ilgili gerek rahmetli Oğuzhan Asiltürk gerek ise Temel Karamollaoğlu’na birçok dosya iletildiğini söyleyenler, Oğuzhan beyin müdahale edeceğini ama ömrünün yetmediğini Temel beyin ekibinin ise süreci bir şekilde kendisine çevirdiği söylüyorlar.

Adana, Elazığ, Bingöl, İstanbul başta olmak üzere ikinci listelerin kazandığı şehirlerde yönetimlerin değiştirildiği ve "Millet İttifakı’nı sarsacak hiçbir adımın" atılmamaya çalışıldığını dile getirerek şu eleştiriyi yapıyorlar:

“Milli Görüş, Millet İttifakı’nın aparatı olmamalı!”

Sanırım en ayağı yere basan eleştiri şu bence:

Politika değiştirdiği için eleştirilen AK Parti’ye benzeyen bir parti olduklarının farkında değiller. Başarı için her şey mubah değildir. AK Parti ile aynı oldular ama farkında değiller.”

ALTILI MASA GENİŞLEYECEK

İçerideki baskının yanında parti yönetimine şimdi bir de dışarıdan bir baskı gelebilir.

Bu hafta BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Millet İttifakı'na girmek istediğini ama Temel beyin karşı çıktığını ekranlardan açıklaması sonrasında hemen Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın'ı arayarak partinin politikasını sordum.

Aydın, rezervleri olmadığını ve Millet İttifakı'na herkesi kabul ettiklerini açıkladı.

Hemen yönümü İYİ Parti'ye çevirip yeni parti sözcüsü Kürşat Hoca'yı aradım.

Onların da bir rezervi olmadığı açıklamasını herkesle birlikte ben de Twitter'dan okudum.

CHP'li Engin Özkoç'tan da olumlu hava geldi.

Sanırım masanın nur topu gibi yeni bir üyesi olacak.

Türkiye demokrasisine hayırlı olsun.

İnşallah uzlaşı kültürü hakim olur ve Erdoğan karşıtlığından daha fazlası ortaya koyulabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği gibi iktidarın daha başarılı olması daha güçlü bir muhalefetle mümkün...