Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2400.06
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Haziran 2020

Dost, yaslandığın sıradağlardır!

Ömür, kahvedeki oyuna dördüncü arar gibi tabutun içine girdiğin gün ona omuz verecek dördüncü kişiyi aramak ve bulmakla geçiyor. Hayat bazen de aramak ile bulmak arasında geçen süreye tekabül ediyor. Aradığını yaşarken bulanlar yüreğinde var olan boşluğu doldurabilmiş insanlardır.

Bu dünyanın en şanslı insanları, daha henüz yaşarken öldüğünde tabutunu taşıyacak ve taşırken de yüreği sızlayıp gözünden samimi yaşlar akıtarak gönülden hakkını helal edecek dostlarını bulmuş insanlardır.

Âşık Veysel’in acı hayat deneyiminde belirttiği o veciz şiirinde olduğu gibi ‘sadık yâri kara toprak olmak’, insanın yaşarken en büyük sızısı olarak kalır yüreğinde. Çaresizliğin, kimsesizliğin ve daha da acısı yalnızlığın yüze vurmuş halidir.

Bu yalnızlık halinin altında yatan en büyük neden şanstan ziyade, kaderden öte; vermeden almayı istemek, Rabbena hep bana demek ve dahası dünya benim etrafımda dönüyor düşüncesinde olmaktır. Bu düşünce de olanlar sadece yalnız yaşamakla kalmaz, aynı zamanda da yalnız ölürler.

Dostluğun ise hesap kitap defteri de yoktur, veresiye defteri de... Dostluğun hesabını tutanlar dükkânını daha açmadan iflas etmiş esnaflar gibidir. Batmışlardır ama haberleri yoktur.

Dostluk bedel ister, feda ister, sadakat ve samimiyet ister, vefa bekler. Dostun tek bir sözde tüm dünyayı kavramayı, her şeyi, ama her şeyi paylaşmayı gerektirir. Acıyı, sevgiyi, hüznü, mutluluğu, güzelliği, umudu...

Bir bardak demli, hüzün kokulu çay eşliğinde saatlerce sürecek samimi bir muhabbettir ve dahi kitaplar dolusu kelimenin anlatamadığını bir bakışta bulabilmektir dostluk.

Çay, dostluğun şeref nişanesi gibi durur ellerimizde. Közde sadece çay değil, dostluk ta demlenir. Dostlarla içilen çayların hesabını çay ocağının sahibi bile tutamaz çoğu zaman.

Dostluk çetele kabul etmez. Çizik de yoktur, hasar kaydı da dostluğun ruhsatında. İlk günkü gibi temiz, saf, samimi ve doğaldır. Başladığı gün gibidir. Çok kullanışlı ve hasar kayıtsızdır.

Kahve tek başına, çay dostlarla içilir. Kahvenin kırk yıl, çayın bir ömür hatırı vardır. Beraber çay içebileceğiniz dostların var ise onların kıymetini yanınızdayken bilin.

...

Ben yukarıda belirttiğim anlamda kendimi şanslı hissedenlerdenim. Dosttan yana bereketliyim. Rabbim dostluğumuza halel getirmesin inşaAllah.

Dostluk gönülden gönle kurulmuş, gözle görülemeyen lakin yürekle hissedilebilen bir köprüdür. İnsanın en dar anında, modernistlerin adına ‘depresyon’ dedikleri duruma düçar olduğunda sıkıntısını hisseden ve o kuyudan insanı çekip alabilen kişidir dost.

Bu durumu çoğu defa bizzat yaşayan biri olarak gönül rahatlığıyla kelimeleri satırlarla buluşturuyorum.

Bir akşam evdeyim ve adına depresyon dediğiniz, ki bana göre ruh daralması ve dışının içine hükmedememesi olarak tabir ettiğim bir hal üzereyim. Dostlarım çat kapı gelip, beni alıp götürsünler ve onlarla bir kaç bardak çay içip hasbihal edeyim diye dilemeyi zihnimden geçirmem ile telefonumun çalması arasındaki süre on saniyeyi bile geçmedi. Telefonun diğer ucundaki dostum, aşağıdayız ve seni bekliyoruz, hadi çay içmeye gidelim dediler. Yüreğim nemlendi, gözlerim doldu ve arabaya biner binmez yüreğimin yağmurlarına engel de olamadım, şemsiye açmaya fırsatım da olmadı. Doya doya sulandı ruhumun en hassas tarlaları. Doya doya...

Böyle dostu ve dostları var ise insanın sırtı yere gelmez bu dünyada. Dost, sırtını dayadığın sıradağdır. Asla çekilmez arkandan ve her daim sana omuz verendir.

Dost dediğin, omzunda ağlayabildiğindir. Gözyaşını dindirmeye çalışan değil, ona eşlik edendir.

Bu anlamda dostun ve dostluğun kıymetini bilmek ümidiyle, özelde tabutumu taşıyacak dört dosta, genelde bütün dostlarıma yürek dolusu selam olsun...