Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.96
Gram Altın
2450.78
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Haziran 2022

Döviz kuruyla ilgili beklentiler

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun cuma günü aldığı karar sonrası döviz kurunda bir aşağı çekilme meydana geldi.

Karar neticesinde şirketler döviz ve altınlarını bozmadan yeni TL kredisi kullanamayacak. Bunun dışında alınan TL kredisiyle yeni döviz alamayacak.

Üretim, yatırım, istihdamı artırmak ve cari fazla oluşturmak için krediye erişimin ucuz ve kolay olması için Hükümetin uyguladığı düşük faiz politikası doğrultusunda işletmelerin TL cinsinden alınan kredilerle ithalat yapmak veya TL’deki değer kaybı sebebiyle döviz alımı yapıyorlardı. Ancak bu durum TL’nin talebini azaltırken dövizin talebini artırıyor böylece döviz kuru yükseliyordu. BDDK’nın bu kararıyla artık önemli bir döviz rezervine sahip olan işletmeler döviz bozdurmadan artık TL kredisi alamayacak böylece döviz kurunda dengelenme sağlanmasına önemli katkı sunacaktır.

Döviz kurunun enflasyon üzerindeki etkisi düşünüldüğünde bu gibi adımların devam etmesi beklenebilir. Küresel enflasyon yaşandığı bu dönemde enflasyonu düşürmek için çeşitli politikaların uygulanması gerekiyor.

2018 yılında yaşanan döviz kuru operasyonu sonrasında hızla yükselen enflasyonun 2019 yılının donlarına doğru tek hanelere düşürüldüğünü görmüştük. Ancak günümüzde yaşanan süreç içinde enflasyonun problem sadece ülkemizde olmayıp dünya genelinde olduğu için sorunun çözümünün de küresel olması gerekiyor. Yerel politikalar ancak yerel enflasyonun önüne geçebilecek uygulamalardır. Türkiye için döviz kurunun dengelenmesini sağlamak yerel uygulamalardan biri olarak söylenebilir. Ancak ithal edilen mal ve hizmetlerin döviz cinsinden fiyatlarının artmasının önüne yerel politikalarla geçebilmek mümkün değil.

Enflasyonu düşürecek bir diğer unsur da iç talepte bir yavaşlamanın sağlanmasıyla olacaktır. İhracatın sağladığı büyümenin devam ettirilirken iç talep kaynaklı büyümede frene basılması gerekiyor. TL cinsinden düşük faiz ile iç talebin artması ithalatın artmasına neden oluyor. Sosyolojik yapımız doğrultusunda alışkanlıklarımızdan kolay kolay vazgeçmeyen bir millet olmamız sebebiyle ithal mallara olan talep arttıkça cari dengenin ve cari fazlanın verilmesi zorlaşıyor. Cari fazla verilmedikçe döviz kuru problem olmaya devam edecek. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşı olmasaydı bu aylarda cari fazla sürecine geçilmesi bekleniyordu. Ancak enerji fiyatlarındaki artış, artan fiyatlara rağmen iç talebin yüksek olması cari dengenin sağlanmasını geciktirdi. KKM aslında cari fazla verilme sürecine göre planlanmıştı. Cari fazla verilme sürecine geçildiği takdirde KKM’ye de gerek kalmayacaktı. Ancak savaşın çıkması, uygulanan yaptırımlar, enerji ve çeşitli emtia fiyatlarındaki artışın dışında bir de FED’in sert faiz artırımı ve bilanço küçültme kararları hedefe ulaşmayı geciktirdi. Saydığım nedenlerle hedefe ulaşmak gecikince ve cari açık artış gösterince döviz kurunda bir birim yükseliş sosyolojik nedenlerin de etkisiyle döviz talebini artırdı. Bu durum hükümetin bu gibi kararlar almasına neden oldu. BDDK’nın aldığı bu kararın şimdilik işletmelere yönelik olduğunu görüyoruz. Eğer istenen sonuca ulaşılamazsa bireyler için de böyle bir uygulama getirilebilir. Yani ihtiyaç kredisi çekip gidip döviz ve altın alımının önüne geçmek için böyle bir uygulama hayata geçirilebilir.

Önümüzdeki süreçte Türkiye ekonomisini bekleyen bir başta tehdit olduğunu söylemekte de fayda var. Pandemi sebebiyle merkez bankalarının uyguladığı genişlemeci para politikalarının artık tersine döndüğünü de görüyoruz. Merkez bankalarının faiz artırımı ve bilanço küçültme politikaları ihracat yaptığımız ülkelerde talebi azaltırken bizim de ihracatımızın artış hızını yavaşlatacak muhtemelen aylık bazda azalmalara neden olacaktır. İhracattaki bu azalma cari dengenin sağlanması konusunda da önemli bir engel oluşturabilir. Bu bakımdan Türkiye’nin Suudi Arabistan ile ilişkilerinde yeni bir döneme geçilmesiyle Suudi Arabistan’ın Türk mallarına uyguladıkları ambargonun kaldırılması ihracat konusunda önemli bir adım.

Türkiye’nin dış politikadaki bu adımlarıyla birlikte cari dengenin sağlanması ve böylece döviz kurunun dengelenmesi enflasyonu düşürecek önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. BDDK’nın aldığı bu kararın da cari denge ve cari fazla sürecine geçilmesiyle artık sona ereceğini düşünüyorum. İç piyasadaki yoğun döviz talebini azaltmak amacıyla uygulanan bu kararların hedefe ulaşılmadığı takdirde genişletilmesi ne kadar olası bir durumsa hedefe ulaşılması durumunda da gevşetileceği söylenebilir.