Dolar (USD)
32.22
Euro (EUR)
34.98
Gram Altın
2455.67
BIST 100
10198.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Edebiyatın birleştiren, eşitleyen, insan eyleyen gür sesi

Acıyı güzele, kötüyü iyiye çevirmek lazım. Bunu da ancak sanatta yapabiliriz. Ölümsüz olan, bir tek o çünkü” diyor Üstad Nuri Pakdil.

Gündemler hızlı ve yoğun bir halde akıyor. Biz kendi özel gündemimizi oluşturarak, hakikate, ilmin kuşatıcı ve iyileştirici gücüne, edebiyatın sonsuza doğru akan onaran ve erdemlere, soylu duruşlara taşıyan soluğuna tutunmak zorundayız. Yoksa zaman öğüten ve yok sayan bir hızla akıp gidiyor.

İmam Şafi Hazretleri “Vakit bir kılıçtır” diye buyurur. Zaman akıp geçer ve bizler yemin edilmiş zamanı yaşarken olacak olan olur. Zaman bazen kılıç gibi keser, bazen de sarıp kuşatır, onarır.

Geçen hafta Perşembe günü, gençlere her daim yol açan, destek veren Usta öykücü, Cemal Şakar’la Sebahattin Ali’nin öykücülüğünü ve genel olarak sanatını konuştuk. O zaman da derinden duyumsadık sanatın nasılda iyileştiren, bir eyleyen her daim iyiye güzele taşıyan, sonsuzluğa yolladığı mektuplar gibi eserlerle dünyaya bir kurtuluş reçetesi sunan evrensel bir dille birleştiren bir seslenişi olduğunu.

Sabahattin Ali, Sanatın bir maksadı olması gerektiğini, düşünür ve onu daha işlevsel bir biçimde algılar. Muzaffer Reşit ile yaptığı konuşmada: “Ben hiçbir zaman sanatın maksatsız olduğuna kani olmadım. Sanatın bir tek ve sarih maksadı vardır; insanları daha iyiye, daha güzele yükseltmek, insanlarda bu yükselme arzusunu uyandırmak” diyecektir. Bu söylemini de destekleyecektir ürettiği sanat eserleri ile.

“Değirmen” hikayesi ile, aşkın insanı yücelten, tensel boyuttan tinsel boyuta taşıyan aşkın halini anlatırken, gerçek bir sevda hikayesiyle feda etmenin, vermenin, paylaşmanın duraklarına taşıyacaktır okuru. Ses, Kağnı, Ayran ve pek çok öyküde Anadolu insanın arı duru yaşantısından örneklikler sergileyerek onların sesi soluğu olacak, her daim hor ve hakir görülen köylünün yanında olacaktır.

Edebiyat bizi iyileştirerek, insani ve soylu erdemler kuşanmış evrensel seslenişlerin durağına taşır dostlar.

Bu seslenişleri yapan iki güzel dosttan gelen kitaplara değineceğim kısaca.

Bahtiyar Aslan’nın hikâye kitapları

Bahtiyar Aslan, edebiyata emek vermiş akademisyenliğinin yanında ortaya koyduğu şiir, deneme ve öykü türünde eserlerle de Edebi Kamuda emin ve sağlam adımlarla ilerleyen yetkin bir kalem. Cennetin Son Saatleri kitabının arka kapak yazısından: “Şiirleri ve sessiz hikâyeleriyle edebiyatımızda müstesna bir yer teşkil eden Bahtiyar Aslan’ nın Cennetin Son Saatleri kitabında, bir örümceğin sabrıyla zamanı ören ve ördüğü zamanı kat eden; insanın kendi derinliğini ve değerini yine insanın bizatihi kendisi üzerinden gösteren hikayeler mevcut.”

Geçenlerde bir konuşmasında Yıldız Ramazanoğlu ablamız, akademisyenlerle bulunduğu bir toplantıda, aslında bilginin çok faydalı olduğundan bahsederken ve onların donanımlarını takdir ederken, biraz da şiir, hikâye, roman yani edebiyat okumaları yapsalar konuşmaları nasıl da derinleşip anlamlı hale gelecek gibi bir açıklamada bulunmuştu. Gerçekten hem akademik kariyer yapmak hem de edebiyatın derin, heyecanlı, kuşatan sımsıcak ikliminde soluklanıp eserler ortaya koymak zordur. Ama Bahtiyar Aslan akademik kariyerinin yanında edebiyat iklimine has okuru kuşatan, özenli bir dille yarınlara kalabilecek nitelikte eserler yazıyor.

Masamda Bahtiyar Aslan’ın üç öykü kitabı sırasıyla; Kentin Haberi Yok (Mayıs 2012, Kesit), Cennetin Son Saatleri (Mayıs 2015, Ötüken)ve son kitabı, Kar Ve Düğüm (2018, Ötüken). Batiyar Aslan, sıcak, derinlikli, cesur ve imgesel yoğunlukla sarmalanmış, kıvrak ve oturmuş bir dille kuruyor hikâye evrenini. Bereketli ve sıcak kalemiyle okurun karşısına nice eserlerle çıkmasını ümit ediyoruz.

Ayşe şener’in anlam arayışı

Merhamet edelim zahmetin, zorluğun içinde kıvranan insana. Merhamet edelim birbirimize. Sırtımızı sıvazlasın üzülüp sıkıldığımızda birileri. Eksiğini gideriverelim eksiklenenin. Koluna giriverelim. Elimizden tutsun zorlandığımızda birileri. Düştüğümüz çıkmazdan çıkmamızı sağlasın. Yol göstersin. Yordam öğretsin. Maddi destek versin. Teselli ediversin” diye sesleniyor Ayşe Şener, Asıl Dert Asil Dert (2018 Beyan Yayınları)kitabının arka kapağından. Yazmanın ve dahi konuşmanın zor olduğu zamanlardan gelmiş dert ve sorumluluk sahibi bir kalem. Okumalarını ve dahi yazmalarını felsefenin derinlikli sularında yüzdürürken, öykü, deneme ve Kur’an iklimini yudumlamış yazılar kaleme alıyor.

Ayşe Şener Anlam Arayışı adı altında yıllardır süren genelde gençlerle yürüttüğü Kur’an okumaları şeklindeki seminerlerini büyük bir özveri ve gayretle sürdürüyor yıllardır. Milat Gazetesi’nde yüreğe dokunan, sorgulayan, felsefi derinliğe de teğet geçen yazılar yazmakta. Çocuklar için de kitaplar yazan Ayşe Şener’in bereketli, coşkun ve kuşatan bir dili var.

Masamda; “Hiç Aylar Üç Aylar Ve Ramazan (Beyan yayınları 2018), Asıl Dert Asil Dert ve öykü kitabı olarak Filhakika(Beyan yayınları 2018) kitapları bulunmakta. Kuran İkliminin besleyen, onaran ve olgunlaştıran ikliminden anlam arayışları ile gençlere seslenişler gönderen Ayşe Şener’in bereketli ve mümbit kaleminden nice eserler okuyacak gibiyiz.

Hakikat arayışlarıyla hikmetli yürüyüşler yapan kalemlere selam olsun. Nurettin Topçu ne güzel sesleniyor, ben de bu seslenişle bitiriyorum yazımı: “Gerçek aşkın sahipleri, ne servetin, ne şöhretin veya temaşanın ne de ilmin ve sanatın âşıklarıdırlar. Gerçek âşıklar, aşkın âşıklarıdır. Aşkın kendi kendisini yakan ateşinde sevenle sevilen, isteyenle, istenen, varlıkla var eden birleşir. Eşya ile temaşa, kâinatla şuur, birle bütün bağdaşır. Düşünce hareketleşir, varlık düşünceleşir. Anlaşılmayan ortadan kalkar, anlatılmayan Bir kalır.”