Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Ekim 2023

En tehlikeli kuşak: T kuşağı

Facebook, Instagram, Twitter, YouTube derken şimdi sıra TikTok’ta. Ancak dünya çapında kullanıcı sayısı olağanüstü hızla artan bu sosyal paylaşım uygulamasının diğerlerine göre bir farkı var. TikTok Çin kökenli bir uygulama ve bu da pek çok tarihsel, sosyolojik, siyasi ve ekonomik sorunu beraberinde getiriyor.

Bytedance internet teknolojisi şirketi tarafından 2016’da Douyin ismiyle Çin’de piyasaya sürülen sosyal medya uygulaması asıl büyük patlamayı bir sene sonra TikTok ismiyle dünya çapında erişime açılınca yaptı. 2018 başında 54 milyon kullanıcısı olan platform bugün 2 milyar 398 milyon kullanıcıya ulaştı. Bu yılın ilk çeyreğinde en çok indirilen uygulama olan TikTok, geçen yıl da dünya çapında 656 milyon indirmeyle bu alanda lider olmuştu.

Gelelim asıl soruya: Nedir TikTok’u bu kadar çekici kılan? İletişimci ve sosyologların sosyal medya uygulamalarına getirdiği en büyük eleştiri, uygulamaların özellikle gençleri belli başlı kıyaslar ve bunların getirdiği benzeşme arayışıyla baş başa bıraktığı yönünde. Bu arayış sosyal medya fenomenlerinin simgeleşmesi ve çok sayıda takipçiye ulaşmasıyla kitlesel bir tek tipleşme sorununa yol açıyor. Özellikle Instagram’ın ortaya çıkışıyla bir meslek olarak kabul edilen sosyal medya fenomenliği, gençlerin benzeşme arayışında en geçerli karşılaştırma odağı olarak görülüyor. TikTok’ta ise farklı bir durum söz konusu.

Tıpkı K-Pop gibi Uzakdoğu’nun kendine özgü estetik anlayışını dünyaya taşıyan TikTok, temelde Hıristiyanlık inancının Batı dünyasında kabul edilişi sonrası yüz yıllar içinde oluşan görsel ve iletişime yönelik değer yargılarına göre kurulan uygulamaların tersine beğenilme güdüsünü benzeşmekten değil, sıra dışı ve farklı olmaktan alıyor. Böylece dünya üzerinde kendini anlatmak için çırpınan milyonların tapınağı konumuna geldiğini söylemek pek de abartılı olmaz.

Sömürgeleşmeyle batıyla tanışan ve Batılılar tarafından “birbirinin aynısı” olarak algılanan Uzak Doğuluların dünyaya kendi bireyselliklerini gösterme isteği TikTok’un da ana güç kaynağını oluşturuyor. Bu açıdan TikTok’un küresel başarısının Batı’da da duygusal sömürü içinde yaşayan ve kendini tanımlamakta güçlük çeken kitlelerin varlığına bir kanıt olduğunu söyleyebiliriz.

Teknolojik gelişmelerle birlikte her kuşak, içine doğduğu çağın hızında ve teknolojisinde şekillenip, geleceğine yön veriyor. Son dönemlerin en popüler sosyal medya platformlarından biri olan TikTok; sadece “Z, ALFA, BETA kuşaklarını etkilemiyor yaşını başını almış tüm kuşakları kuşatmış durumda…

Kendine özgü içerik üretimi konusunda sınır tanımayan uygulama,son zamanlarda ülkemizde de örneklerini gördüğümüz absürt, hal ve hareketlerini paylaşan koca koca insanların kadın ,erkek , açık , tesettürlü fark etmeksizin çığırından çıkmış halde ne kadar çok beğeni o kadar para anlayışıyla saçmalayan bir güruh türedi.

Batılı ülkeler de bu tehlikeyi görmüş olacak ki TikTok’un yükselişini engellemek için çalışıyorlar. Konuyu “bir ulusal güvenlik sorunu” olarak gören Trump döneminde TikTok’a yönelik yaptırımların gündeme geldiği ABD’de son olarak Federal İletişim Komisyonu bazı veri paylaşımı endişeleri nedeniyle uygulamanın Android ve Google Playstore’dan kaldırılmasını istedi. Ancak 80 milyon kullanıcısıyla ülkede yerini iyiden iyiye sağlamlaştıran TikTok’un yükselişinin yakın zamanda engellenmesi pek mümkün görünmüyor.

Mekanikten dijitale geçiş kuşağı, Y kuşağından sonra dijital dünyanın tam ortasına doğan Z kuşağı içinse her şey dijital dünya üzerinden anlam buluyor. Hızla dijitalleşen çağın getirisi olarak zaman, saniye ve anlardan oluşurken sosyalleşmek; Instagram, Youtube ve Tiktok uygulamalarıyla, gündem takibi ise Twitter ve Twitch ile gerçekleşiyor. Peki, bugünü şekillendiren ve geleceğe yön veren gençlerimizin ve çocuklarımızın zihinsel ve mental sağlığına zarar veren çağın bu dijital vebasından nasıl kurtaracağız.