Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Eylül 2014

Erdem Beyazıt Hocamıza Selam

Erdem Beyazıt hocamızla 90'lı yıllarda Edebiyat Fakültesinin geleneksel şiir gecelerinde tanışıklığımız olmuştu. Onun sesinden onun şiirini dinlemenin bir hazzını yaşamamak elden değildi bizim için. Şiir gecelerimizi şereflendiren Erdem Hoca gibi Akif İnan, Atilla Maraş, Nurullah Genç, Nureddin Durman, Şeref Akbaba, Hüsrev Hatemi, Recep Garip gibi diğer üstadlarımızı da ağırlamanın gururu ve hatırasını yaşıyoruz.

Erdem Hoca ile yine başka bir gün ve bir başka vakfın sohbetinde edebiyat öğrenimi gören üç beş arkadaşımızla yakından görme imkanımız olmuştu. Sohbet öncesinde onu bizlere tanıtan bir arkadaşımız, çağdaş bir Yunus Emre demişti Erdem Beyazıt için. Değişim ve yaratma dediğimiz olgunun da dinamiği bu olsa gerek. Biz Yunus'u canlı görmek istiyoruz. Ve bunu da Erdem Hoca'nın şahsında müşahhas kılıyoruz. Yunus'un "Ben gelmedim dava için,/ Benim işim sevgi için / Dostun evi gönüllerdir / Gönüller yapmağa geldim." Dizeleri Erdem Hoca'nın dimağında harmanlanmış ve o Çağdaş bir Yunus oluvermişti. Bu yüzden "Yıkmak kolay yapmak zordur." Diyordu sohbetinde Erdem Hocamız. Onun dilinin sadeliğinden midir Çağdaş bir Yunus oluşu yoksa kibarlıkla asaletinin bütünleşmesinden midir. Bana soracak olursanız bence her ikisi.

Erdem Beyazıt'ın kibarlığı zerafeti şairliğinden mi geliyor bilinmez ama Yıllar önce onun sohbetinde bulunan başka bir dostum Dr. Ahmet İnan ile yaptığım bir söyleşi de o da bunun altını çizmişti. "Erdem ağabey ve Akif inan, arkadaşlığın ötesinde, kardeşliğin üzerinde bir duyguyla birbirlerine bağlıydılar. Bu yakınlık önceleri beni hayrete düşürmüş, sonra da kendi yaşantımda bana Erdem Beyazıt olacak arkadaşları seçme arayışına itmiştir. Birbirlerine hitapları alabildiğine nazik ve içtendi. Hep Akifciğim, Erdemciğim, Rasimciğim şeklindeydi. Hem edebiyata, hem şiire, hem de sosyal meselelerde sohbetleri en riyasız ve en asil biçimdeydi. Yüzlerce kez sohbetlerinde bulundum. Seyran bağları Ballıbaba sokaktaki evimizde gece yarılarına kadar süren bu sohbetlerde sürekli çay tepsisi elimde, kulağım ise sohbette olurdu. Bu dostluk o kadar ileri düzeydeydi ki hep kendi menfaatlerine olacak olaylarda biri diğerini önerir ve ön plana çıkarırdı. Aralarında asla ego ve menfaat yoktu."

Erdem Beyazıt'ın şahsında bu Yedi Güzel Adam'ın paylaşımcı duygusu ve kollektif anlayışı, onların şiirinde çokça yer edinmiş söyleyebilirim. Onun "Sahibi olduğum varlık bilincimi insan kardeşlerimle paylaşmak için başvurduğum bir araçtır şiir." Sözünü hatırlıyorum. Hece Dergisinin "Türk Şiiri Özel Sayısının şiir soruşturmalarında bu sözü söylemiş. Bu vesileyle şiir poetikasını da öğreniyoruz.

Şair Erdem Beyazıt'ın paylaşımcı duygusu, insanlara Yunusça bakışı edebiyatımızda kökü klasik Türk şiirine dayalı, hem sosyal, hem kültürel, hem mistik, hem de çağdaş olan şiir üslubuyla yeni bir ses getirmiş ve Necip Fazıl, Sezai Karakoç'tan sonra şiirimize yeni bir çığır açmıştır, diyebiliriz.

Sebep-Ey adlı şiir kitabında ;

Bir tren atılır kurşun gibi geceye,

Demir gibi gök yüklü tren karanlığın ürpertisine girerken

Mısralarında şiirin ince üslubunu yakalamış adeta imbikten geçirilmiş, damıtılmış örnekler verir. Bunda Erdem Hocanın edebiyat eğitimi almasının da katkısı var.

Yine Kar Altında Hüzün Denemesi şiirinde;

Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,

Yorgun ve yenilmiş insanlığın üstüne,

Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,

Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,

Belki bulmaya gidiyorsun kaybettiğimiz

O insan ve tabiat çağını,

u2026.

Derken gerçek insanu00ee değerlere duyduğu özlemi anlatmıyor mu? Şiirin devamında günümüzde yaşananlara ışık tutan şu iki şu mısra üzerinde düşünüp durdum:

Unutma diyorum ama sen anla Anlat bizim de yaşamak istediğimizi onlara

Bu gün insanların bir birini ötekileştirmediği bir dünya düzeni arayışındayız. Bunun çabası içerisinde olan bir rical-i ekrem var. Erdem Beyazıt'ın şiirlerini okuma düzeyinde değil ezber düzeyinde okumaları gerekir bu ricalin. Neden mi, hala ülkemizde yasalar önünde eşit ama pratikte ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören başı örtülü, sakallı, cübbeli insanlar ya da şalvarlı, yelekli, çefyeli insanlar var. Hep ötekilenmiş dururlar dillerinden, dinlerinden, mezheplerinden mezheplerinden ötürü.

Şiirimde daha çok mesajı ön plana alıyorum diyen Erdem Beyazıt Hocamızın mesajı bu olsa gerek. Bu dünyada herkesin yaşama isteği var. Bu dünya, herkese yetecek kadar var. Yeter ki birbirimizi kanunlar, sloganlarla ve söylemlerle ezmeyelim.

*Not ; Yeni eğitim öğretim yılının hayırlara vesile olmasını temenni ederken MAZLUMDER'in başlatmış olduğu TEVHİD-i TEDRİSAT kanununun kaldırılması kampanyasını destekliyorum. Hala insanları ötekileştiren çağ dışına iten bu kanunun bir an önce değişmesi gerekir.

@eyyupazlal