Dolar (USD)
32.46
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2422.54
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Mart 2018

Fakıbaba tarımda neler yapacak?

Tarımsal büyüklük bakımından Dünyada ilk onda yer alan Türkiye'de, tarım her zaman önemli bir gündem maddesi olmayı başarmıştır. Verilen bu önem özellikle AK Parti döneminde zirveye çıkmıştır. "AK Parti iktidarıyla Son 15 yılda çiftçiye yapılan destek katrilyonlarca liradır." Türkiye yönünü endüstrileşme ve turizme çevirse de bir tarım ülkesi olma özelliğini ve potansiyelini zikzaklara rağmen hiç yitirmedi. Tarım ve hayvancılık, gündemin ilk sıralarını meşgul etmeye de devam ediyor. Son günlerde yaşanan nişasta bazlı şeker kotaları ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusunu da bu minvalde değerlendirmemiz mümkün. Bu konulara ve sektöre pranga vuran kimi uygulamalara yazımda kabaca değineceğim.

NEPOTİZİM HEM ETİ HEM DE SÜTÜ VURDU

Maalesef ülkemiz siyasetinin en önemli hastalıklarından birisi akrabacılık ve adam kayırmacılıktır. Yani nepotizmdir. Bunu çeşitli zamanlarda ve çeşitli yazılarımda dile getirdim ve sıkça da eleştirdim. Geçmişte kamuoyuna eti ucuzlatma iddiası ile yola çıkanlar, yanlış atamalarıyla kuruma hakim olamamış, sonuçta hem eti pahalandırmış, hem de ithalat oranlarının görülmemiş ölçüde artmasına neden olmuştur.

Yükselen nepotizm kamuoyu vicdanını yaralıyor, AK Partiye büyük zarar veriyor. Binlerce yıllık bir hikayesi ve davası olan Ak Parti bunları hak etmiyor. "Bu ülke için canını dişine takmış, ömrünü tarıma ve hayvancılığa adamış insanlar projeleri ve çözüm önerileri ile ortada dururken hemşericilik gibi, adamcılık gibi yanlış davranışlara sapmak kimseye kazandırmaz." Boş kişilerden oluşan kadro kısa zamanla liderini de çökertir. Yanlış atamalar ve yanlış politikalar sonunda hem kişiler hem de ülke kaybediyor. Sonuçta "etin kilosu Doğu'da dahi 40 TL'yi, yemin kilosu da 1,2 TL'yi" buluyor.

YAYLA YASAKLARINI KALDIRMALIYIZ

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz aylarda Hakkari'de yaptığı "uzun zamandır güvenlik sebebiyle uygulanan yaylalara çıkma yasağının bu bahardan itibaren kaldırılacak" şeklindeki açıklaması, Doğu illerinde büyük sevinç yaratmıştı. Teşhis de ve tedavi de doğru bir şekilde ortaya konmuştu. Türkiye'nin en geniş yaylalarına sahip olan Doğu Anadolu, bu potansiyelinin sadece yüzde 30'unu kullanabilmektedir. Üreticilerin çok büyük bir kesimi yayla yasaklarından dolayı hayvanlarını satmış durumda. Yaylalardaki yasaklar kalkarsa hayvancılık tekrardan zirveye çıkacaktır. Yasaklı dönemlerde hayvancılığı bırakarak kentlere göç eden insanlar var. Bu insanların tekrardan köylerine geri dönmesi için devlet tarafından desteklenmesi gerek. "Yayla yasakları kalkar ve üreticilere damızlık hayvan konusunda ciddi destekler sağlanırsa 2 yıl içerisinde et konusunda dışa bağımlılığı büyük oranda ortadan kaldıracak potansiyel var." Hem hayvan hem de hayvansal ürünler çoğalacak, et de fakir-fukaranın rahatlıkla yiyebileceği bir şekilde ucuzlayacak. Tarıma dayalı sanayi de hareketlenecektir.

ŞEKER PANCARINA CİDDİ DESTEK SUNMALIYIZ

Nişasta bazlı şeker mısırdan üretiliyor. İthal mısırın nişastası parçalanarak elde edilen şeker çok daha ucuza mal oluyor. Bugün Anadolu'da ki ana sanayi kuruluşları olan şeker fabrikaları pancar üretiminin baskılanmasını getiren"Derviş yasaları" ile üretim törpülenmiş, nişasta bazlı şeker üretiminin yolu otoban yapılmış, sonunda çiftçimiz kan ağlamıştır. Evet şekerpancarı şekeri, kesinlikle daha pahalıya mal oluyor. Ancak mısır ithal edilirken pancar endüstrisi milli bir endüstridir. Ülke içinde tüm bileşenleri temin edilebilmektedir. Enerji ve gübre gibi temel girdiler hariç milli bir üründür.

Türkiye'de 3'ü özel sektöre, 5'i kooperatiflere, 25'i de kamuya ait olmak üzere toplam 33 şeker fabrikası var. Bu fabrikalarda yılda 20 milyon ton şeker pancarı işlenerek, 3 milyon ton civarında şeker üretilmektedir. Türkiye genelinde 100 bin aile şeker pancarı ekmektedir. Şeker pancarı işlendikten sonra küspe de denilen pancar posası ve melas adı verilen yan ürünler çıkar. Bu ürünler özellikle hayvan beslemede kullanılan enerji değeri yüksek ve ucuz ürünlerdir. Dikkat ederseniz Türkiye'de besiciliğin en gelişmiş olduğu yerler şeker fabrikaları çevreleridir. Turhal, Suluova, Kars, Erzurum.

Biz pancar üretimi ile sadece şeker üretmiş olmuyor aynı zamanda et üretimi de yapmış oluyoruz. Et üretimi zaten özü itibariyle ot ve yem üretimi ile alakalıdır. Hayvanlar yedikleri yemi ete ve süte çevirirler. Yem ne kadar ucuz olursa hayvancılık yapmak o kadar karlı olacaktır. Besicinin ucuz yem temin etmesini sağlamadıkça eti ucuzlatmanız mümkün değildir.

ÇİFTÇİNİN UMUDU FAKIBABA

Doktor ve halkçı kimliği ile gönüllere girmeyi başarmış bir siyasetçi profili çizen Fakıbaba Bakanımız, hayvancılıkta önemli bir ucuz yem kaynağı olan şekerpancarına üvey evlat muamelesinin kaldırılmasına öncülük etmelidir. Bu konu Sayın Cumhurbaşkanımıza doğru olarak ifade edilirse çözüm sağlanacaktır. Birkaç tane bisküvi, şekerleme fabrikasının daha fazla kar elde edebilmesi ve NBŞ firmalarının lobisiyle verilen kotalar dolaylı olarak et krizini derinleştirdi. Artık her yıl yüz binlerce ton ithal et ve hayvan için milyarlarca dolar para harcıyoruz. Şeker pancarı tarımı ile bu paralar kendi çiftçimizin cebinde kalabilir.

Nişasta bazlı şeker kotaları vererek Amerikan şirketlerini zengin ederken kendi çiftçimizin elini üretimden çekmesine neden oluyoruz. Çaykur ile çay üreticisi nasıl devlet koruması altına alınıyorsa şeker fabrikaları ile pancar üreticisi ve besici koruma altına alınmalı. Bir takım yerel siyasilerin şeker fabrikalarını arpalık olarak görüp kadrolarını şişkin hale getirmesi ve fabrikaları zarar batağına sürükleyerek özelleştirmeye mahkum edilmesi pancar çiftçimizi ve besicimizi, tüketicimizi vuruyor.

Bir çiftçimizin sözü ile bitirelim: "Yabani otları yolup atıyoruz ama aslında onlar toprağın öz evladıdır. Asıl bizim ektiklerimiz üvey evlattır." Vesselam!