Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Nisan 2016

Gelin bu tuzağı boşa çıkartın

Erdoğan tasfiye edilerek AB ile ilişkiler en üst seviyeye çıkarılacak, müzakere masasına geri dönülecek haliyle içeride de liberal-sol-sosyalist kesimlerle uzlaşılarak güle oynaya hep birlikte yeni Türkiye'yi inşa edeceğiz! Ne yani istenen bu mu? Peki, Erdoğan farklı kesimlerle uzlaşarak AB ile ilişkileri hiç olmadığı kadar ilerletmemiş miydi? Ne oldu da bugün küresel güçlerin ve içerideki uşaklarının hedefi haline geldi? Ne oldu da onunla birlikte hareket eden ve yanındaymış gibi görünen kesimlerin nefretini üzerine çekti?

Gayet basit. Çünkü Erdoğan, bağımsız, güçlü, zengin bir Türkiye inşa etme yolunda kararlı ve cesur adımlar atmaya başladı. Çünkü Erdoğan, medeniyet perspektifli kadim ittifakların kurulması yolunda samimi bir çaba gösterdi. Çünkü Erdoğan artık İslam coğrafyasında ben de varım dedi. Anlayacağınız küresel güçlerin iki yüzlülüğünü deşifre ederek onlara meydan okudu. FETÖ tam da bu noktada devreye girerek ardı ardına operasyonlar tertipledi. Bugün bir araya gelme ihtimali dahi bulunmayan kesimlerin Erdoğan'ı devirme konusunda ortak hareket etmelerini başka nasıl açıklayabilirsiniz?

Tam da kendi ayaklarımızın üzerine kalkmaya çalıştığımız bir anda hiçbir şey olmamış gibi ülkeyi şenlik havasında küresel güçlere mi teslim edelim? Yeni operasyon bu mu? Hatırlarsanız 1 Kasım seçimlerinden hemen sonra FETÖ yayın organlarında "Yeni bir lider geliyor" türünden yazılar kaleme alındı. Hürriyet Gazetesi de o gün "Yeni bir lider doğdu" manşetini attı. Belli ki meydanlarda 'kutuplaşmayı ve gerginliği sona erdireceğiz" diyen Davutoğlu, bu çevrelerde bir umut olarak belirmeye başlamıştı. Erdoğan'ın ne denli kararlı olduğunu gören ihanet şebekesi Davutoğlu'nu üst akılla anlaşmaya ikna edip içeride de bir uzlaşma zemini yaratmak niyetindeydi. Kısacası AK Parti kuruluş ayarlarına geri dönsün diyenlerin niyeti bozuktu. O günlerde (9.11.2015) bir köşe yazımda bunun dipten gelen çok tehlikeli bir operasyon olduğunun altını çizmiştim. Ve bu tehlike hala gitmiş değil.

7 Haziran'dan sonra "Yeni Türkiye'yi Kasımpaşalı Erdoğan değil ancak akıllı AKP'liler inşa edebilir" şeklinde özetlenebilecek tuhaf bir algı operasyonu başlatıldı. Kutuplaşmanın ve gerginliğin ancak CHP koalisyonuyla sona erebileceğini savunan bu insanlar Erdoğan'ın karşısına Davutoğlu'nu koyarak adım adım emellerine ulaşmayı planlıyordu. Sırf bu algıya hizmet etmesi için kurdukları bir gazetede son 13 yılın kazanımlarını Erdoğan'ın ismini dahi zikretmeden yazma hünerlerini sergilediler. Öyle ki bu kişiler MHP'ye yapılan operasyonu desteklemekten bile hicap duymuyor!

Son günlerde Erdoğan'ı yalnız bırakmayan insanlara yönelik ilginç bir karalama kampanyası başlatıldı. Bu insanlar gerek dokunulmazlıklar meselesinde gerekse AP Başkanı Martin Schulz'un "Biz Erdoğan'la anlaşmadık, biz Davutoğlu yönetimindeki hükümetle müzakere ediyoruz." sözlerine hala Başbakanlık'tan bir tepkinin gelmemesi gibi konularda yapılan eleştirileri kamuoyuna fitne olarak takdim ediyor. İlginçtir 2-3 tane ehl-i vicdan sahibi yazar dışında kimse Erdoğan'ı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı makamını yok sayan Schulz'a neden cevap verilmediğini de sorgulamıyor.

1 Kasım'a kadar Erdoğan'ı tasfiye edemeyen güçler bu sefer çok sinsi bir operasyonla Erdoğan'ı adım adım yalnızlaştırmak mı istiyor? 7 Haziran seçimlerinden sonra Başbakanın PR çalışmasını yapan kesimlerin hedefi nedir? Bu insanlar, anayasasını yapmış, tüm terör örgütlerini dize getirmiş, başkanlık sistemine geçmiş, Ortadoğu'da etkili bir aktör olarak boy gösterecek olan güçlü bir Türkiye mi istiyor? Elbette hayır. "AB artık Türkiye'ye muhtaç" diyen Erdoğan'ı yalnızlaştırmak için uzlaşma çağrıları yapılıyor. Ülkenin elini kolunu bağlamak için müzakere masasına dönülsün isteniyor.

Bu kritik süreçte Başbakan'a büyük sorumluluk düşüyor. Bu tür algı operasyonlarını boşa çıkartacak somut adımlar atmalıdır. Kendisine uzlaşma telkinleri yaparak Erdoğan'ın/Türkiye'nin direncini kırmak isteyenlerin tuzaklarını boşa çıkarmalıdır. "Başkanlık" artık birinci gündem maddemiz olmalıdır. "Tek liderimiz Erdoğan'dır" diyerek bu oyunu bozmalıdır. Çözüm sürecine geri dönülsün diyenlere asla prim vermemelidir. Markar Esayan'ın da feryat ettiği gibi; Cumhurbaşkanımıza yapılan haksızlıklar ve vefasızlıklar bizi üzüyor. Cumhurbaşkanımızın kuyusunu kazanlara lütfen fırsat tanımayın. Milleti için dünyanın tüm şer güçlerini karşısına alan bu cesur lideri yalnız bırakmayalım.

@ufukcoskunn