Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2438.81
BIST 100
9999.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Kasım 2016

Giuliani Again!

İddia o ya, güya tecavüzcü teşvik ediliyormuş da berikiler mağdurun hakkını savunuyormuş! Gündemi bununla meşgul eden muhalefet için en uygunu, 'Her iktidara böylesi lazım!'
Biz gelelim kendi meselemize. Amerikan Başkanlık seçimlerinin üzerinden 2 hafta geçti ve Trump'ın Ocak 21'e kadar sürecek Başkanlık 'eğitimi' devam ediyor. Malum herne kadar seçim sonuçları Kasım'ın ilk Salı günü yapılıp belirse de, aslında seçilen başkan değil, başkanı seçecek delegeler olduğu için halu hazırda Trump için Başkan-President değil de, bizimkilerin anlamını düşünmeden doğrudan tercümesi u2013Seçil(en)miş Başkan- yani 'President-elect' deniyor!
İhtimal ama mümkün olmazsa da, delege Trump değil başkasını Başkan yapacağız dese, bunda kanuni hiçbir sakınca yoktur ha! İşbu 'zevzeklik' nevinden 'heyecanları' seven için, hele de Amerika'da, böyle bir beklenti de yok değil hani!
Günlerdir sürdürülen Trump aleyhinde gösteriler de buna payanda yapılıyor elbet.
He, Trump'ın seçilmesine karşı California eyaletinin 'bağımzılık' şeysi teranesini de yabana atmamalı tabii!
Evet, öyledir. Amerika seçim sistemi aslında çok da demokrat ve halkın tercihini yanısıtır şekilde değildir. Ona sebep seçime katılmayanların oranı hep en yüksek yüzdededir(Bu yıl %46.7) ve maalesef 'başat' iki parti harici diğer partilere de şans verilmez. Bunun üzerine ilave 'lobiler', bağışlar, netice ne çıkarsa çıksın kimseyi tatmin etmez. Lakin yine belirli teamüllerin dışına da şu ana kadar hiç çıkılmamıştır elbet. Dolayısıyla bugünlerde 'Seçilmiş-Başkan' yarın direk(hususi direk-t- yazmıyorum!) Başkan olacaktır.
Tabii bu zaman aralığında Trump'ın en mühim icraati kabinesini belirlemek. Bunların başında, bizleri, Türkiye'yi hoşnut eden açıklamalarıyla Michael Flynn geliyor. Milli Güvenlik Danışmanı olarak vazife yapacak olan Flynn, FETÖ konusunda yazdığı makalesi Başkomutan Erdoğan'ın Aralık ayında Müslüman cemaat temsilcileriyle biraraya gelmek maksatlı Amerika'ya yapması beklenen ziyarette muhtemel Trump görüşmesini güçlendirdi.
Daha önce Erdoğan'ın tebrik için telefonda görüştüğü Trump'ı Türkiye'ye davet etmesi ve bu görüşmenin bu ara dönemde Türkiye'de olmazsa Amerika'da da olabileceği noktasında iki tarafın da temayülü olduğunu ortaya koymuş gözüküyor.
Öte yandan Trump'ın seçim kapmanyası sürecinde herne kadar uçuk kaçık vaadler dillendirse de seçimin akabinde kendisinin yaptığı ve elan devam eden ılımlı ve yapıcı açıklama hafiften değiştiği, kabine seçimindeki tercihleri ve onların yaptığı açıklamalara yansıyor.
Örneğin Trump kabinesinden Kris Kobach 'skandal' bir şekilde göçmen politikasının ilk yılını yazılı olduğu kağıdı, güçlü, gelişmiş teknoloji merceklere sahip kameraları hesap etmeyerek dikkatsizce elinde sallarken yakalandı. Ve bu da az çok Trump'ın mitinglerde söylediği gibi Müslümanların ülkeye sokulmaması noktasında yapılacak çalışmaların aynı doğrultuda olduğunu ortaya koydu.
Bir diğer kabine üyesi müstakbel CIA başkanı Mike Pompeo ise maalesef 15 Temmuz hain, alçak darbe teşebbüsü ardından Erdoğan'a haksız ithamlarda bulunmuş biri.
Şahsen benim asıl ilgi alanıma giren kişi, üzerinde Yılmaz Özdil'le karşılıklı yazı yazdığımız sabık New York belediye başkanı Rudolph(Rudy) Giuliani. Hani 'Broken Window' teorisinin icracısı!
Giuliani adı aslında tamamen 'şişirme' olması bir tarafa, Dışişleri bakanlığından, Adalet, İçişleri ve hatta Savunma bakanlığına dek birçok konumda zikrediliyor. Herne kadar 'suçla mücadele' eden biri gibi lanse edilse de aslında gerçekte hiçbir olağan üstü muvaffakiyeti gözükmeyen Giuliani, bir noktadan Trump ve kabinesinin dünyaya güven vermemesini izaha kafidir sanırım!