Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Şubat 2024

Güzel yıllara dönüş...

Türkiye siyasetinin geçmiş 50 yılını, İstanbul’un ise 25 yılını yakinen takip etmiş birisi olarak yaklaşan yerel seçimler üzerine tarihin ışığında bir analiz yapmak gerekirse söylenecek çok şey var sanırım.

İstanbul’a ilk geldiğimde yerel yönetimlerde ANAP iktidarda idi. Sadece İstanbul değil tüm Türkiye ANAP’la yeniden bir şahlanış dönemi yaşıyordu. İstanbul’da bundan nasibini almış, değişen ve gelişen bir şehir olarak dünya gündeminde yerini alıyordu. İki yıl bu gelişme ve değişimlere şahit olduk bu kadim şehirde.

1989 yılında yönetim el değiştirdi. Sol zihniyet iş başına geçmişti. Üniversite yıllarımdı. Birçok vaatler verilmişti seçim arifesinde İstanbulluya. Koltuğa oturunca değişti her şey. Dünyanın en güzel şehirlerinden olan İstanbul'u çöp dağları, susuzluk, Haliç'teki kötü kokular nedeniyle yaşanmaz bir yer haline gelmişti. İstanbul’da çöp dağlarında yaşanan patlamalar nedeniyle onlarca kişi de hayatını kaybetti. Bazı gazete manşetlerini hatırlıyorum. “Koktuk… Kokuyoruz”, İstanbul’un her yerinde çöp dağları”, İstanbul perişan”, “Ayıp, İstanbul’un haline bak” bunlardan aklımda kalanları. E tabîki İSKİ Skandalı herkesin bildiği ve unutamadığı bir olay. Belediyenin her yerinden çöp ve yolsuzluk akıyordu. Haliç’i burnunuzu kapatmadan geçemezdiniz çünkü kokudan burnunuzun direği sızlardı. Günlerce sular akmazdı. Şehir gibi insanlar da kokmaya başlamıştı. Hava kirliliğinden göz gözü göremez haldeydi. Hulasa sorunlar başını almış gidiyor ama belediye başkanı başka alemlerde yaşıyordu.

1994 yılında köklü bir değişim başladı. Recep Tayyip Erdoğanlı yıllar İstanbul’a su, temizlik, rahatlık ve yeşillik getirmişti. Gerçek belediyeciliği onun döneminde İstanbul’da yaşadık. Su sorunu halledildi, Musluklardan hasretle beklediğimiz su akmaya, yollar, kavşaklar, geçitler yeniden ihya edilmeye, metro ağı genişlemeye başladı. Yolsuzluklar bitti. Sosyal tesislere tüm vatandaşlar girmeye başladı. Alkol belasından kurum kurtuldu. Çöp sorunu kökünden çözüme ulaştırıldı. Halka ucuz et dağıtımı bile yapılmaya başlandı. Halk ekmek vatandaşın sofralarını rahatlattı. Daha yüzlerce düzenleme ile İstanbul ve İstanbullu rahat bir nefes almaya başladı. Bu değişim ileriki yıllarda da devam etti. Çünkü mesele zihniyet meselesi, anlayış hizmet anlayışıydı. Halka hizmet Hakka hizmet olarak görülüyor ve o bilinçle yapılıyordu.

2019 yılında İstanbullu yönetimi tekrar sol zihniyete teslim etti. Her şey çok güzel olacak yalanına inanmıştı İstanbullu. Unutulmuştu eski yıllar. İlk iş halkın verilerini kopyalatmak oldu. İmamoğlu hiçbir güvenlik soruşturması geçirmeyen 3 kişiye, belediyedeki tüm verileri kopyalama talimatı verdi. Talimatın neden verildiği anlaşılamadı. İmamoğlu, Türkiye’de cinsiyetsizliği ve eşcinsel sapkınlığı yaymak için yoğun bir şekilde yayılmaya çalışılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE) zırvasına da destek verdi. Suya indirim yalanı bunların peşinden geldi. Göreve başlar başlamaz tatile çıktı. İstanbul’da su baskını olduğunda İmamoğlu Bodrum’da tatildeydi. “Kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız” dedi binlerce işçinin cep telefonlarına gönderttiği SMS ile işçi kıyımı yaptı. Ulaşıma büyük zam yaptı. Diyarbakır’a gidip PKK ile iltisaklı isimlere destek verdi. Ekmek, süt, su bedava olacak dedi ardından hem suya hem de ekmeğe zam yaptı. 1700 adet fazladan makam aracı olduğunu söyledi. Yenikapı meydanında 1700 makam aracını sergileyeceğini söyledi ama belediyenin elindeki tüm hizmet araçlarını meydana dökerek şov yaptı. İstanbul’a hizmeti bıraktı, CHP’nin liderliğine soyundu. Seçim sürecinde Yasin suresi okuyarak dindarlara yaranmaya çalışan İmamoğlu, İETT’ye bağlı şoförlerin sakal bırakmasını yasakladı. İstanbul’da ulaşım çilesi başladı. Metrobüs duraklarında büyük yoğunluk yaşandı. İBB’nin paraları Cumhuriyet’e akıtıldı. İstanbul’u yaşanan bir şehir halinden yaşanmaz bir şehir haline getirdi.

Yaklaşan yerel seçimlerde İstanbullu bu şehri beş yıl yönetecek kişiyi ve zihniyeti belirleyecek. Sadece seçim sandığı değil tarih de önümüzde. Maziye bakarak atiye karar vermeliyiz vesselam.