Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2438.17
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Şubat 2015

Hangi yarısı doğru ?

Okuduğum bir tıp kitabının içinde geçen bir soru yukardaki başlık.Otuz yılı aşkın bir süredir bu mesleği icra ediyorum.Çoğu meslektaşıma görede biraz tecrubeli sayılırım.Kitap okumak yazmak çizmek elbette her meslek erbabı için olmazsa olmaz elzem bir ihtiyaç.Olandan bitenden haberdar olmak yeni gelişmelere fransız kalmamak en çokta hekimlik mesleğinde işe yarıyor.
Yeniden makalemin başlığına dönecek olursam,bu sorunun cevabı gerçekten ilginç.Çünkü cevap yok.Yazar şöyle diyor..Sayın meslektaşım bu kitapta sizlerin istifadesine sunduğum bilgilerin ancak yarısı doğru.Hangi yarısı sorusunun cevabını maalesef bende bilmiyorum diye itiraf ediyor.Bu itirafın arkasından da doğru bilgileri hekimlerimiz zamanla edindiği tecrubelerin rehberliğinde bulacak diyor.
Mesleki tecrubelerim yukardaki gerçekliğin aynı ile vaki olduğunun bir delili. Öyle ilginç vakalarla karşılaşıyoruz ki,vay be diyerek ancak derin bir iç geçirtiyor bize.Olmaz denen şeyler olabiliyor.Mucize bu olsa gerek dediğimiz çok vaka hatırlıyorum. Ölümünü beklerken sağlıklı olarak taburcu edip evine yolladığımız hastalar yanında ,turp gibi sağlamsin dediğimiz hastanın ölüm haberini alabiliyoruz.
Tıp ilmi bilim yanında engin ve derin bir sanatla icra edilmezse sanırım gaf üstüne gaf yaptırır insana.Kitaplarda yazılanlar sadece referansimiz olmamalı.Tecrube yanında şafinin ortaklığıda elzem.Şafi ise samimi kurulan ortaklıkta var olduğunu, şah damarlarımızdan daha yakın olduğunu bize bildiriyor.
Aynı ilacı ilmimize göre hastalığı aynı olan ıkı farklı hastaya veriyoruz. Hastalarımızdan biri dualarla bizi göklere çıkartırken,öbürü tedavinin ona yaşattığı acıyı ızdırabi ve korkuyu aktaracak kelime bulmakta zorlanıyor. u0106ok sık tecrübe ettiğim ve esrarını bir türlü çözemediğim bir durum bu.Bu nasıl bir gerçek? Bu nasıl bir tezat.
Seksenli yıllarda tıp fakültesinde hocalarımızın özene bezene öğrettiği bilgilerin çoğu bugün hafızalarımızda hala taze ve canlı olarak durmasına rağmen hastalarımız icin kullanma tarihleri geçmiş.Kullanmaya kalksak hukuki olarak zor durumda kalabiliriz.Doksalı yıllar ikibinli yıllar sonuç pek değişmiyor.Bugünün doğrularıda on yıl sonra büyük erazyona uğrayacak.Bilgiler tazelenirken tecrube ile zenginleştirilirse faydası çok zararı az hale gelir.
Hekim mesleğini icra ederken arı misali olmalı diye düşünürüm hep.Bal arısı vahiyle kendine verilen emri yerine getirirken hangi çiçekten ne kadar katre alacağını bilir ve şifa vesilesi olan balı bizlerin istifadesine sunar.Hekimlerimizde aynı duyarlılıkla hastalarına şifa vesilesi olacak evsafı kendinde toplamali .Empati yapabilmeli.Karşısındaki hastanın duasının ne kadar önemli olduğu bilinci ile yaklaşım kurmalı.Hastanın şifasına vesile olabilecek sebeplere hikmet dahilinde ve şifa aracısı rolü ile soyunmalı.Hastalarımızın psikolojik durumu hastalıkla ilgili kaygıları ve tedavi protokolü ile ilgili ayrıntıları öğrenme hakları var.Bu hakka riayet etmekte gerekiyor.
Hasta olan kardeşlere neler söyleyebiliriz ?Öncelikli yapılması gereken her söylenene ulu orta yem olmamak gerektiği.Bilgiye ulaşmanın kolaylaşması en çok din ve sağlık alanında topluma zarar veriyor.Hasta kendi hastalığını teşhis etmiş olarak hekimlerimize başvurmaya. başladı.
Bilmediğinide bilmeyen çok cahil hastalarımız türedi maalesef.Kendinde bir hastalık olduğuna kendini inandırmış bir hastayı mevcut sağlık sistemimiz maalesef tedavi edemiyor.Çünkü bu yanlış algıyı düzeltecek doğru olgu haline getirecek bir merci sistemde yok.Hasta tetkikler için hekimini zorluyor.Bir şekilde başarılıda oluyor.Tedavisini düzenletme hususundada başarılı olabiliyor. Hatta gerekmediği halde yataklı tedavi kurumlarını işgal edebiliyor Pekiyi şifa buluyor mu? şifa kounusunda koskaoca bir hiç kazanarak başa dönüp başka bir hatalı yoldan yürümeye devam ediyor.
Hekimlerimiz sistemden kaynaklanan ağır yük altında belki esas görevini yapamadan yorgun ve bitmiş halde mesaisini tamamlıyor.Hatta bir kısmı kendini reçete yazma memuru olarak tanımıyor.Bu böyle devam ettiği sürece sağlıkta daha çok yanlışların kurbanı olabiliriz.Mesleğimiz alternatif teşhis ve tedavi metodları ile zenginleştirilmeli.Atgözlüğü yerine daha geniş açılı gözlükler kullanarak kitaplar yanında tecrubi bilgileride kullanmalı diye düşünüyorum.Modern çağın teknolojik imkanlarını birer deneme aracı olarak kullanma ve kullandırma hususunda iki kere düşünmemiz gerekiyor.
Yüzyıllardır tecrube edilerek uygulanmış ve halada uygulanan tedavi yaklaşımlarını elimizin tersi ile itmeden önce bunlardan nasıl yararlanabiliriz hususunda da düşünmeli.Her gelen hastaya tetkik istemek,film çekmek ,ilaç yazmak,serum takmakla bu meslekte başarılı olunamıyor.Önce zararlı olmamak kuralı ile hastalarımıza şifa vesilesi olmada her türlü tedavi yaklaşımına açık olmakta fayda var.Saglikli beslenme düzenli yaşam,pehriz ,eksersiz,yoga,meditasyon, akupunktur ,tms , bitkiler, dua, okunmuş su,hacamat,kapping,osteopati,manüplatif terapiler,psikoterapi,ozon ,sülük daha bir çok tedavi yaklaşımını gerekli vakalarda devreye sokmada ilaç tedavisinden daha cesur olmamız gerekiyor.Çünkü bu yaklaşımlar uzman ellerden yapılırsa yan etki profili oldukça düşük.Yan etkiden arındırılmış tedaviler hasta hekim iliskisinin de gücü ile beklenen yarardan daha cok fayda verebilir .
Geçtiğimiz yıllarda Çin ve Amerika'ya yaptığım ziyarette onemli bir gözlemim oldu. Cinde ortodoks batı tıbbına doğru bir yönelişi ,Amerika'da ise cin tıbbına doğru bir kayışı bizzat gozlemlemistim Şifa arayışı dogu batı ,kuzey güney ,eski yeni farketmiyor .İnsanlik tarihi ile başlayan bir süreç biz hekimlere düşen öncelikli vazife zararlı olmadan hastalarımıza fayda sağlayacağını umduğumuz her türlü teşhis ve tedavi yaklaşımına on yargısız yakın durmak ve bize güvenen hastalarımıza faydalı olmaya gayret etmek olmalı diye düşünüyorum .Saglik ve mutluluk dileklerimle.