Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.58
Gram Altın
2412.05
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

04 May 2015

Hepimiz iktidarız

Bahar geldi, geçiyor, mayısın başındayız. Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Buna şükrederek yaşamak gerek. Bahar yağmurları, çiçek tozları, yemyeşil dağ bayır. Bahar baharlığını yapıyor.

Şükretmek için sebepler aramaya gerek yok. Başımızı biraz kaldırıp masmavi gökyüzünü görmek, ağaçların gelinlik gibi süslü hallerine bir anlık bakmak, kar ve yağmur sularıyla çağlayan ırmakların sesiyle bereketlenmek ve sağlıklı bir sabaha uyanmak şükretmek için yeter de artar bile.

Geçen yıl yakıp geçmişti soğuk bütün her şeyi. Birçok meyveyi sadece seyretmekle yetinmiştik. Şimdi öyle mi? Her köşe başı yemyeşil erik, kıpkırmızı çilek, rengarenk bereket.

Haline şükreden insan Allah katında onurlu bir kuldur. Halini bilen, yaşadıklarını idrak eden, geçmişle günümüz arasındaki farkı salih bir kalple karşılaştıran insanların düşünceleri de aynı durulukta oluyor.

Baharın rengini, kokusunu, ferahlığını daha iyi hissedebilmek her fırsatta dağ bayır demeden düşerim yola. Tüm gürültüyü arkamda bırakıp doğal bir huzura kendimi bırakırım. Yine böyle bir zamanda içim pırıl pırıl dolaşırken küçük bir gölün kenarında, sürüsünün başında oturmuş dinlenen amcaya selam verip halini sordum. Öyle bir şükretti ki ettiğim şükürlerimden utandım. Üstü başı yırtık, bitkin bir yüz, kocaman ovanın ortasında sürüsüyle tek başına şükreden amca.

Devletten aldığı teşvikten, halinin vaktinin yerinde olduğundan bahsedip şükürler olsun dedi. Güzele güzel, doğruya doğru demek ne büyük saadetmiş anladım.

İnsan, şükrüyle ve umuduyla yaşar. Kimse maça yenilmek için çıkmıyor. Savaşı kaybetmek için meydandaki yerini alan ordu yoktur herhalde. Seçim meydanlarındaki konuşmalara bakıyoruz ki herkesin içinde büyük bir umut var. Zaten o umut olmazsa meydanları coşturmak da mümkün değil, siyaset yapmak dau2026

İşin en garibi de şu ki meclise girme ihtimali yüksek olan partiler iktidar hesabı yapmak yerine şimdiden kendilerini muhalefetin sıcak koltuğuna hazırlamaya çalışıyorlar. Muhalefet Türkiye'si adına teorilerini en yüksek ses tonuyla seslendiriyorlar. "İktidara gelirsek" yerine "Türkiye'ye muhalefet yönetimi gerek" gibi akla ziyan projelerini halkla paylaşıyorlar.

Bunların yanında adını toplumun büyük bir kesiminin unuttuğu partiler ise meydanda iktidar olursak diyerek vaatlerde bulunuyor. Olup olmamak mesele değildir siyasette. İnanmaktır ilk adım. Önce kendi inanacak, sonra halkı yönlendirecek bu inancıyla.

Bazıları için zor bir yoldur bu. Siyasetin kendisi de zor ve karmaşık bir yolculuktur zaten. Kalabalıkların önüne çıkıp inandığı ve umut ettiği davası için konuşan adamın durumu çok da kolay değildir. İstedikleri, vaat ettikleri vatana millete zeval vermeyecekse yolu açık olsun. Fakat yakıp yıkmak, memleketi bir savaş alanına çevirmek gibi tehditlerle bunu yapıyorlarsa Allah böylelerine fırsat vermesin.

Geçen seçimlerde meydanda bir seçim arabası, arabanın üstünde bembeyaz sakallı, takkeli bir dede coşkuyla konuşuyordu. Ne partisinin adını bilirim ne de kendi adını. Merak ettim, bir süre baktım. Çoğunluğunun sivil polis olduğunu tahmin ettiğim 15-20 kişilik gruba öyle bir heyecanla konuşuyordu ki parti lideri, bir ara o sihirli cümleyi de söyledi; "İktidara gelirseku2026" Siyasete girdiyse bir kişi, siyasetin dilinden konuşmasını bilecek. Yoksa, çok çabuk yitip gidiyor gürültünün ortasında.

Umut etmek ve şükretmek. Bu iki çizgide gidip geliyoruz. Rabbim şükrümüzü arttıracağımız güzel günlerimizi çoğaltsın, içimizdeki umudu hep yemyeşil tutsun. Tıpkı bahar gibi.