Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Mart 2023

​Her şeyi devletten beklememek lazım

Doğarsın ahlak lazım. Yaşarsın ahlak lazım. Ölürsün yine ahlak lazım. Okula gidersin ahlak lazım. Okulu bitirirsin ahlak lazım. İşe girersin ahlak lazım. İşçi olursun ahlak lazım. İşveren olursun ahlak lazım. Ne yaparsan yap, ne söylersen söyle ahlak lazım.

İktidar olursun ahlak lazım. Muhalefet olursun ahlak lazım. Siyaset yaparsın yine ahlak lazım.

Tek başına ahlak yeterli midir? Yani tüm hayatı huzurlu, tüm insanları MÜMİN (Güvenilir, el emin.) yapabilir mi?

Asla yeterli değildir. Asla tüm hayatı huzurlu, asla tüm insanları MÜMİN yapamaz. Ahlakın yanına AKIL lazım, İLİM lazım. Bir de DİN lazım.

Fatih Sultan Mehmet dönemi insanları ahlaklıydı. “Ben siftahımı yaptım, ikinci isteğinizi komşumdan alabilirsiniz diyen esnafları vardı. Ayrıca ilim, akıl ve iyi dinleri vardı.” Ancak “Afrika’daki Müslümanlarda da benzer ahlak olmasına rağmen belirli bir ilim olmasına rağmen aklı kullanma yeterli değildi.”

Anadolu’daki Mümin’e Konstantinapol’ü fethettiren ahlak, akıl, ilim ve din; Afrika’daki Mümin’de aynı derecede olmayınca Âdem’in (Âdem; kara derili adam demek) çocukları Batılılara esir oldu, köle oldu. Demek ki tek başına ahlak, Afrikalı Müminlere yetmemiş.

Bir kısım Batılı ve bir kısım Doğulu ülkede bilim var. Bilimleriyle çok paraları, çok imkânları var. En azından şu anda bizim ülkemiz ve bizim insanımızdan maddi olarak daha ilerideler.

Tek başına yeterli midir? Dini (Din; inanç değil düzen demektir), Allah’ın razı olduğu bir kalıba döndürebildiler mi? Tüm insanları kölelikten kurtuldu mu, hayatları huzurlu mu?

Asla yeterli olmadı. Dünyadaki din (Düzen); sağ da olsa sol da olsa Kapitalist de olsa Komünist de olsa Allah’ın razı olmadığı bir din (Düzen) olunca bırakın insanları, nebat ve hayvanların hayatı bile kötüleşir. Salgın dönemi sokağa bırakılan hayvanlar, ihtiyaç harici kesilen yağmur ormanları bunun delilidir. İnsanları asla kölelikten kurtulamadı. Çağımızda kölelik zaten esastan şekil değiştirdi. Gereğinden fazla üreten ve gereğinden fazla tüketen insan asla kölelikten kurtulamaz ki onlar kendini hür zannediyor. En çok kazanan meslek dallarından biri psikolog ise asla huzurlu değildir ki onlar kendini çok mutlu zannediyor.

Ve sonra bir gün deprem olur, canlar gider, ekonomi zarar görür. Sonrası şikâyetler başlar. Suçlu tayin etmeler, suçluyu cezalandırma seansları ve bilimi ulu lamalar.

Suçlu herkestir oysaki. İktidar da suçludur, muhalefet de suçludur. Suç dereceleri farklıdır sadece. Kimse kaçamaz bundan. Beraber yönetiyorsunuz çünkü ülkeyi. Doğru olana doğru, yanlış olana yanlış demez, doğru teklife ret, yanlış teklife evet derseniz tüm hatalı işlerin vebali sizindir. Allah’ın arzı geniştir ve yeryüzünde yayılın kuralını işletmeyip insanları dar alana sıkıştırırsanız gene vebal sizindir.

Suçlu herkestir oysaki. Binayı yapan müteahhit de çalışan ustalar da binayı kontrol edenler de suçludur. Suç dereceleri farklıdır sadece. Kimse kaçamaz bundan. Beraber yapıyorsunuz çünkü binayı. Etre boyu ve adeti, bağ teli adeti, çimentosu, kumu noksan. Çünkü herkes bu işten SEMERESİNİ alır. Yani herkes kazançlıdır.

Suçlu herkestir oysaki. Bilimi tanrılaştıranlar da bilimi akıl, ahlak ve dinden uzak tutanlar da suçludur. Suç dereceleri farklıdır sadece. Kimse kaçamaz bundan. Bilimsiz yürünmez deyip şeylerin yani maddenin ve insanın ritminin aynı olduğunu unutup BİLİMİ tanrı yerine koyan bilim adamları da suçludur. Bilim olmadan iş yapılmaz deyip BİLİMİ akıl, ahlak ve dinden uzak tutarak, helvadan put yapar gibi yiyen BİLİMPERESTLER de suçludur.

İnsan, bilim adamı da olsa siyasetçi de olsa sıradan bir adam da olsa niçin bu yanlışları yapar?

Çünkü doğuştan ÇIKARCIDIR. Ve fıtratında olan çıkarcılığını helal yola, meşru yola değil de haram yola gayrı meşru yola çalıştırır. Edep ve ahlakını, çıkarcılığına yem yapar. Bina yapacaktır ve çıkarcıdır. Daha az para ödemek içindir. Binayı inşa edecektir ve çıkarcıdır. Daha çok semere kazanmak içindir. Binalara izin verecektir ya da insanı geniş olan arza yaymayacaktır. Daha çok semere, daha çok oy kazanmak içindir.

Çünkü doğuştan İBADET EHLİDİR. Her yapılan iş ve söz ibadettir. Ve fıtratında olan ibadetlerini helal yola, meşru yola değil de haram yola, gayrı meşru yola yapar. Kiminde bizzat niyetli olarak Allah’a ibadet eder, kiminde ise bizzat niyetli olarak Allah’ın dışında bir şeye, bir kişiye ibadet eder. İbadet ettiği kimisinde kadın, kimisinde para, kimisinde ise makamdır.

Çünkü doğuştan DİN (DİN; İNANÇ DEĞİL DÜZEN DEMEKTİR) sahibidir. Ve fıtratında olan helal yolda, meşru yolda değil de haram yolda, gayrı meşru yolda düzen kurar. Allah’ın razı olduğu bir kalıpta, herkesin hakkını alabildiği, doğru söyleyenin dokuz köyden kovulmadığı ve yedi kat gökten daha ağır iftira atanların, kardeşinin etini yiyen dedikoducu ve gıybetçilerin elini kolunu sallaya sallaya gezemediği bir düzen yerine.. tamamen tersi olan kötü, yanlış, faydasız ve zulüm dolu batıl bir düzen kurmak daha çok çıkarlarına gelir.

Çünkü çıkarları haram, ibadetleri Allah dışı, dinleri (düzenleri) bozuk.. ilim, akıl, edep ve ahlakları noksan, dinleri Allah’ın dışında olan başka bir kitle vardır. İlim sahibi, akıl sahibi, edep ve ahlak sahibi bir toplum varsa başına gelen musibetlerce daha iyi bir toplum yapılacaklardır. Ve buna şükredilmelidir. Yok, eğer toplum böyle değilse hep beraber “Vay halimize! Yüce Allah, hepimizin yardımcısı olsun!” denilme vaktidir.

Bilim adamı da olsak siyasetçi de olsak sıradan bir adam da olsak ülke bizim. Biz ülkemizi hep beraber ayağa kaldırırız da ÇIKARINA, SEMERESİNE kurban olanları nasıl düzeltiriz? Fatih Sultan Mehmet’in toplumu gibi bir toplum nasıl yaparız? “Altın Kural: Bir toplum kendini düzeltmedikçe Allah, o toplumu düzeltmez! Her şeyi devletten beklememek lazım!”