Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 Kasım 2020

Hukuk ve ekonomide reform hazırlığı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi, hukuk ve demokrasi alanlarında açıkladığı reformlarla seferberlik tanımlaması, “yeni bir döneme giriyoruz, artık vites yükseltme yeterli değil belki de araç değiştirmenin gerektiği bir dönemdeyiz” ifadeleri gerçekten çok anlamlı ve çok önemlidir. Ve bunu da sıklıkla ifade etmeye başladı. Küresel olarak yeni bir dönemin eşiğinde olan dünyanın, gerekleriyle, gidişatıyla bağlantılandırılıyor. Yani bundan kastedilen “özellikle de Amerikan seçimlerinden sonra Biden yönetimi ile büyük güç rekabetinin başka bir düzleme geçmesi” bekleniyor. Korona virüsle mücadele çerçevesinde ekonomilerin yeniden yapılandığı bir dünyaya gidiyoruz. Yine Cumhurbaşkanının Kıbrıs ziyareti ve Kıbrıs’a dair söyledikleri, Türkiye’nin Azerbaycan’a asker göndermesine dair teskere gibi dış politikadaki aktivizmin getirdiği bir düzlem var. Bütün bu düzlemin içerisinde ekonomi yönetimindeki değişimle örtüşen bir şekilde bir reform hazırlığımdan bahsediliyor.

Reform deyince ya da söz konusu Cumhurbaşkanı Erdoğan olunca şöyle bir geriye dönük bakmak lazım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin kuruluşundan itibaren reformları sürekli gündemde tuttuğunu görmek lazım. Hatırlayalım, 2003’ten itibaren AB süreci çerçevesinde bir demokratikleşme ve hukukun öne çıktığı bir dönem vardı, bir sivilleşme vardı. Bunun çeşitli süreçlerde diğer alanlara yansıyarak devam ettiğini de çok gördük. Ama 2013’ten itibaren de güvenlik politikalarının reform gündeminden zaman zaman git gellerle beraber öne çıktığını gördük. Çünkü Türkiye, FETÖ, PKK, DAEŞ gibi çok ciddi tehlikeler yaratan terör örgütleriyle karşı karşıyaydı. Suriye ve Irak’taki yapılanma, hele hele Suriye’nin kuzeyindeki YPG yapılanması süreçleri, ABD’nin PKK/YPG’ ye olan desteği, Avrupa’nın FETÖ ve PKK’ya verdiği destekler, Türkiye’yi güvenlik politikaları çerçevesinde yeni ve önleyici bir döneme soktu.

Şimdi bu düzlem belli başlı mücadeleler çerçevesinde, tabi uygulanan politikalarla ilgili olarak da bazı maliyetler ortaya çıkabiliyor. 2013 ile 2016 yılları arası bir geçiş dönemidir. O dönemde mücadele başlamıştır. Ama işin renginin ortaya çıkması 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimidir. Sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu darbecilerin ve FETÖ’cülerin yargılanması ile ilgili süreçte uyguladığı güvenlik politikalarının kimi çevrelerce eleştirildiğini gördük. Ama böylesine büyük bir tehditle uğraşırken, içerde ve dışarıda Türkiye’nin belli başlı bazı meselelerde problemlerle uğraşırken bir takım sorunlar yaşamaması mümkün değildir..

Muhakkak ki kamu düzeni ve kamu güvenliğinin sıkıntıya düştüğü, şehit cenazelerinin geldiği, vatandaşın can ve mal güvenliğinin risklerle karşı karşıya olduğu bir ortamda demokratik ve siyasi adımların atılması, eylem ve söylemlerin demokratik çıtayı yükseltecek şekle bürünmesi, devletin refleksleri, toplumun kabul ve hazım durumu nazara alındığında çok da kolay görünmemektedir. Çünkü demokrasi ve güvenlik dengesi terörle ters orantılıdır. Güvenlik olmazsa özgürlükte olamıyor. Terör saldırıları artıkça silahlar konuşuyor, silahlar konuştukça siyasi çözümler devre dışı kalıyor, güvenlik önlemleri artıyor, siyasetin önü tıkanıyor, demokratik adım ve reformlarda da büyük bir ürkeklik haklı olarak yaşanıyor.

Tabi ki bu tehditlerin tümüyle ortadan kalktığı söylenemez. Tabi FETÖ meselesiyle mücadele içerde büyük ölçüde tamamlandı ama halen de yapılması gerekenler var. Dışarıdaki uzantılarına baktığımızda orada gidilmesi gereken daha uzun bir yol var. PKK terörü, içeride büyük ölçüde eylem yapamaz hale getirildi. Ama Suriye ve Irak denkleminde geriletilmiş olsa bile halen de var. DEAŞ terörü de önemli ölçüde bitirildi ama halen de kimi yerlerde başını ara ara da olsa kaldırıyor. Ancak kimse, Türkiye’yi iç aparatlar da kullanılarak dış müdahalelere uygun bir zemine gelecek, dış müdahalelere bir operasyon alanı açacak yenilik ve reformlar beklemesin. Güvenlik ve demokrasi dengesi mutlak suretti korunacak ve zafiyetler yaratmayacak yenilik ve reformlar önümüzdeki günlerde gündeme gelecektir.