Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Temmuz 2014

Hüzün ve Bayram

Hüzün ve bayramın aslında bir arada olmaması gerekiyor. Zira bayram kederden, acıdan, hüzünden uzaktır. "Hüzünlü Bayram" benim Sefertası kitabımda geçen bir hatıranın, bir hikayenin adıdır. Orada, yolculuk esnasında Hakka yürüyen rahmetli büyük ablamı anlatıyorum. Bir bayram günü, yolculuk esnasında Kayseri'de emanetini sahibine teslim etmişti yıllar önce iyilik meleği Mediha ablam. Allah'ın rahmeti üzerine olsun. İlkokul öğretmenim merhum Tevfik Yargıcı da gurbet duygularını "Gurbette Bayram" şiirinde dile getirmişti. Bir bayram hüznünü de edebiyatçılar yaşamış geçmişte. Taha Toros'un Altı Renkli Portre'de anlattığına göre, Abdülhak Şinasi Hisar bayramda vefat etmiş. Aksaray Muratpaşa Camii'ne gelenler merhumun yakınlarına taziyede bulunup sonra da birbirlerinin bayramlarını kutlamışlardır.

Yarın mübarek Ramazan Bayramı başlıyor. Aslında bayram günleri huzur, sevinç, neşe ve sürur günleridir. İnsanın saadeti doya doya yaşadığı bir zaman dilimidir. Ama ne yazık ki Siyonist devlet İsrail, bu bayramı bütün Müslümanlara zehir etti, ağzımızın tadını kaçırdı. Cenab-ı Allah da onun her zaman keyfini kaçırsın. Hiçbir zaman istikrar, huzur ve başarı vermesin ki, bir daha zulme tevessül etmesin. Yeryüzündeki bütün müminler bu bayramda hüznün ötesinde matem içinde adeta, yas tutuyor. Vicdanları kanatan, yürekleri dağlayan, ruhları ve zihinleri sersem eden o görüntüler unutulabilir mi? Masum Gazzeli yavrucakların cansız bedenlerini görmeye hangi yürek dayanabilir? Ama demek ki İsraillilerin dayanıyor. Ben onların katı kalpli olduklarını söylemeyeceğim. Kalp taşıdıklarından bile emin değilim. Belki sureta organ vardır içlerinde. Ama kokuşmuş olan o et parçasında insanu00ee vasıflar yok.

İnsanlık üst üste aldatılabilir mi? İsrail bu pisliği hep yapıyor, bu saldırıları sürekli tekrarlıyor. Üstelik ne hikmetse her Ramazan'da bu şenaati işliyor. u00c2deta Müslümanların sabrını test ediyor. Gözü dönmüş halde dünyanın gözü önünde çoluk çocuğu, yaşlı insanları, düşman bellediği bütün Filistinlileri katlediyor. Ve ne yazık ki koca dünya sessiz kalıyor, sözlü tepkilerin ötesine geçilemiyor. Yok olası Birleşmiş Milletler var ki, ceset gibi. Gıkı çıkmıyor. Batı dut yemiş bülbül misali sesi duyulmuyor. Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa katil İsrail'in yanında, hatta arkasında. Dolayısıyla bu cinayetlerde, soykırımda müşterek suçlular. Hatta bana göre teşvik edici rolleri var. İlerde İsrail sanık sandalyesinde oturtulduğunda bu devletler de ceza yemeli. Zira, zalimin zulmünü hoş gören ve engellemeyen o zulme ortak demektir.

Acılı bayramlar vardır. Onlardan birini yıllar önce Celal Sahir Erozan şiirinde seslendirmiştir: "Dudaklarımızda kısılmış bir ah / Gözlerimizde yaş, gönlümüzde gam, / Seni karşıladık. Gücenme bayram, / Bize artık gülmek, sevinmek günah. / Ömrümüze çöktü bir geniş akşam / İçimiz karanlık, bahtımız siyah. / Sana da bize de acısın Allah. / Bayram, dertli bayram, acılı bayram." Halk türkülerimizde sancılı bayramlar şu mısralarla ifade edilir: "Bayram gelmiş neyime, / Kan damlar yüreğime... / Ezel ben de gülerdim, / Şimdi gülmek neyime?.." Bir başka ozanınımız efkarlıdır: "Buna bayram günü derler, alem eğlenir; / Yakma ciğergahım, yar başın için!.."

Bayram sürurunu dile getiren şairler çok. Ama bayramda annelerini yitiren şairlerin mısralarına melal sinmiştir. Munis Faik Ozansoy da bunun için "Bayram Ağıtı"nı kaleme alacaktır: "İlk defa, bayram sabahı / Öpecek el bulamadım; / Bekledim çağrılmadı / Bir ana sesiyle adım." Bugün başta Türkiye'de olmak üzere dünyanın bir çok bölgesine yayılmış muhacirler vardır. Mısır'dan, Kerkük'ten, Doğu Türkistan'dan, Irak'tan, Suriye'den, Kırım'dan ve Gazze'den çıkıp göç kervanına katılmışlar. Onlar nasıl bir bayram yaşayacak acaba? Bütün sevdikleri, yakınları memleketlerinde, kendileri gurbette. Galiba Abdil Yıldırım'ın "Gurbette Bayram" şiiri de onların hislerine ayna tutuyor: "Bayram günlerinde kanar yaralar, / Yollara bakarak ağlar analar, / Garibin halinden garipler anlar, / Çürütür insanı gurbette bayram."

Bugün Gazze'de yavrularını yitiren bağrı yanık ebeveynler çok. Anne ve babasını kaybeden bir çok çocuk ayakta durmaya çalışıyor. Değerli şairlerimiz Bekir Sıtkı Erdoğan "babasını kaybeden bir çocuğun acı duygularını lirik bir şekilde mısralara dökerken bugün bir çok masum çocuğun da yürek diline tercüman oluyor aslında. Şairler Gazze'yi yazmaya başladı. Yusuf Dursun ve Nurettin Durman'ın şiirlerini gördüm. İleride ne yazık ki bir Gazze Şiirleri Antolojisi çıkacak rahatlıkla. Erdoğan'ın "Bayram Gecesi" şiirini paylaşırken bu acıların son bulmasını ve bir daha tekrarlanmaması dilerim.

"Bu gece bayram gecesi / Her taraf mavi, pembe, mor / Bu gece bayram gecesi; / İçim içime sığmıyor. / Görünüyor suyun dibi: / Mahalle, komşular falan / Her şey bıraktığım gibi, / Babamın öldüğü yalan! / Dördüncü kapı bizim ev, / Ben mangalın başındayım. / İki gözüm alev alev: / Bu gece on yaşındayım! / Sofalarda birer birer /Karpuz lambalar yakılmış.. / Gözüme uyku mu girer: / Aklıma "çın çın" takılmış! / Her şeyimi dizdim şöylece, / Fotinim, elbisem, tamam.. / Beni affedin bu gece, / Kirpiklerim uyuyamam!"

Bu bayram, yetim, öksüz ve acılı çocukları biraz sevindirme zamanı!