Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2444.16
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Ekim 2023

İlkay Coşkun'un Cenne'si

Kitaplar en güzel dosttur diye boşa söylenmemiş. Her insan bir âlem ise her yazar da bu âlemi sayfalara aktarıp başkalarının istifadesine sunan bir elçi gibi. Okuduğumuz her kitap farklı bir âleme açılan bir pencere, bir kapı adeta…

Kitaplar bize hayatı farkına vararak yaşamamızı sağlayan birer rehber hüviyetinde… Çoğu zaman gözden kaçırdığımız nice detayların farkına vardığımız da ufkumuzun genişlediğini, hayata daha farklı baktığımızı müşahede ederiz onlar sayesinde. Bazen hiç tanımadığımız halde oturur sayfalarca sohbet ederiz yazarın yazdıklarıyla. Bazen de tanıdığımız halde mesafeler yüzünden ayrı kaldığımız dost kalemlerle hasret gideririz kelime kelime.

İşte bu yazarlardan birisi olan İlkay Coşkun dostumuzun Cenne ismini verdiği son kitabı elime ulaştığında onunla sohbet edip hasret giderircesine okudum kitabı… Yıllara dayanan dostluğumuzun tesisinde de kitaplar vardı, devamında da kitaplar olacak… İlkay Coşkun ve muhterem refikaları Vildan Hanım, kendilerini kitaba, okumaya, yazmaya hasretmiş güzide insanlar. Çağın içi boş ama yaldızlı meşgalelerine sırt dönmüş, kendilerini insanlığın hayrına olacak faaliyetlere adamış edebiyat dervişleri…

Kitaba dönersek, Cenne, 154 sahifelik bir deneme kitabı. KDY yayınlarından bu sene çıktı.

Kitabı elinize aldığınızda sizi siyah, beyaz ve gri bir fon üzerinde dağları anımsatan geometrik çizgiler ile sanki ay ve güneşin birlikte göründüğü bir kapak karşılıyor. Bir de Cenne ismi. İnsan bu ismi okuyunca “acaba ne demek” diye soruyor kendi kendine. Fakat yazar da işin farkında olduğu için hemen özsözde merakınızı giderecek açıklamayı yapıyor.

Başlangıç daha çok şafaktaki bir doğumdur. Dünyanın sekerat vakti ve kıyametin başlangıcı da akşamdır. Gizleyen, saklayan ve kollayan bir çökmedir bu. Hayat da, dünya da böyle değil midir? Cenne’yi, Miftahu'l Cenne (Mızraklı İlmihal) kitabından ve TRT Belgeseli’nden izlediğim Afrika’daki Mali ülkesinin Cenne şehrinde bin yıldır ayakta olan çamur balçık ile sıvalı kerpiç bir bina olan ulu camisinden esinlendim. İsmiyle müsemma, cennetten mülhem…”

Ön söz dedik de kitap, şair yazar Sinan Ayhan’ın “Ön Söz Yerine: Akşam Çökmesi” isimli takdim yazısı ile başlıyor. Arkasından bu takdime nazire gibi yazarın “Sunuş Yerine: Akşam Çökmesi” yazısı geliyor.

Yazar neden böyle bir kitabı yazdığını bu yazıda şöyle izah ediyor.

“Filozoflar, sosyologlar, bilim insanları, yazarlar, şairler daha çok insana ve dünyamıza dair çok şeyi düşünmüşler veya düşündüklerini yazmışlar. Gerek inkişaf için gerekse de daha iyi bir hâl ve hayat için sözlerini söylemişler ve kalemlerini oynatmışlar. Bir nevi kendi cennetlerini inşa etmeye çalışmışlar. Başka bir taraftan, anlatımlarda hep zıtlıklara ve tamamlayıcı unsurlara dikkati çekmişlerdir. Yaz ile kışı, beyaz ile siyahı, gündüz ile geceyi, sıcak ile soğuğu, iyi ile kötüyü ve daha nicelerini… Bizim de yaşatmayı tasavvur ve arzu ettiğimiz cenne; kendi şehrimiz, kendi dünyamız olsa gerek. Bu bağlamda gerek konu gerekse de içerik olarak yazdıklarımı daha çok akşama-geceye, gölgeye, insanın ağrıyan karanlık yanlarına ve gizemlerine uygun buldum.

Yine bu sunuş yazısından öğrendiğimize göre kitabın yazılma hikâyesi de şöyle.

Şair-Yazar Sinan Ayhan arkadaşım ile 2022 tarihinde birlikte hazırladığımız "Tekrarın Tiryakisi Zaman" kitabımız da olduğu gibi bu kitap da Mayıs 2022 - Mayıs 2023, bir senelik zaman aralığında karşılıklı yazdığımız denemeleri içermektedir. Belli bir çerçeve de yazdığımız bu yazıları ayrı ayrı neşretmeyi uygun bulduk ve bu kisve-i tab'a büründü.”

Cenne; “Akşamdır Her şeyin Miladı, Akşam Yürüyüşü, Akşama Hicret Kala, Lafı Balla Kesen Akşam, Akşamım Ateşle İmtihanı, Akşam Daha Şehre İnmeden” başlıkları halinde altı bölümden oluşuyor.

Kitaptaki her deneme ayrı bir meseleye ışık tutuyor. Buradan da yazarın aslında ne denli bir bilgi birikimine sahip olduğunu anlıyoruz. Yazılarda işlenen konuların tamamı toplumu ilgilendiren sosyal meseleler. Yazar İlkay Coşkun da bu denemelerinde okuru sıkmamak, yazıda tutmak adına hem sade bir dil kullanmış hem de zaman zaman şiirsel bir üslubu tercih etmiş. Bunun yanında meseleleri samimi bir sohbet havasında aktarmış okuruna. Böylece okur ile eşit seviyede, ona tepeden bakmayan, bir şeyler dayatmayan bir üslûb kullanarak asıl amacına da ulaşmış durumda. Zira bana göre Cenne’de yazarın asıl amacı, okurun gönlüne dokunmak, onunla bir gönül birlikteliği kurmaktır.

Kitaptaki tüm denemeleri başarılı bulmakla beraber Şehirlere Dokunmak, Denge, Şehir ve İnsana Dair, Korkunun Gücü, Çocuklar Nasıl, Parmak Hesabı, Koronavirüs gibi konuların geniş olarak ele alındığı uzun soluklu denemelerin daha fazla ilgimi çektiğini belirtmeliyim.

İlkay Coşkun’a edebiyat yolculuğunda başarılar diliyorum.