Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.61
Gram Altın
2392.06
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Mart 2021

İptal yetmez

Değerli okurlarım insan hafızası nisyana meyilli olunca hatırlama ve hatırlatmaya sık ihtiyaç duyar. Unutur çünkü.

Bazen unuttuğunu da unutarak garip savrulmalarda yaşayabilir. Hepimizin günlük pratiğinde az yada çok böyle yaşanmışlıklar vardır.

Şimdi asıl konumuza dönelim. Malum geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı. Kıyamet koparıcıların ufak tefek debelenmeleri dışında şimdilik suskunlukları fırtına öncesi sessizliğe benziyor.

Bu sözleşmeyi kabul ederek, aslını inkâr eder bir duruma düşmüş din, dil, kültür, örf, adet, gelenek, görenek gibi evrenselimiz olan kavramların hepsini çöpe atarak tüm değerlerimizin içini dinamitlemişti.

Küçük bir azınlık dışında vatandaş memnun ve mutlu oldu bu karardan. Lutiler ve onun hamiliğine soyunan azgın azınlık her zamanki gibi yaygara edebiyatına yine sarılarak ufak tefek gürültülerle milleti rahatsız ediyor olsalar da alıştık artık bu tür zırvalara.

Ülkemizde kadına şiddetin serbest bırakıldığından bahisle ağzına geleni kulaklarının işitmediği bir edepsizlikle atıp tutanların amacı keşke üzüm yemek olsa.

Ne gezer.

Onlar kim insanlık kim.

Devletimize polisimize katil demek dışında bildikleri başka bir sloganda yok.

Varsa yoksa düşmanlık. Devlete millete, milletin değerlerine vesselam her türlü hayırlı işe ve olguya düşmanlıkları var ve bunu cesurca savunmak gibi de bir duruşları var.

Keşke bunlardaki cesaret vatandaşlarımızda da olsa.

Ülkemizin ayağına pranga olan daha çok ama çok meselesi var.

Hepsi birbirinden acil olmasına acilde devlet aklı öncelik sıralamasında nelere dikkat edecek bakıp göreceğiz.

Ayasofya’nın zincirlerini kırarak ecdadın bedduasından kurtuluşumuzdan felaket bekleyen tellallar yeniden işbaşı yapar mı doğrusu merak ediyorum. Taksim camisinin Ramazan ayı ile birlikte ibadete açılmasını da sindirerek kabul edeceklerini de sanmıyorum.

Ama çok şükür milletimiz zinde ve üç beş savruğun hezeyanlarına pabuç bırakmaya da hiç niyetli değil. Şimdi asıl beklentisi İstanbul sözleşmesinin uygulanmasında esas rol oynayan 6284 sayılı yasanın islah edilmesi ile ilgili çalışmanın bir an önce başlatılması.

6284 namı değer aile dinamiti olan bu ucube yasa derhal ele alınmalı ve çıkardığı gözlerle ilgili bölümleri ıslah edilmeli. Kanun inanç değerlerimize, şanlı tarihimize ve geleneklerimize uygun hale getirilerek analarımızı ve bacılarımızı sözde değil özde koruma altına almalı.

İstanbul sözleşmesi ve bu sözleşmeyi desteklemek için çıkarılan 6284 kanun ile kadınlarımızı kızlarımızı bırakın korumayı daha çok cinayet ve daha çok kıyıma sebep olduğu yetmezmiş gibi binlerce yuva eften püften sebeplerle tar umar olmuş durumda.

Kadının beyanı esastır demek kadar hakka hukuka riayetsiz bir savunma olamaz.

Cenneti ayaklarının altına seren bir din ve kutsal kitabımızda ismi nisa olan bir süre ile kadınlarımızın kızlarımızın hakkını hukukunu garanti altına alan Allah ve onun peygamberinin kadına verdiği değer hangi kanunda hangi hukukta var.

İnsan merkezli çalışmalar devlet desteği ile çoğaltılmalı.

Her şeyi cumhurbaşkanından bekleyen beleşçi bir toplum olma yolunda gittiğimiz bu günlerde vatandaş olarak bizler yapmamız gerekenleri yapmalı ve elimizi ağırda olsa taşın altına koyabilmeliyiz.

Yazılacak çizilecek daha çok şey var.

Ülkemiz insanı kendine gelip gerçekleri daha arı duru görmeye başladıkça devletimizin yapmak istediği olumlu şeylerle ilgili ön yargılı kafa karıştırıcı krosçuların tamtamlarını ve boş gürültülerini elinin tersi ile itecek ve hadi aradan diyecektir.

Kendi hatalarımızla yüzleşme cesareti içerisinde olursak, başkalarının gözünün içindeki çöpe odaklanma hatasına düşmez ve kendimize olan saygıyı çoğaltarak iç çatışmalar yaşamayız.

Bardağın dolu ve boş taraflarını göstererek birbirimize had bildirmek yerine, yerinde ve zamanında tavırlarımızı bütünleştirip birleştirerek yerli ve yabancı güruhun hevesini kursaklarında bırakıp kinleri ile boğulmalarına yardımcı olmalıyız.

Hiç kimse ama hiç kimse layüsel değil.

Akıl işte bu gerçekliği kavradığı zaman akıldır.

İçinden geçtiğimiz kasvetli günleri fazla uzatmadan eğitim sistemimiz derhal ele alınarak millilik kavramı sözde kalmadan eyleme geçirilmeli ve manevi kalkınmamız için gerekli alt yapı ile donatılmasında daha fazla geç kalmayarak terbiyeye talimi başlatmalıdır.

Talim ve terbiye bu iki şümullü kelimenin yerini millilik ile doldurarak bugünlere geldik ve eğitim adına koskoca bir hiç ile gençlerimizi amaçsız hedefsiz gayesiz kaygısız ülküsüz yetiştirmek için her türlü gayreti gösterdik.

Daha fazla geç kalma lüksü yok ülkemizin.

Yarın geç bugünden tezi yok.

Kanunları kullanarak daha fazla yuvayı yıkmayalım. Hak ve hukuk gibi evrensel kavramları kullanırken ayırımcı olmadan hayvanında insanında hakkını koruyalım. Kaş yapalım derken daha fazla göz çıkartmamanın yegane yolu empati yapmaktır.

Kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkasına yapmayarak işlemi başlatabiliriz.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.