Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.66
Gram Altın
2428.18
BIST 100
9971.44
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Kasım 2022

İslam dünya düzenidir

Allah Teâlâ, gönderdiği dinlerle kullarının dünya hayatlarını düzenlemeyi murad etmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. Zira insanın yaşadığı şartlar dünya şartlarıdır. Bütün hükümler, bütün emirler, yasaklar ve tavsiyeler hep bu dünya hayatı ile ilgilidir. İnsanın yaşadığı kişisel ve toplumsal hayat bu dünyada yaşanan hayattır. Dünyada insan varsa ona mahsus bir hayat vardır ve insan varsa dine de ihtiyaç vardır.

Zaten Allah Teâlâ gönderdiği bütün peygamberlerini ve bütün dinlerini insanlara ve de onların yoğun olarak yaşadıkları bölgelere göndermiştir.

İşte insanın varlığı ve ona mahsus dünya hayatının düzeni söz konusu olduğunda dinler birer dünya düzenidirler. İslam dini kıyamete kadar geçerli olmak üzere gönderilmiş bir dindir. Bu husus Kur'an-ı Kerim'de çok sık beyan edilir. Buyuruluyor ki;

“Şüphesiz bu Kur'an, insanları en doğru yola götürür. Salih amel işleyen müminlere büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.” (isra suresi 17/9) Elif Lam Ra. (Ey Resulüm) Bu, insanları Rabbinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, her şeye galip ve övülmeye layık olan Allah’ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.” (ibrahim suresi 14/1) “İşte o kitap, kendisinde hiç şüphe olmayan ve takva sahiplerine doğru yolu gösteren bir kitaptır.”(bakara suresi 2/2)

Dinimiz İslam, kitabımız Kur'an, yaşadığımız hayatımızla ilgili her hususu beyan eder, esaslara bağlar ve o esaslara uymamızı emreder.

· Yaratan Rabbimize nasıl kulluk edeceğimizi ve temel meselenin de bu olduğunu

· Anneye babaya saygılı olmamız gerektiğini

· İnsanlara saygılı olmamızı, onların canlarını aziz bilmemizi ve onlara yardımcı olmamızı

· Kişisel ve toplumsal hayatımızda dirlik, düzen ve nezahet içinde olmamız gerektiğini

· Allah'ın yaratıp emrimize verdiği maddi nimetleri hakça paylaşmamızı ve o nimetleri Allah'ın diğer kullarından esirgemememizi

· Uyacağımız hukuk kurallarını ve o kuralların bütün inceliklerini

· Uymakla mükellef olduğumuz ahlaki kuralları ve davranış biçimlerini

· Aile hayatını ve düzenini

· İyi ve kötü yolları

· Tüm iyilik ve güzellikleri

· Ekonomiye ait temel kuralları, nasıl kazanacağımızı, nasıl harcayacağımızı

· İlim, tefekkür ve hikmeti nasıl elde edeceğimizi

· İçinde yaşadığımız kâinatın ahvalini, fiziki alemin sırlarına ermemiz gerektiğini ve bu konuda yarışın alabildiğine açık olduğunu

· Ölümü ve ölüm sonrasını

· Geçmiş kavimlerin başlarına gelenleri ve onlar gibi olmamamız için yapmamız icap edenleri

· Toplum düzenini nasıl kurup yöneteceğimizi ve bu konunun temel kurallarının neler olduğunu

· Tüm hayatımız için her türlü muamelatın neler olduğunu

Hasılı, dünya mutluluğumuz için yapmamız icap eden her şeyi beyan etmiştir.

Yani dinimiz İslam, bir dünya düzenidir. Bu hususu en güzel şekilde ifade eden merhum Mehmet Akif Ersoy der ki: “İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin / Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için”

Ya niçin? Hükümleriyle amel edilsin diye, dünya hayatımızı düzene koyalım diye inmiştir. Bunları niye konuşuyoruz şimdi? Bu büyük gerçeğin üstü örtülmek isteniyor da onun için. Allah bu dini, dünya hayatımızı düzene koymamız için gönderdiği halde, şimdilerde DİNİN BÖYLE BİR TALEBİ YOKTUR Saçmalığını ve iftirasını seslendirenler var da onun için. Hristiyani bir anlayışın şekillendirip yönlendirdiği uğursuz bir rüzgârın kıpırdanışları var da onun için. Dinimiz İslam'la, ona göre şekillenmiş yaşama biçimimiz ile, kültürümüzle, örfümüzle, bize ait değerlerin hiçbirisi ile alakası olmayan seküler (dinin kuralları dışında yaşama) anlayışını İslam'a yamamaya çalışma gayretleri var da onun için.

Dini tamamen hayatın dışına itmek olarak algılanan seküler hayat, İslam'la taban tabana zıt olduğu halde bu anlayış İslam'a da uygunmuş havası estirilmeye çalışılıyor.

İşte şimdilerde

· Ilımlı İslam

· Radikal olmayan Müslümanlık

· Protest İslami anlayış

gibi uydurma unvanlar altında yazılan yazılar çıkıyor, raporlar hazırlanıyor, açık oturumlar düzenleniyor. Bir taraftan bir şekilde İslam sulandırılmaya çalışılıyor. İslamda reformlar, değişiklikler yapmak, onun özüne karşı çıkacak, günün İslam dışı anlayışlarına uygun sapmalar yapıp dini özünden kaydırmak amacına yönelik gayretler sarfediliyor.

Görülüyor ve anlaşılıyor ki hedef olarak da İslami esaslarda bir değişiklik gerçekleştirmeyi seçmişler. Bunu da Müslümanlar vasıtasıyla yapmak istiyorlar, bunu yapabilmek için de İslam'ın dünyaya ilişkin talebini kırmaya çalışıyorlar. Bir dünya düzeni olan İslam’ı hayatın dışına itmek Hristiyani anlamda bir reformla işlevsiz hale getirmek istiyorlar.

İslam dışı mihraklar bu düşüncelerini sözde entelektüel kesim üzerinde çok rahatlıkla uyguluyorlar. Kendi değerlerine yabancı, bu sözüm ona aydın kesim her türlü yabancı propaganda ve tesire açık. Bunun acı örnekleri de her gün seyrediliyor.

O kanal senin bu kanal benim her türlü TV programlarında arz-ı endam eden sözde ulema, İslam'ın hiçbir hikmetini hiçbir güzelliğini konuşmazken hep bir eksiklik bulma, bir noksan saptama konusunda maşallah gayret içindeler. Tarihi seyri içinde de bir takım şaz (taraftar bulmamış) görüşleri alıp onları gündeme getiriyorlar.

Bir de asıl tehlikeli olanı var ki halkın arasında kardeşim başkasının dini imanı seni ne ilgilendirir, karışma”, “çoluk çocuğu da sıkmamak lazım, onları özgür bırakın, dinlerine imanlarına karışmayın”, ibadet de gizli kabahat de”, “şimdi kardeşim olaya dini imanı karıştırma”, din başka ticaret başka” gibi söz, görüş ve düşünceleri yayma çalışmaları var. Bizce asıl tehlikeli olanı da bu. O saf, temiz, imanlı halkımızın temiz duygularını ifsad etmek cinayetlerin en büyüğü.

Dine, imana, kitaba sığmayan, vicdanları kanatan birtakım çirkin beyanatlardan etkilenen insanlara Bunlar doğru değildir” dediğinizde kardeşim koskoca ilahiyat profesörleri yalan mı söylüyor?” diye cevap veriyorlar. Bu hocaların çoğunluğunu tenzih ederim ama yanlış yapanlar tehlike saçıyor.

Bu dehşetli manzaranın sorumlusu kim? İslama rağmen, İslam adına işlenen cinayetlerin hesabını kim verecek? Şimdi bir de Hristiyanlıkta olduğu gibi İslama karşı da protesto eylemleri düzenlemeye kalkışanlar var. Deizm saçmalıkları konuşuluyor. Bu çabaların temelinde de İslam’ın dünyayı terk etmesi talebi var. Dünya düzeni olan İslam’ın dünyaya ait taleplerinden vazgeçmesi demek, dünyanın, doymak bilmeyen devler tarafından daha rahat sömürülmesi demektir.

Herhangi bir sapmaya imkân vermemek için dinimiz İslam’ın muhteşem hayat önerilerine sıkıca sarılmak gerektiğini bilmeli ve her türlü hileli oyunu mümin ferasetiyle bertaraf etmeliyiz.