Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Temmuz 2022

İsmail'ini sevmeyi kurban et!

Ali Şeriati, “Hac” kitabında şöyle der:

“Koç ancak İsmail’in bedeli olduğunda kurbandır; yalnızca kurban olsun diye koç boğazlamak ise ‘kasaplıktır’.”

Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail’e çok geç yaşlarda kavuşmuştur. Allah’ın kendisine geç yaşlarda vermiş olduğu İsmail’ini çok sevmiştir. Rabbi, Peygamber olarak zor imtihanlardan geçen İbrahim’i bir de kul olarak imtihan eder ve bir gün ona o çok sevdiği İsmail’ini kurban etmesini söyler.

Ey İbrahim, şimdi en sevdiğini, yavrunu Allah için boğazla! Bir an düşündü İbrahim, ciğerparesini, geç kavuştuğu İsmail’ini nasıl kurban edeceğini. İmanının sorumluluğunun bilincinde olan bu yaşlı adam, Rabbi için her şeyi yapmaya hazır olduğunu anladı. Bir tarafta her şeyi anlama kavuşturan Rabbi, diğer tarafta İsmail’ini nasıl kurban edeceksin diyen şeytan. İbrahim, anlamı seçti. Allah varsa anlam vardır. O’nun rızası dışında kalan her şey anlamsız ve çürüktür. Dur! İsmail’i değil onu sevmeyi boğazla! Yeryüzündeki hiçbir varlığı Allah’tan çok sevme! Allah istiyorsa hiç düşünmeden onu (sevmeyi) Allah için kurban et.

‘İbrahim’i düşünce’ olan ‘emanet bilinci’ ve bundan doğan ‘teslimiyet’e dikkat merceklerimizi bir tutalım derim sayın okur. Sahip olduğumuz her şeye; can, mal, evlat, eş, statü, saygınlık, sağlık vs. emanet nazarıyla bakarsak, onları kaybetmekten, Allah için infak etmekten, emanetleri bir gün asıl sahibine iade etmekten kaçınmayız. Bize hayat bağışlayan ve merhametinin tecellisi olarak akıl da dahil birçok nimetleri bizim emrimize veren Yaratan, O’nun sevgisinin üzerine hiçbir beşeri sevgiyi koymamızı istemez. Zira bu geçici olana bağlanmadır ve sonsuzluğu düşünmeyi akleden biz insanlara, yetmeyecektir. Anlamı bitmiş bir insan için hayat sürdürülmeye değmez olacaktır. Biten, sonlu anlamlara bel bağlamamamız için bize İbrahim (as) ve İsmail(as) örneklerini anlatan Allah, bizi bu şekilde tehlikelere karşı uyarmaktadır.

Yine Ali Şeriati aynı kitabında, bizim kendi İsmail’imizi bulup onu sevmeyi Allah için boğazlamamız gerektiğini söyler ve herkesin kendi İsmail’ini yaşamı boyunca takip etmesini ister:

“Senin İsmail’in kimdir?

Veya nedir?

Makamın mı? Onurun mu? Mevkiin mi? Statün mü? Mesleğin mi? Paran mı? Evin mi? Bağın mı? Otomobilin mi? Sevgilin mi? Ailen mi? İlmin mi? Rütben mi? Sanat ve Mahiyetin mi? Ruhaniyetin mi? Alimliğin mi? Elbisen mi? Adın mı? Namın mı? Şöhretin mi? Canın mı? Ruhun mu? Gençliğin mi? Güzelliğin mi…?

Ben nereden bileyim?

Bunu sen kendin bilebilirsin. Her ne ve kim ise onu sen kendin Mina’ya getirmeli ve kurban için seçmelisin.”

Yine Şeriati kendi İsmail’imizin kim veya ne olduğu konusunda şunu söyler:

“İbrahim’in İsmail’i sevdiği kadar sevdiğin bir şey olmalı. Senin özgürlüğünden çalan, görevlerini yerine getirmeni engelleyen, seni eğlendiren, hakikati duymaktan ve bilmekten alıkoyan, sorumluluk kabul etmektense meşrulaştırıcı sebepler ürettiren…” ne varsa.

Bizi, Allah’a karşı görev ve sorumluluklarımızdan uzaklaştıracak olan her türlü şey, kendi İsmail’imizdir. Sorumluluğunun farkında olan ve fıtrat kodundan uzaklaşmak istemeyen her İbrahim’i yürek, kendi hayatındaki İsmail’ini bulup onu sevmeyi boğazlamalıdır. Zira ancak bu şekilde Allah hayatımızın en önemli basamağı olur. Anlamını yani Allah’ı kaybetmek istemeyen her Müslümanın, sahip olduğu her nimete ‘emanet’ bilinci ile bakıp sevdiklerinden, en sevdiği için feragat edebilmesi şuuru ve temennisi ile, her günümüz "İbrahim'i yürek" taşıyarak bayram olsun sayın okur…