Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2395.34
BIST 100
10247.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Ekim 2022

İstanbul'u Kılıçdaroğlu fethetti

Papazın biri, dost olduğu Haham'a "Bana Tevrat'ı öğretmenizi isterim" der...

Haham, olmaz der, "Sen Yahudi doğmadın, kafan Yahudi gibi çalışmaz. Tevrat’ın kelamını anlaman mümkün değil..."

Papaz ısrar eder, Haham razı olur, ama bir koşulu vardır: "Soracağım soruya doğru yanıt verebilirsen öğretirim…"

Papaz, "Kabul" diye yanıtlar. "Sor bakalım!"

Haham:

"İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki tertemiz çıkar. Hangisi yıkanır?"

Papaz, "Bundan kolay ne var?" diye atılır. "Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz."

Haham, "Sana Tevrat'ın kelamını asla anlamayacağını söylemiştim! Doğrusu tam tersi. Temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce, kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. Kirlenen adam ise karsısındakini temiz gördüğü için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya gerek duymaz."Papaz, "Bak bu aklıma gelmemişti. Bir soru daha sorar mısın?"

Haham aynı soruyu yeniden sorar: "İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki temiz çıkar. Hangisi yıkanır?"

Papaz, doğru yanıtı artık bildiğinden emin, "Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!"

Haham, başını sallar. "Yine yanıldın! Sana asla anlamayacağını söylemiştim. Temiz kalan adam aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendiğini görünce gidip yıkanır."

Papaz itiraz eder: "Ayna nereden çıktı? Bana ayna var demedin ki..."

Haham, parmağını sallar: "Seni uyardım, bu kafayla Tevrat'ın kelamını kavrayamazsın. Tevrat'ı anlamak için her olasılığı düşünmelisin."

"Peki, peki" diye der Papaz. "İzin ver, bir kez daha şansımı deneyeyim. Başka bir soru sor!"

"Son kez soruyorum" der, Haham: "İki adam bir bacadan içeri düşerler. Biri temiz, öteki kirli çıkar. Hangisi gidip yıkanır?"

Papaz, "Artık her olasılığı biliyorum" deyip, bir solukta sıralar: "Eğer ayna yoksa, temiz kalan ötekini kirli görüp kendisinin de kirlendiğini düşünerek gider yıkanır. Kirlenen temize bakıp kirlenmediğini düşünerek yıkanmaz. Eğer ayna varsa, temiz kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirini gördüğü için yıkanır!"

Haham başını sallayıp: "Hayır, sana söylemiştim, kafan Yahudi kafası değil, Tevrat'a basmaz! Söyle bana, aynı bacadan içeri düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?"

Türkiye, bugün büyük bir fenalık ve düşmanlıkla karşı karşıyadır. Ülkemizin güçlenmesinden ve değerlerine dönmesinden rahatsız olan kim varsa aynı safta birleşip kirli ilişkilere giriyor. Pişman olup bu ülkeye sadakat göstermedikçe temiz çıkmaları mümkün değildir.

Dün Çanakkale'de bize karşı olanlara bugün ABD eklendi. Hainler içerden, PKK, FETÖ ve diğer terör örgütleri her cepheden saldırıya geçmiş durumdalar. Adında Türk ibaresi yazılı bir sağlık örgütünün Başkanı devlete düşmanlık edebilme cüretini gösterebiliyor, bu şahsın hangi kirli odaktan güç aldığı açığa çıkarılmalıdır.

Dün…

28 Şubat ve irtica yaygaralarıyla Kur’an kursları ve İmam Hatiplerin kapısına kilit vuruldu, tesettürlü insanlar sokaklardan alındı, binlerce masum ve mütedeyyin insan yüzyılın en büyük baskı ve zulmüne maruz kaldılar, nice dram ve acılar yaşandı öyle böyle değil…

Malum siyaset dehasının (!) o günlerde başörtüsü için, "bir metre bez parçasından ibaret" aşağılayıcı ifadelerinin TV görüntüleri ve başörtüsü yasağını kaldıran kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine müracat kayıtları ortadayken, helalleşme çabası, altı boş bir iki süslü laf ve vaatle açılan yaraların kapanacağını sanılıyorsa, yanılıyorlar.

ABD, hain FETÖ eliyle 15 Temmuz darbe girişimi ile ülkemizi bölmeye kalkıştığında milletimizin destansı direnişi için "tiyatro" deyip küçümseyeceksiniz, sonra biz masumuz ve kirli değiliz diyeceksiniz, öyle mi?

"Günahın kefareti pişmanlık duygusudur." Keşke günahkârlar samimi şekilde günahlarıyla yüzleşebilseler ve keşke ‘helalleşme, adalet ve milliyetçilik’ söylemlerinde samimi olabilseler.

Bütün bunların üstüne en son, "Başörtüsü yasağını ben kaldırdım, buna Abdullah Gül şahittir” beyanınıza hiç mi hiç şaşırmadık. Bir gün İstanbul’u ben fethettim derseniz de şaşırmayacağız.

Yarın ülkemizin ilk otomobili TOGG’un banttan indiriliş töreni var. Devlet ve millet olarak çok mutlu ve heyecanlıyız. Ancak aramızda bizim heyecanımızı hissetmeyeler de var.

Kimmiş bunlar?

Türk devletinin davetini reddedenler, Okyanus ötesinin davetine koşa koşa gidenler…

Kim kiminle dost ise onunla yürüyor.