Dolar (USD)
32.53
Euro (EUR)
34.76
Gram Altın
2406.79
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Mart 2014

Jim Görevi Kabul Etti

'Her şey başka bir şeyle öylesine ilişkilidir, öylesine ilişkilidir ki, bir şeyi dışarıda tutmak istemek, her şeyi dışarıda tutmak anlamına gelir.' F.W.Nietzsche

*

1980'ler bizim için televizyonun TRT'den ibaret olduğu yıllardı.

Görevimiz Tehlike ikinci versiyonu ile 80'lerin sonunda TRT'de yayınlanmaya başladığında, ekranın en popüler dizisi haline gelmişti. Dizinin her bölümünün başında, sürekli yinelenen replikler ise şunlardı:

-Senin görevin Jim, tabi kabul edersen, onu etkisiz hale getirmek.

-Her zaman olduğu gibi sen ya da arkadaşlarından biri yakalanacak ya da öldürülecek olursa eylemlerinizden habersiz olduğumuzu açıklayacağız.

-Bu disk 5 saniye içinde kendi kendini yok edecektir.

Soğuk Savaş'ın serin yılları, aynı zamanda film endüstrisi tarafından izleyiciye bol miktarda casuslu, ajanlı aksiyon filmlerinin armağan edildiği yıllar oldu.

Soğuk Savaş'ın perdesi kalktığında ise sinema izleyicisi, izlediği çoğu şeyin yalnızca kurmaca olmadığını; Latin Amerika'dan Afrika'ya, Ortadoğu'dan Asya'ya pek çok bölgede, filmlere taş çıkartacak operasyonların gerçekleştirilmiş olduğunu gördü. Politik belgeseller ve tanıklıklar, yaşanmış pek çok hadiseye ışık tuttu. İtiraf edilenleri, deşifre olanları, açığa çıkanları ile siyasi tarih bu noktada zengin bir vaha adeta.

17 Aralık'tan bu yana yaşadıklarımız, Türkiye'nin iç dinamikleri ile izaha el vermeyecek türden bir içerik ortaya çıkardı. Dolayısıyla dış dinamikleri tartışmaya dahil etmenin "komplo teorisi" olarak yaftalanıp kenara atılacak bir tarafı kalmadı.

Bir ülke düşünün ki Cumhurbaşkanı, Başbakan, gazeteci, akademisyen, sanatçı, sıradan vatandaş binlerce insan dinlenmiş, konuşmaları kayda alınmış; zaman ayarlı kayıtlar olarak internet denilen cangılda sere serpe ortalığa saçılıyor.

İster mahremiyetin çöküşü ister ulusal güvenliğe saldırı deyin.

17 Aralık'tan bir ay önce bu ülkenin gündeminde 'Diyarbakır Buluşması' vardı, 'Çözüm Süreci' vardı; kulaklarımızda Şivan ve İbo düetinin nağmeleri vardı.

17 Aralık'ta ülke sert bir viraja sokuldu; ses kayıtları, ortaya çıkan dinlemeler, "Kınından çıkmış kılıç gibiyiz, göreve hazırız." efelenmeleriyle Soğuk Savaş'ın arkaik dilini kuşanmış Ergenekon tutuklularının tahliyeleri, Batı illerinde HDP bürolarına yapılan saldırılar ve sokağın yeniden denkleme sokulma girişimleri, 2015'e kadar aralıksız süreceği anlaşılan Başbakanı düşürme, seçimsiz demokrasiyi tesis etme çabalarıu2026

Son yapılan kamuoyu araştırmaları ise halkın Ak Parti'ye desteğinin sürdüğünü ortaya koyuyor.

Halkın kahir ekseriyeti, Jim'in görevi kabul ettiğini düşünüyor.

Son derece sarih bir biçimde "Bu işte bir Jim var!" diyor.

***

Enfeksiyona açık siyaset

Türkiye'de muhalefetin iktidara, siyaseten karşı koyacak takatten yosun olması servis edilen kasetlere mal bulmuş mağribi gibi sarılmasına neden oldu. Bunu yaparken boş mu dolu mu ayrımına bile gitmediler.

Halbuki CHP ve MHP düne kadar kaset mağduru iki siyasi parti görünümündeydi. Şu soruyu herkes sormalı bence; CHP, 17 Aralık'tan bu yana, servisi yapılan kasetlerin takdiminden başka ne yapıyor? Topluma ne söylüyor? 12 yıllık bir iktidara, gündeme zembille inen ses kayıtlarının dışında söyleyeceği bir sözü yok mu?

Siyaseti bir güç savaşından ibaret gören, ilkeden yoksun, yıkıma endeksli, Türkiye için çözüm üretmekten aciz her ittifak kirlidir ve Türkiye'de siyaseti enfeksiyona açık hale getirmektedir. Siyasetin toplumun taleplerinin yansıyacağı tek açık kanal olması sebebi ile bu durum; Türkiye'de devlet-toplum ilişkisinin sıhhati, devletin tüm kesimler karşısında adil hakemlik konumunun tesisi ve bunun için başta Anayasa değişikliği olmak üzere yapılacak yasal düzenlemeler noktasında hayatu00ee bir risk ortaya çıkarıyor.

Bu riski göremeyenler, toplumla sahici ve güven veren bir dil de kuramıyorlar.

***

Tahliyeler ve Salih Mirzabeyoğlu

-Tahliyeler oldu, ne diyorsun?

-Salih Mirzabeyoğlu diyorum kardeşim.

Kaç hükümet değişti, kaç yasa çıktı, kaç düzenleme yapıldı; içeri girenler oldu, tahliye edilenler oldu lakin bir tek onun kaderi değişmedi.

Mazlumlar böyledir işte; ne onların çığlığı duyulur ne de onlar için birisi bir şey yapar.

Bu dünyada onların nasibi soylu gariplikleridir.

[email protected]

Twitter:@_khora