Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2432.95
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Ekim 2016

Kaç Parti, Kaç Aday Var?

Son hamleleriyle belirli bir ivme kazanan Trump'ın önüne FETÖ benzeri bir kaset kumpası konularak bir anda rüzgarı tersine çevirdiler. Bunun üzerine Trump, sürekli 'hileli' ilan ettiği sistem 'yaygarasına' şimdilerde Başkanlık Seçiminin de hileli olacağını ekledi!
Bunun müntehibi ne kadar etkileceğini bilemeyiz ancak malum medyayı 'heyecanlandırmaya' yetti.
Son birkaç haftasına girdiğimiz Amerikan Başkanlık seçimi yarışında adaylar üçüncü ve son kez televizyonda münazaraya katıldılar. Tabii adaylar dediysek 240 senelik Amerikan sisteminde 'sürükleyici' olan iki ana partiden, ağır yükleri yüklenen 'eşşek' amblemli Demokrat Parti ve de bilgeliği, ağır başlılığı temsil eden 'fil' amblemli Cumhuriyetçi Parti.
Bunu niye yazıyorum, koca koca profesör ve uzmanlarımızın, hem de 'hukuk ve siyaset' alanında, ısrarla Amerika'da 2 parti olduğu söylemlerine kinayeden!
Başkanlık Sistemi eleştirilerinde de eğer Amerika sistemi olacaksa, orda sadece 2 parti var demelerinden! Halbuki şu anda Amerikan Başkanlık seçimlerine 4 aday katılmaktadır ki, bunların ikisi ayrı iki partiden, Yeşiller Partisi adayı Jill Stein ve Özgürlükçü Parti adayı Gary Johnson. Üstelik Johnson'ın 'anketlerde' hatırı sayılır yüzde onlara varan oyu gözükmektedir ha!
Eh, Cumhurbaşkanı yetkilerini belirliyen 101-105 üzerinden Erdoğan'ı 'anayasal sınırlar içinde kalmadığı' ve anayasayı ihlal ettiğini iddia eden de aynı kafalar değil mi canım!
Trump'ın geçen hafta ortaya attığı 'mızmızlanma' savleti, Obama'dan "Ağlıyacaksan oynama!" karşılığı buldu. Medyanın günlerdir herşeyi bir kenara bırakıp bunun üzerine düşmesine bakılırsa, eğer seçimlerde bir iki puanlık kayıpla başkanlıktan olması halinde Trump, yine 'hileli' bulduğu Anayasa Mahkemesi'nin yolunu tutacak gib!
Hile konusu açılmışken, ben asıl bu 'anket' işlerinin hiçbir şekilde muteber olmadığını vurgulamak isterim. Dolayısıyla, yok anketlerde şu öndeymiş bu geride kalmış, 'ha gayretmiş' tek kelimeyle 'boş' üstüne üstelik 'palavradır'!
Trump, son münazarada da öncekiler gibi hiçbir konuda doğru dürüst bir cevap vermeyip sürekli Clinton'a yüklenmeyi yeğledi. Ancak dikkatimi çeken, çok da dillendirilmesi hoş karşılanmayan, bir nevi 'sessiz çoğunluğun sesi', halkın günlünden geçenleri yansıtmasıyla yarışa başlayıp kendini bu noktalara taşıyan sözlerine atıflarda bulunması oldu! Meksika sınırına duvar, müslümanlara sınırdışı, dış ticari anlaşmalardan vaz geçmek ve saire.
Clinton ise makul duruşunu muhafaza ederken, 'Devlet Adamlığı' ölçülerinde davranmayı tercih etti.
Bizi, Türkiye'yi ilgilendiren kısımda da değişen birşey yoktu. Clinton, öteden beri ki, ben Bill Clinton'la geçtiğimiz Mart ayında görüştüğümde de söylediği gibi Türkiye'nin 'uçuşa yasak bölge' fikrini desteklediğini söyledi. Kara gücünü Suriye veya Irak'da kullanmayı düşünmediklerini tekrarladı.
Zaten, öteden beri söylediğim gibi, kim seçilirse seçilsin Amerikan siyasetinde öyle 'keskin kırılmalar' beklenemez, 'devlet aklı' buna izin vermez!
Son tahlilde, yaşananları değerlendirip Türkiye'nin kararlılığını göz önüne alırsak, 'Artık bir Hattı müdafaa değil SATHI Müdafaa' varsa, bu Amerika seçiminin ve seçilecek başkanın da ötesine geçen bir siyasettir. İyimser olmak lazım ve eminim Amerika bu durumu Türkiye'nin hassasiyetlerini anlayarak tavır ortaya koyacaktır.
@yusufserce twitter.com/yusufserce