Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2442.13
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

24 Haziran 2019

Kahvenizi Alın Gelin

Yazdıklarına aşina olduğum isimlerin yeni çalışmalarını okurken, onlar hakkında yazarken kendimi daha rahat hissettiğimi gördüm. Yazarın ya da şairin serüvenine ortak olarak gördüm kendimi. Heyecanına, umutlarına, kurduğu yeni cümlelere benden de bir pay varmış hissiyle yaklaştım. Belki de beni kitaplara, yazarlara, daha da önemlisi cümlelere sımsıkı bağlayan güç buydu.

Merve Koçak Kurt, ilk kitabı Ellerin Mavi Kelebek’ten bu yana takip ettiğim bir öykücü. İkinci kitabı Oysa Rüyaydı’yı da büyük bir keyifle okumuştum. Şimdi üçüncü kitabı Naz Kahvesi ile karşımızda yazar. 2014-2017-2019 yıllarında çıkmış kitapları. Kitapları arasında çok da uzun zaman aralığı bırakmadan yoluna devam ediyor Merve Koçak Kurt. Çünkü yazmaya, öyküler biriktirmeye devam ediyor.

Yirmi bir yeni öykü var karşımızda. Merve Koçak Kurt ile özdeşleşen kahve, bu kez hem kitabın kapağında hem de öykülerde büyüleyici havası ile siniyor içimize. Kitabı okurken kahvenin kokusu hiç eksilmiyor.

Üç kitabını da düşünerek Merve Koçak Kurt’u özetlemek gerekirse; rüya, ses ve kahve derim ben. İmgesini pekiştiren öyküler yazıyor Kurt. Hem de kolay öyküler değil bunlar. Tekrar tekrar okunma gereğini hissettiren bir albenisi olan bu öyküler, bazen bir türküyle bazen bir şarkıyla sizi kendine davet ediyor. İçimizde bitmek bilmeyen yarım kalmışlık duygusu ile…

“Kalbi, bir naz kahvesine sığı(nı)yor. Tutulmamış bir söz olarak…” ( Naz Kahvesi)

Mevsimlerin tadını renklerle ve çiçeklerle çıkaran bir öykücünün yol arkadaşı oluyoruz. Öyküleri okurken kendinizi hep yolda hissediyorsunuz. Değişen, yenilenen bir dünya bu. “Ne zaman suya düşen bir yaprak görsem mevsimin değiştiğini düşünürüm. Oysa yaprak, rüzgârın peşinde savrulurken mevsim mi dinler! Tutunduğu daldan ayrılır ve rüzgârın peşine takılır gider. (Kalbim Dondu)

“Nisan şimdi, mevsimlerin tülünü yüzüne örten ay. Buğusunu gözlerinden akıtan. Sonra birdenbire ruhumuzu özgür bırakan. (Mezardaki Mahmur Çiçeğin)

Merve Koçak Kurt, ilgi alanlarının çeşitliliğini öykülerine de yansıtıyor. Müzik, resim, fotoğraf, sinema gibi sanat dallarının izlerini görüyoruz öykülerde. Elbette binbir renkli çiçekler eşliğinde. Bu çiçekler ya adını ilk defa duyduğumuz ya da yazarın hayal dünyasındaki yüzleriyle karşımıza çıkan çiçekler.

“Can suyu verilmiş bir nar çiçeği gibiydi o gün.”
“Taflanlarla konuşan bi kadın tanıdım.”
“Bileğimde bir yasemin kokusu…”
“Elindeki çiçek buketini görmeseydim, belki hâlâ bizimle ilgili düşler kuruyor olacaktım. Frezyaları, bir başkası için aldığın o sarı frezyaları görünce… Kalbim dondu.”
“Parmak uçlarımızda o düşün kalıntıları şimdi: Geçmiş Bahar Mimozaları… Dokunsa/n , kendine kapanan cinsten… Kapanıyor.”

Çiçekli şarkılar eşliğinde, hatrı bir ömür sürecek bir kahvenin tadı damağımızda öykülerini okuyoruz ve şahidi oluyoruz Merve Koçak Kurt’un. Ben Naz Kahvesi ile birlikte dikkatimi çeken bir değişime değinmek istiyorum. Keskin çizgileri olmasa da yazarın öykülerini durum öyküleri kategorisine yerleştirebiliriz. Yer, zaman, kişi kavramlarının çok vurgulanmadığı, iç seslerin çoğu kez olayların önüne geçtiği öyküler yazan yazar, Naz Kahvesi ile olaya yaslı bir anlatıma ağırlık vermiş görünüyor. Benim de yazardan beklediğim tam da buydu. Olay öykülerinde de Merve Koçak Kurt’u görmek istemiştim. Şimdi Naz Kahvesi ile bunu bizlere göstermiş oldu. “Kuğunun Kalbi Kederden”, “Çıtkırıldım Yaz” gibi öykülerinde bizi olaya, zamana ve mekâna çağırıyor yazar. Bunu da çok başarılı bir şekilde yerine getiriyor. Merve Koçak Kurt’un Çehov’dan Maupassant’a sıcak selamlar gönderen öykülerini de beklediğimi belirtmek istiyorum.

Her cümlesinde emek olduğunu hissettiren öyküler yazıyor Merve Koçak Kurt. Rast gele cümleler kurmuyor. Böylelikle de kalbe ve ruha seslenen öyküler sunuyor bizlere. Naz Kahvesi’nin ve yazarının yolu açık olsun. Bol öykülü ve çiçekli günler diliyorum.

Naz Kahvesi- Merve Koçak Kurt- Profil Kitap- Nisan 2019