Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.58
Gram Altın
2411.31
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Nisan 2019

Kayyuma mecbur etmek

Çağdaş firavunlar, seçimleri de renklendirip tasnif etmekte hiçbir sakınca görmüyorlar.

Avrupa ve ABD, 1991’de Cezayir’de, 2006’da Filistin’de, 2012’de Mısır’da yapılan seçimleri tanımadı; kanlı darbelerle halkın iradesini katletti.

Çağdaş firavunlar, PKK’yı, Meclis’i bombalayan FETÖ’yü koruyup kollamaya devam ediyorlar.

İşgallerin yeni gerekçesi seçimler…

ABD, BM Güvenlik Konseyinde Venezuela’da seçim istedi.

Terör örgütü kurdurmak demode olmak üzere; terör örgütlerine seçim ittifakları kurduruyorlar

Batı, teröristleri alkışlıyor?

Türkiye’nin demokrasi tarihi kanlıdır…

Şiir okuyanın siyasi hakları elinden alındı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otuz yıl önce (1989 mahallî idareler seçimlerinde) tanık olduğu şu olay ibretliktir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Şubat 2019’da bir televizyon programında anlatıyor :

"Beyoğlu Belediye Başkan adaylığı... Onun unutulması mümkün değil. Çok farklıydı, dönen dolaplar falan. Orada da maalesef sayım tutanaklarının birleştirilmesinde bir oyun oynandı ve o birleştirme zaptında rakamlar üzerinde orada bir rakamı sildiğin anda bakıyorsun sayı binler olarak düşüyor. Bunu biz gözlerimizle yakaladık fakat o zamanki ilçe seçim kurulu başkanının önüne bunları getirdik ama dinlemedi. Hatta baktım okulun üst katında maalesef masa kurulmuş, orada da meşru olmayan şeyler yapılıyor. Alkol alıyorlar falan. O halleriyle gelip oradan seçimi yönetmeye kalkıyorlardı. Ben de orada 'Bu alkolik halinle mi burada adil bir seçim yöneteceksin' falan dedim, ayrıldım. Aradan bir şey geçti, bundan dolayı da daha sonra bize hemen bir dava açılma yoluna gittiler ve daha sonra bize bir tutuklama kararı çıktı. Bir hafta da bundan dolayı ben cezaevinde yattım. Hak arama olayından dolayı o zaman Bayrampaşa'da bir hafta yattık. Daha sonraki mahkemelerde çıktık ve ondan sonraki süreçte kararlı bir şekilde devam ettik ama hepsi bizim için birer ibret vesilesiydi."

‘Açık oy, gizli tasnif’ yöntemi onlar için en ideal seçim sistemiydi.

Gerekirse demokrasinin üzeri bir şalla örtülebilir.” diyorlardı.

Taş kafa hiç değişmedi.

15 Temmuz’da hainlerin tanklarının arasından süzülüp giden, televizyon ekranlarından halkın katledilişini seyreden o malum zat da yeni görev tebliğini bekliyordu.

1994 mahallî idareler seçimlerinde de laikliğin tehlikede olduğunu, irticanın hortlayacağını iddia ediyorlardı.

Bu sürecin Cezayir’de olduğu gibi engellenmesini istiyorlardı.

Cezayir’de ne olmuştu?

İslamî Selamet Cephesi (FIS), 26 Aralık 1991'de yapılan genel seçimlerin birinci turunda oyların % 55'ini, (FIS kaynaklarına göre ise % 80'ini) almıştı. Bu durum, ikinci turda kesinlikle iktidarın kim olacağını gösteriyordu. Ama Batı buna müsaade etmedi. İkinci tur seçiminden beş gün önce Cezayir ordusu, 16 Ocak 1992’de darbe yaptı. Seçimler iptal edildi. Cezayir, dipsiz, karanlık ve kanlı bir kuyuya itildi. Başta Genel Başkan Prof. Abbas Medeni olmak üzere parti üyelerini tutuklayıp 45 derece sıcaklık altındaki toplama kamplarına gönderdiler.

1994’te Türkiye’deki seçimleri de Cezayir’i örnek göstererek baskı altına almaya çalıştılar, “Ankara düştü. İstanbul düştü.” manşetleriyle açıkladılar. Dört yıl sonra da (1998) Refah Partisini kapattılar. 2008’de de AK Parti’yi kapatma davası açtılar. Dava oylamasında 6 evet 5 red oyla para cezası verdiler. 7’ye 4 olsaydı 1998’de olduğu gibi iktidar partisi kapatılmış olacaktı.

Çağdaş firavunlar, cumhursuz cumhuriyet, seçimsiz demokrasi istiyorlar.

Terörle iltisaklı olanlar, (Aday gösterilmeleri de bunun içindi.) seçildikleri yerlere devleti kayyum atamaya mecbur bırakmak için her türlü provokasyonu yapacaklar, kayyum atandıktan sonra da Türkiye’de demokrasinin olmadığını ileri sürüp ABD ve Avrupa’nın müdahale etmesini isteyecekler.

Gezi kalkışmasını deneyecekler.

Ama millet nöbette…