Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Temmuz 2023

​Kendi mirasımız: Beytülhikme

Haftalardır Batı'nın iktisadi anlayışı üzerinden bizim medeniyetimizin sahipsizliğini yazıyorum bu köşede. Hemen hemen her yazımı da bizim kendi mirasımıza dönüp kendi dinamiklerimize uygun bir iktisadi anlayış inşaa etmemiz gerektiğini ifade ederek tamamlıyorum.
Özellikle 8 ila 13. yüzyıl arasındaki Altın Çağ'ımızın incelenmesinin, Batı' nın Antik Yunan'a dönüp küllerinden doğuşuna benzer bir harekete dönüşebileceğini ve her şeyi yeniden temellendirmek adına çıkalacak bir yolculuğun başlangıcı olabileceğini ifade ediyorum.
Altın Çağ olarak nitelendirilen ve daha önce eşi benzeri görülmemiş bir çeviri hareketi ile başlayan bu dönemin en önemli unsuru hiç şüphesiz Beytül Hikme olarak isimlendirilen ve günümüz dünyasının en iyi üniversitelerinden birine denk gelecek faaliyetlerde bulunan bir bilim merkeziydi. O günkü yapısı itibariyle bir kütüphane olan fakat en durgun, en unutulmuş ve en gözden düşmüş olduğu döneminde bile Farabi gibi Aristo'dan sonra, "muallim-i sani" yani "ikinci öğretmen" ünvanını ile dünya tarihine adını yazacak büyüklükte alimler yetiştiren bir kurumdu.
Abbasilerin ikinci halifesi Mansur tarafından fikri temelleri atılıp ilk pilot çalışmaları başlatılan, Halife Memun tarafından remen kurulan ve Harun Reşid döneminde en güçlü dönemini yaşayan bu kuruluştan evvel Emeviler döneminde de tanışılan yeni milletlerin ilmi faaliyetlerinden faydalanılmak üzere daha Halid bin Yezid zamanında çeviri faaliyetleri çoktan başlamış, astronomi ve kimya alanlarında Grekçe ve Koptça eserler İskendireyeli rahiplere çevirtilip üzerlerinde çalışılmıştı.
Tüm bunlarla beraber Beytülhikme bambaşka bir anlayışı temsil eden ve fetihlerle içine girilen medeniyetleri anlamak, onların birikimlerinden faydalanmak, üzerlerine daha fazlasını koymak için müthiş bir finansal kaynak gücünün yardımı ile bilimleri organize eden efsanevi bir kurumdu.
Helenistik, İran, Hint ve diğer kültürlerle temaslar sonrası elde edilen kitapların çevirisi ile adeta dünyanın geleceğini değiştiren, asırlar sonra Batı'nın Rönesans hareketini başlatmasına kaynak sağlayan yeryüzünün ışık kaynağıydı.
Aristo, Batlamyus, Öklid ve daha nicelerinin eserlerinin çevrilmesinin ardından Grekçe, Süryânîce, Sanskritçe ve Farsça yazılmış binlerce eser Arapça' ya çevrilip eşi ben zeri görülmemiş bir bilim merkezi oluşturulmuştu.
Öyle bir dönem geldiki savaşlardan sonra kılıç hakkı olarak düşman devletlerden kitaplar alınmış, bunların çevirisi için alimlere binlerce altın verilmişti.
İlim alanındaki bu yatırımlar kısa zamanda ürünlerini vermiş, müslümanlar arasından büyük bilginler, filozoflar, kâşif ve mûcitler yetişmişti. Öyleki dünyanın enlem ve boylamını küçücük sapmalarla bulabilen, kimyayı, cebiri, tıbbı bıraktıkları eserlerle dünyaya öğretecek bilim adamları yetişmişti.
Tüm bu bilgi havuzu, ne yazıkki siyasi ve ekonomik alanda yapılan hatalar neticesi ile tam anlamıyla İslam dünyasına hizmet edemeden Abbasilerin yıkılışı ve Moğol istilası sonrası kütüphanelerin yokoluşu nedeniyle parçalandı ve ancak asırlar sonra sadece küçücük bir parçası ile Batı'nın Rönesans hareketine temel sağlayan bir güç olarak ortaya çıkabildi.
Evet, kendi mirasımıza döneceksek eğer önce geçmişteki bu örneklerden ders aşmalı ve Dini, mezhebi, dili, ırkı gözetilmeksizin dünyanın dört bir yanından sadece bilim için bu merkeze yönelen insanlar ve onları en büyük hediyeler ile taltif eden liderleri örnek almalıyız. Beytülhikme bizim aslımıza dönüşümüzdeki ilk muazzam örnek.
Bugün dünyanın en iyi üniversiteleri olara andığımız okullar tam olarak bu kurumun birer iz düşümü. Kimsenin dini, mezhebi, dili, ırkı göz önünde bulundurulmadan en yüksek ücretlerle in iyi hocaların en iyi öğrencileri yetiştirmesi ana hedef olarak merkezde duruyor.
Beytülhikme'nin en kötü döneminde Farabi gibi bir alimi çıkarması ve üstelik en önemli hocalarının da Hristiyan olmaları aslında bu kurumun nasıl akılalmaz bir seviyeye çıktığının net bir göstergesi ve bazı şeyleri anlamamız için bu güne bakan önemli bir mesaj olarak adeta gözmüze sokuluyor.
Ardımızda kendi mirasımız Beytülhikme ve günümüzde de onun iz düşümü olan dünyaca ünlü büyük üniversiteler varken örnek almak, hedef belirlemek ve bir an önce harekete geçmek lazım diye düşünüyorum.