Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Nisan 2020

K.Ö. ve K.S.

Yeni bir tarih dilimine geçişin sancılarını yaşıyoruz. Bu bir doğum sancısı olabilir. Sancılı zamanların arkasından beklenen doğum gerçekleşebilir ve insanlık her an yeni bir güne uyanabilir. Korona’dan önce (K.Ö.) ve Korona’dan sonra (K.S.) olarak kodlayabileceğimiz tarihi eşik, insanlık alemini nereye taşıyacak? Yaşarsak hep birlikte göreceğiz. Ancak öyle anlaşılıyor ki, Korona’dan sonra dünya eskisi gibi olmayacak. 20.yy insanlık tarihi için önemli bir eşikti. Belki bilinen 19. yüzyıl boyunca yaşanması beklenmeyen pek çok mega hadise, 19. ve 20.yy’da gerçekleşti ve 20.yy adeta o 19. yy’ın özeti gibi oldu. 20.yy’ı hazırlayan pek çok önemli gelişme 17, 18 ve 19.yy’da ortaya çıktı. Buharlı makinanın icadı, sanayi devrimi, Fransız İhtilali gibi pek çok tetikleyici gelişme neticesinde insanlık yeni bir yüzyıla uyandı. Bu yeni yüzyılda artık imparatorluklar yıkılmış, yerine ulus devletler gelmiş, dünyanın bir kısmı tarım toplumundan sanayi toplumuna geçmiş, güç dengeleri kıta Avrupası’ndan Amerika kıtasına doğru kaymış, dünya iki kutuplu bir denge sistemine kavuşmuştu.

21.yy’ın ilk çeyreğini tamamlamak üzere olduğumuz bu olağanüstü günler de, daha 22. yüzyıla gelmeden, dünyada çok önemli değişimlerin yaşanacağını adeta haber veriyor. 20.yy için belki 200 yıl seferber olmuş ve 18 ile 19.yy’lar 20.yy’ı doğurmuşlardı. Ancak bu defa yeni bir yüzyılın doğması için bir ya da birden fazla yüzyılın seferber olmasına belli ki gerek kalmayacak. 21.yy kendi içinde yeni bir milat yaratacak. Mesela ulus devlet ya daha çok güçlenecek ya da tamamıyla tarihin çöplüğüne gömülecek. Belki bütün dünya tek merkezden yönetilen bir siyasal konfederasyona dönüşecek. Tek para biriminin tek merkezi siyasal karar alma otoritesinin hakim olduğu yeni bir dünya! Yani “tek dünya devleti”! Hemen herkesin malumu olan büyük proje! Nüfusu 500 milyona düşürülmüş ve yönetilebilir bir demografiyi hedefleyen yeni dünya düzeni! Böyle bir düzende ulus devletler ya çok zayıflayacaklar ya da hiç olmayacaklar.

İkinci senaryoya gelince. Küresel şirketlerin bütün dünyayı yönettiği yeni bir düzen: Dünya A.Ş. ya da İngilizcesiyle The World Company! Zaten mevcut durumda da pek çok küresel şirketin elinde tuttuğu varlık, pek çok ulus devletin GSMH’sinden daha büyük değil mi? Şirketlerin hakim olduğu bir dünya için belki de geç bile kalındı! Öyle ya, mevcut durumda zaten bir mikrop ya da bir hastalık zuhur ettiğinde, bunun panzehiri bir ilaç firması tarafından bulunmuyor mu? Ya da devletlerin orduları savaşa girdiklerinde o orduların silahları bir takım şirketler tarafından üretilmiyor mu? Ya da dünyanın neredeyse tamamının petrole dayalı enerji gereksinimi üç ya da beş büyük şirket tarafından karşılanmıyor mu? Üç beş küresel ilaç şirketi karşısında neredeyse bütün dünya diz çökmüş vaziyette değil mi? Ortaya bir mikrop çıkıyor, hızla yayılıyor ve bütün devletlere diz çöktürüyor. Bütün devletlerin sağlık sistemleri bir anda yetersiz kalıyor ve çöküyor. Peki çare kimde? Küresel ilaç şirketlerinde! Bilmem anlatabiliyor muyum? Yani mevcut durumda da zaten neredeyse bütün dünyada en stratejik sektörler çokuluslu şirketlerin elinde. Dünyayı zaten mevcut durumda da şirketler yönetiyor. Mikrobu bütün dünyaya bir anda yayılıma sokan da neticede bir şirket! Yani büyük bir olasılıkla bir biyolojik silahla karşı karşıyayız. Bu silah karşısında Almanya, Fransa, İtalya gibi, Çin gibi güçlü bilinen ülkeler diz çökmüş vaziyetteler.

Peki bu tablodan ne çıkar? Ne gibi gelişmelere gebeyiz? Mesela yeni bir dünya kurulursa bizim bu tabloda yerimiz ne olur? Buradan iki şey zuhur edebilir. Batı medeniyeti tamamıyla çökebilir ve dünya yeni bir merkez bulur kendisine. Bu yeni merkezin adı ise İslam olur. Mevcut durumda son derece modernleşmiş, bilimde, sanayide, teknikte ilerlemiş batı, gözle görülmeyen bir mikrop karşısında bir anda diz çöktü! Gücünü, direncini kaybediyor. Eğer süreç böyle devam ederse Batı toplumları içine düştükleri kabustan ancak İslam sayesinde kurtulabilirler! Şimdiden Endülüs’te ezan okunması, Fransa’da, Almanya’da şehirlerin caddelerinde ve camilerde açıktan ezan okunması, dua edilmesi, İspanya Müslümanlarının arkasında İspanyol kadınların namaza durmaları birer tesadüf değil! Bu küçük ama güçlü işaretler İslam güneşinin Batıdan doğacağının habercisi olabilir.

İkinci ve kötü olan senaryo ise bütün dünyanın iflas ettiği, siyasal ve iktisadi anlamda karanlık güçlerin hakimiyet kurduğu ve bütün dünyayı hegemonyası altına aldığı karanlık yeni dünya! Bu dünyada ne din, ne milli devlet, ne de kültürel farklılıklar olacak. Yani tam bir karanlık dönem olacak. Bugün içinde bulunduğumuz durumdan daha da karanlık bir durum. Ancak içimden bir ses diyor ki, gelecek çok aydınlık, bizim için ve bu süreçten biz güçlenerek çıkacağız. E artık hangi seçeneğe dua edeceğimize varın siz karar verin.