Koronavirüs sosyal medyaya nasıl etki etti?
Sosyal
medya;
2000'lerin başında ilk kez sahneye çıktığında, başkalarıyla etkileşim şeklimizi
kalıcı olarak değiştirmişti. Mesafe ne olursa olsun arkadaşlarınızla ve
ailenizle iletişim kurmak için tercih edilecek yer haline geldi ve kullanıcıların
birçoğu günlük yaşamlarının her yönünü halka açık bir şekilde yayınlamaya
başladılar. Bu durum sosyal medyaya olan ilginin her geçen gün artmasına
sebebiyet verdi.
Zamanla sosyal medya gelişti ve değişmeye başladı. Artık başkalarıyla
iletişim halinde olmaktan çok daha fazlasını yapabileceğiniz bir yer durumuna
geldi... Eğlenmek, haberleri takip etmek, ürünleri araştırmak, bulmak ve
markalarla etkileşim kurmak için sosyal medyaya yönelmeye başladık. Tüketiciler
ayrıca neleri paylaştıklarının ve kimlerle paylaştıklarının da daha fazla
farkına vardılar.
Sosyal
medya ruh sağlığını etkiliyor mu?
Salgının ruh sağlığı
üzerindeki etkilerine yönelik nisan ayında yapılan bir araştırmada akıl sağlığı
sorunlarının ABD ve Birleşik Krallık'ta
öne çıktığı görülmüştür. Genel olarak, İngiltere'deki internet kullanıcılarının
% 30'u ve ABD'dekilerin % 21'i, o sırada ruh sağlıklarının kötüye gitmesinden dolayı
endişe eder duruma gelmiştir.
Yıllar boyunca sosyal medyayı çevreleyen olumsuz konulardan bazıları
genellikle gerçekliğin eksikliğine odaklanmaktadır. Bunlar, öz imaja odaklanma,
kendimize ve hayatımıza dair idealist bir bakış açısını tasvir etme ihtiyacını
ve beğeniler, görüşler ile başkalarıyla karşılaştırmalar üzerindeki
saplantıları içermektedir.
Sosyal medyanın psikolojik boyutları
Koronavirüs salgını sırasında sosyal medyanın anksiyete ve stres
üzerindeki etkisi, St.Louis'deki Washington
Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki ruh sağlığı uzmanları ve Georgia Tech'teki bilgisayar
bilimcileri tarafından yürütülen yeni bir çalışmanın odak noktası oldu. Ulusal Bilim Vakfı ise bu pilot
çalışmayı finanse ediyor.
Araştırmacılar, pandemiyle bağlantılı stres faktörlerini (kaygı
uyandıran mesajlar veya yanlış bilgi içeren mesajlar gibi) belirlemek için
bilgisayar algoritmaları kullanmayı planlıyor. Ayrıca, psikolojik refahtaki
gerilemeleri hafifletmeye yardımcı olmak için sosyal medya platformları
üzerinden iletilebilecek kendi mesajlarını tasarlamayı planlıyorlar.
Washington'da psikiyatri profesörü olan eş baş araştırmacı Patricia A. Cavazos-Rehg, "Mümkün olduğunca evde kalmaya ve
fiziksel olarak birbirimizden uzak kalmaya devam ettikçe, birçok insan
bağlantıda kalmak için sosyal medyaya güveniyor" dedi. “Ancak sosyal medyadaki çoğu şey endişe
uyandırıyor. Sosyal medyada da yanlış bilgiler var ve bu da sorunlu"
ifadelerini kullandı.
Yapay zeka algoritmalarını kullanan Cavazos-Rehg ve çalışmanın diğer baş
araştırmacıları –Etkileşimli Hesaplama Okulu'nda yardımcı doçent olan Munmun
DeChoudhury ve Hesaplamalı Bilim ve Mühendislik Okulu'nda yardımcı doçent olan
PhD Srijan Kumar– stres ve kaygı ile ilişkili sosyal medya gönderilerini
belirlemeye çalışacak. Ayrıca, hangi çevrimiçi toplulukların bu stres
faktörlerine karşı en savunmasız olabileceğini tahmin etmek için bilgisayar
modelleri geliştirecekler. Çevrimiçi topluluklar coğrafi olabilir, ancak üyeleri
arasındaki ortak ilgi alanları nedeniyle topluluklar olarak tanımlanırlar.
Araştırmacılar daha sonra bu tür toplulukların üyelerini örnekleyecek,
inceleyecek ve ardından olası müdahaleler yaparak Twitter'da mesajlar
tasarlayıp sunacak.
Önceki araştırmada Cavazos-Rehg, sosyal medyanın gençlerde sigara ve elektronik sigara davranışı üzerindeki etkilerini analiz etmişti. Cavazos-Rehg, "Sosyal medyayı duygusal refahı sağlam tutmaya yardımcı olacak şekilde kullanmak konusunda bile psikolojik sağlığı koruma konusunda ipuçları sunmayı planlıyoruz" dedi. "Bu, içinde bulunduğumuz sosyal medya faaliyetlerine ara vermeyi veya en azından COVID-19 ile ilgili mesajlara odaklanmak için daha az zaman harcamayı içerebilir" dedi.