Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Ocak 2017

Kuvvetler Ayrılığı Meselesi !

Neymiş efendim rejimi değiştirmek istiyorlarmışu2026

Şiddetle ihtiyacımız olan şey, rejim ve sistem değişikliğiyken bu olmadığı halde yaygara kopartanlara şunu sormak gerek. "Değiştirilmesini istemediğiniz rejimi bir anlat bize. Hangi dünya görüşüne mensup, değerleri, kriterleri, kanunlarının kaynağı, ahlaki temeli, vazettiği yaşam tarzı, kökü geçmişi, insanına sunduğu şey ne bu rejimin ?..."

Bunlara verebilecek cevapları yok, olmadı da doksan yıldır.

Şimdi Başkanlık sistemi tartışmaları üzerinden dillerine doladıkları bir kaç cümleyle, habire aynı şeyi söyleyip milleti aldatma çabasındalar.

"Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkıyormuş, tek adam yönetimi oluyormuş, ülke kaosa sürükleniyor muş, yaşam tarzına müdahale ediliyor muş muş ta muşu2026"

Kuvvetler ayrılığı dedikleri kuvvetler, yasama yürütme yargı ise (hep o kastediliyor !) bu ülkede yasama yürütme ve yargının ayrı ayrı bir kuvvet gibi hareket ettiği ne zaman görüldü ki bu zaman kadar şimdi bu ayrılığın ortadan kalkacağından bahsediliyor.

En yüksek yargı mensuplarının u2013Yargı- bir teğmenden u2013Yürütme- brifing alarak hukuk mukuk dinlemeden adalet madalet gözetmeden verilen talimata uygun hareket ettiği günler çok geride kalmış değil. Veya milletin seçtiği vekillerin ve daha ötesi başbakanların ve Cumhurbaşkanlarının, omzu kalabalık bir paşa önünde sigaya çekildiği ve bütün yasama faaliyetlerindeki kırmızı çizgiyi onların rahatsızlıklarına göre belirledikleri günler unutuldu mu hemen ?

Bu ülkede tek gerçek vardı. Yüz yıl önce yedi düvel emperyalist güçlerin kuşatmasıyla yıkılan Osmanlı sonrası kurulan, bürokrasiden basına, askeriyeden iş dünyasına ülkedeki kurumların en krıtik köşebaşlarına babasının malı gibi oturan ve rejimin kurucusu mutlu bir azınlığın tahakkümünden başka hangi kuvvetler ayrılığı vardı ki? Bu mutlu azınlığın istemediği onay vermediği hiç kimse ne devlet kademesinde ilerleyebiliyor ne de iktidar olabiliyordu. Rejimi korumak adına Müslüman Anadolu insanına yapılan zulümlerin haddi hesabı yoktu. Ülkenin selameti, milletin refahı ve yaşam standartı, onurlu, özgür ve bağımsız bir yaşam bu azınlığın umurunda olmadı hiçbir zaman. Bu toprakların ruhu olan İslama düşmanlık ana düsturları olduğu için ve tabii ki kullanışlı oldukları için Batılı efendileri hep sevdi bunları. Niye sevmesin ki. Ecevit'in ABD Başkanı karşısındaki el pence duruşunu bir hatırlayın. Bunlara gore Ecevit anti emperyalist Bağımsızlıkçı bir devlet adamıydı. !

Batı sever tabii böylelerini niye sevmesin. Emperyalist güçler Müslümanların inancını tehlike görüyor bunlar da öyle. Yaşam tarzımızı değiştirmek istiyor bunlar da öyle. Bölgede, coğrafyada olan hiç bir şeye karışmamızı istemiyor ve hatta verilen talimata göre hareket etmemizi istiyor bunlar da öyle. Daha ne olsun ?...

Diyeceğim o ki, bu ülkede kuvvetler ayrılığı falan filan adı altında anayasa değişikliğine karşı çıkan buz gibi yalan söylüyor. Yaşam tarzı meselesinde olduğu gibi. Müslüman bir ülkede milletin inancını yasaklayıp zorla Batı yaşam tarzını dayatan, inançlarından dolayı yıllardır millete zulmeden kesim şimdi ahlaksızca yaşam tarzı dayatmasından bahsedebiliyor.

Başkanlık sistemi veya değil farketmez. Taşlar yerinden oynadı. Geri dönüş yok. Bu ülke tarihi misyonunu üstlenme yoluna girdi inşallah. Artık ne yapsalar boşunau2026