Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.75
Gram Altın
2397.86
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Ağustos 2023

​Molalar, teneffüsler, tatiller

Hayat mutlak durağanlığı da mutlak hareketi de sevmiyor. Yaşamak, bu ikisinden bir hikaye çıkarmak demek. Uykunun yakazaya, yakazanın uykuya ihtiyacı var. Sonsuz uyku ölüm halidir. Gözleri biteviye açık olmak da aynı anlama gelir. Hem sonsuzluğun sınırlarını hem de hiçliğin kıyılarını Allah bilir. İnsana kalan ise bu ikisi arasında bir denge kurmak, bu ikisinden devşirdikleriyle görünür olma çabasını devam ettirmektir. Mutlak durağanlık maddeyi, maddesel olanı; mutlak hareket de bitimsiz kımıltıyı, manayı işaret ediyor. Hayat durağanlığın içine giren hareket, hareketi biçimlendiren durağanlık sentezi olarak var. Bir madde ve mana sentezi olan insana da ne yapıp edip bu ikisini uyumla birleştirmek kalıyor. Tek başına mekanın ve tek başına zamanın hiçbir anlamı yok. Yaşamın olması, devam etmesi için bu ikisinin bir yerde, bir şekilde buluşması gerekiyor.

Molalar, teneffüsler ve tatillerin yeşerdiği, hatta akrabalık kurduğu yerler tam da buralar. Hareket molaya, kilitlenme teneffüse, yorgunluk tatile ihtiyaç duyuruyor. Üstelik ontolojik olarak bu üçü de geçici hal kipleridir. Hayatın ortasında, geriye ve ileriye sünen, genişleyen ve yer kaplama talebi olan durumlar olarak değil, hayatın kıyısında, paranteze alınmış ve bazen de altı çizilen haller olarak varlıklarını belirginleştiriyorlar.

Bedenin mekan üzerindeki yolculuklarına anlam veren çentik noktaları duraklardır ve her yolculukta geriye kalan önemli hatıralar molalardır. Zihin anlam arayışını sürdürürken ansızın yorgun düşer ve kilitlenir. Bu nefessiz kalmaya, zihnin oksijene duyduğu ihtiyaca teneffüsler cevap verir. Tatil, zihin ve bedenin her ikisinin yorulduğu noktada atalete duyulan ihtiyaçtan kaynaklanır. Tatillerde tembellik hakkımızı kullanır, kendimizi yeniler, kaldığımız yerden yeniden devam ederiz.

Hayat aynı zamanda bir ölçü ve kıvam işidir. Hiç molasız yolculuk keyifsizliği davet eder. Adım başı mola vermek varmayı geciktirir. Yorgunluğa denk gelen molalar en iyileridir. Durakların tam da yorgunluğun zirvesine kurulmuş olması, onları olduğundan daha sevimli hale getirir. Beden orada, o durakta, zihnini açmak için bütün duyargalarını sonuna kadar açar, durağa özgü nesneleri içer gibi süzer, içine alır, kendinden kılar, anılaştırır. Molalarda vücut katılığını üzerinden atar, esnekliğine kavuşur, birbiriyle yer değiştiren organlarını yerli yerine koyar, yolculuk özlemine yeniden kavuşur. Molasız yolculuk, bedenin istemeksizin bir yerden başka bir yere sürüklenmesidir. Molasız yolculukların insanda keyifsizlik yaratmasının sebebi, isteyerek yapılan işteki hevesin yerini zorla yaptırılan işteki antipatinin almış olması, hevesin heves yitimine yol açmasıdır.

Teneffüs ayarları da ölçüye dairdir. Zihnin bilgiyi içerme, kendileştirme, hazmetme kapasitesi vardır. O kapasiteyi aştığında bilgi deriye çarpar, yere düşer. Bir noktadan sonra dikkat eksikliği bilginin zihne ulaşmadan dökülmesine, dikkat kilitlenmesi de betona çarpar gibi yorgunluk üretmesine yol açar. Böylece bir sohbette, -velev ki öznesi ben olayım- her düzeydeki dersler ile seminerlerde teneffüse ihtiyaç duyarız. Bu süreç aynı zamanda zihnin kendini toparlaması, yeni bilgilere aç ve açık hale gelmesidir. Açlık nasıl bütün yiyecekleri lezzetli kılarsa teneffüs de bütün dersleri keyifli hale getirir.

Tatil hem bir teneffüs hem de moladır. İster hafta sonu isterse yıl sonu olsun, bütün tatiller kilitlenmiş zihinler ile bedenleri yeniden açmanın, yorgunluktan kurtulmanın, zamanın çarkları arasında sıkışmış bedenini oradan çekip almanın, kaybolmuş olan benliğini bir daha bulmanın aracıdır. Tatiller de molalar ve teneffüsler gibi amaç değil araçtırlar. Sonuncu durak dışındaki bütün duraklar nasıl varılması gereken asıl yere vardırmanın birer vesilesi iseler bütün teneffüsler de bir sonraki derse vardırmanın, daha güçlü vardırmanın araçlarıdır. Her tatil, bir sonraki çalışma dönemine olduğundan daha zinde başlamanın vazgeçilmez aracısıdır.

Yolculuğun tam ortasında, gidecek olduğun yerden vazgeçmek ve durakların birinde inip orada yaşamaya karar vermek… Bir teneffüste sınıfı terk edip başını alıp gitmek ve o derse bir daha hiç girmemek… Bir tatili kalıcı hale getirip işine dönmemek… Bunların hepsi radikal kararlardır ve bir daha dönmemek üzere rutinden mutlak vazgeçişi ima ederler. Aldığın nefesi vermeyi reddetmek, yaşam yolculuğunun bir noktasında ondan vazgeçmeye karar vermek, intihar etmek gibi.

Molaların, teneffüslerin ve tatillerin olmaması hiçliğe ve yokluğa vurgu yapar, gereğinden daha fazla uzatılması müntehir zamanları davet eder. Yorgunluk, baygınlık, uyuşukluk, mayışıklık, sersemlik ve atalet zamanın insandan hayatı esirgemesinden başka bir anlama gelmezler. Bunların hepsinde bilinç hayatın dışına çıkar, donuklaşır ve bir ağaç gibi bile değil, bir oduncasına ondan kendini men eder. Sık molalar, geniş teneffüsler ve süresi uzatılmış tatiller de insanın elinden hayatı çekip alan profesyonel tuzaklardır.

Oyunu güzelleştiren şey, sobelenmemiş olsa da saklananın oyun süresi içinde ortaya çıkmasıdır. Oyun devam ederken kayıplara karışmak oyun dışı olmak demektir. Molalar, teneffüsler ve tatiller saklanılacak esaslı yerlerdir. Ancak vaktinde oyuna dönüp zamanın bu müntehir hallerine göz açtırmak, onlara yeniden yaşam pınarı sunmak gerekir. Çünkü beden yolculuğa moladan, zihin bilgiye teneffüsten, varoluş çalışmaya tatilden daha çok yakışır ve bir şeyin güzelliği, kendine yakışanla ölçülür.