Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.64
Gram Altın
2392.28
BIST 100
10168.37
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Nisan 2017

Muasir Medeniyetin Esedleri

Gazla mı, suyla mı boğmak ?

4 Nisan 2017'de İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun beldesine klor gazıyla saldıran Esed, yüzlerce vatandaşını katletti.

ABD'nin 6 Nisan 2017'de Esed rejimine ait Şayrat Askeri Üssü'ne düzenlediği askeri operasyon da aldatmacadan ibaret. Al birini, vur birine... ABD de NATO da en az Esed kadar kirli. Altı yıldır Suriye'de, Yirmi altı yıldır Irak'ta, altmış yıldır Türkiye'de anarşi, terör ve darbelerle akıtılan kandan bunlar sorumlu.

Esed, kimyasalla ABD ve Rusya bombalarla kurşunlarla öldürüyor. Esed, gazla boğarak öldürüyor, Türkiye'deki Ulusalcılar da 16 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine evet diyecek vatandaşı "denizde boğmakla" tehdit ediyor. Hollanda'da " evet" diyecek vatandaşı köpek, TBMM'de de "evet" diyen milletvekilini iki ayaklı (köpekleşmiş) ısırmıştı.

ABD, 21 Mart 2017'de ( daha yirmi gün önce) Suriye'nin kuzeyindeki Mansura bölgesinde, bir okula hava saldırısı düzenlemiş, saldırıda kırktan fazla Suriyeliyi katletmişti. Bundan altı gün önce de ( 15 Mart 2017) Halep'in batısındaki Etarib ilçesine bağlı Cina köyünde bir camiyi yatsı namazı vakti uçaklarla bombalayıp altmışa yakın insanın kanına girmişti.

"Katliamı kimyasalla yapmak yasak, bombalarla kurşunlarla yapmak serbest." mi?

Esed, Şam'ın Doğu Gota ve Batı Gota bölgesine 20 Ağustos 2013'te yaptığı kimyasal saldırıda da bin üç yüz kişiyi öldürmüştü. Beş yılda yüz binlerce insan, sadece Suriye'de katledildi, milyonlarcası evlerinden, yurtlarından koparıldı, göçe zorlandı. Dünyada altmış milyona yakın göçmenin yarısı Iraklı ve Suriyeli. Bu durum, "düzenciler" için istatistiki veriden ibaret. "Kimyasalla öldürme de neyle öldürürsen öldür.", anlayışı, nevri dönmüş medeniyetin bir başka aymazlığı.

Sığınmacılara kapıları kapatanların taşlaşmış vicdanlardan, celladına tutkuyu siyaset zanneden mankurtlardan merhamet beklemiyoruz.

Ege'de sahile vuran Aylan Bebek, Halep'te enkazdan çıkarılan toz toprak içindeki Umran, Filistin'de plajda bombalanan çocuklar, Bosna'da soykırıma tabii tutulanlar, " muasır medeniler"in hiç dikkatlerini çekmedi. Mısır'da, Rabiatüladaviye Meydanı'nda demokrasiye sahip çıkan halkı, kurşunlayan; Esma Biltacilerin kanına giren Sisi'yi başköşeye oturtanlar, Esed'den daha adiler. PKK terör örgütünün elebaşını Şam'da yirmi yıl besleyen Esed rejimiyle 15 Temmuz'da darbe yapmaya kalkışan, yüzlerce vatandaşımızı şehit eden, binlercesini yaralayan, TBMM'yi ve devletin kurumlarını bombalayan FETÖ'yü kuran, yöneten, elebaşını da Pensilvanya'da köşklerde, saraylarda besleyen ABD aynı değil mi?

Avrupa'daki bazı devletlerin, terör örgütlerinin iplerini çözüp salmaları, onlara Avrupa'da ayrıcalıklı -VP- muamele yapmaları, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nı ölümle tehdit edenlere karşı kör-sağır olmaları, kendilerini eleveriyor. Türkiye'deki Esed müntesipleri de boş durmuyorlar; "darbenin kurmaca olduğu" yalanını yayarak hainleri gizlemeye, adaleti yanıltmaya çalışıyorlar. "Evet" diyecek olan seçmenleri denize dökmekle tehdit ediyorlar. Kendi halkını "denize dökmekle" tehdit edenlerin, kimyasal silah kullanan Esed'den ne farkları var? Aynı kafa, aynı taktik.

Bundan on yıl önce, " Siyasete kan bulaştı. 367 reddedilirse çatışma çıkar." diyenler, bugün de suda boğmakla tehdit etmeleri Esedciliklerinden.

15 Temmuz'da halk darbeyi/ işgali durdurmasaydı, şimdi Ankara, Halep gibiydi. Tarihin en karanlık ve kritik anlarını yaşadık o gün.

Ümmetin sığınağı, muhacir- ensar kardeşliğinin ihya edildiği, zalimlere karşı direnişin son kalesidir, Türkiye...

İdlip'te saldırılarda iki evladını kaybeden babanın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı alnından öpmesi, bu aziz milletin samimi ve kahramanca duruşunadır.

17 Nisan'da "Evet" diyen Türkiye'nin pak alnını " gökten ecdad inerek öpse değer."

Mazlumun ahı yerde kalmaz.

Katliamların failleri: " Muasır Medeniyet" (ABD, Rusya ve Avrupa), tetikçileri; Esedler.