Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Haziran 2022

Münbiç'ten Yunanistan'a!

Mavi Vatan-Akdeniz kıta sahanlığı meselesi üzerinden verilen diplomatik ve askeri mücadele ve Suriye’de eksik kalan Güvenli Bölge hattını oluşturma adımıyla, devletimiz kritik hamlelerle bölgeyi ülkemiz için güvenli hale getirmeye çalışıyor.

İki mesele de sebep ve sonuçlarıyla birbirini etkileyecek noktada.

Adalar meselesi çok uzun zamandır devletin aklındaydı. Zamanı ve zemini kollanıyordu.

Savaş döneminde, önce İtalyanlar ardından Almanlar ve sonunda içimizdeki bazılarının göz yumması ile İngilizlerin işgal edip Yunanlılara verdiği 12 Ada yüzünden, Ege Denizi bize yasak bölge, Akdeniz de ise Meis Adası yüzünden çok kısıtlı bir alanda bulunabiliyoruz. Mavi Vatan projesi bu handikabı kırmak için yürütülen bir proje.

Meis Adası Yunanistan’a 580 Km. uzaklıkta. Bize ise 2 kilometre. Yüzerek çıkabilir insan. Diğer adaların birçoğu da benzer şekilde.

KUŞATMA HEVESLERİ

Akdeniz ve Ege’de, denizden Yunan adaları ile kuşattıkları gibi, PKK’ya devlet kurarak alt sınırımızdan da kuşatmak istedikleri için yaşanıyor bu gerginlik. Eskiden olduğu gibi Batı’nın dayattığı her politikaya boyun eğmeyen bir devlet iradesi var ve bu da doğal olarak gerginlik ve çatışmaya sebep oluyor.

Bazıları aman gerginlik olmasın, aman Batı ile karşı karşıya gelmeyelim, aman bu çatışma ortamı bitsin diye söyleniyor. İyi de onlar ülkemizi bölmek istiyor! Akdeniz ve Ege’de ancak kıyıdan balık tutacak bir alandan başkasını kullanamazsınız diyor?

Ne yapalım, hakkımız olanı istemeyelim ve susalım mı?

AB, Amerika ve İsrail her şekilde Yunanistan’ın arkasında.

Uluslararası hukuktan falan bahsetmek, kara sınırına yakınlık-uzaklık, hak-hukuk gibi meseleleri anlatarak Batı’yı ikna etmek gibi bir durum söz konusu değil.

GÜÇLÜYSEN AKLISIN!

Çünkü uluslararası hukuk diye bir şey yok. Güçlünün haklı olduğu, masaya yumruğunu vurabilecek cesarette olanın istediğini aldığı bir dünyadayız.

Rusya masaya yumruğunu vurdu, Ukrayna’yı işgal etti. İsrail on yıllardır adım adım Filistin topraklarını işgal ediyor, sınırlarını genişletiyor. Amerika veya Avrupa ülkeleri istedikleri ülkeyi işgal edip istedikleri sömürüyü gerçekleştiriyorlar. Yani ne yaparsak yapalım kendi başımıza yapacağız.

İki Cihan Harbinden sonra bugün de faal olan uluslararası her kurum, başta AB ve NATO olmak üzere uluslararası her kurum Amerika ve Avrupa’nın çıkarını korumak için oluşturuldu.

NATO üyesi olmamıza rağmen yıllardır bizim değil de terör örgütünün yanında olmaları, NATO üyesi her Avrupa ülkesinden ambargo görme sebebimiz ne zannediyorsunuz?

ŞIMARIK ÇOCUK YUNANİSTAN

Yunanistan için Avrupa’nın şımarık çocuğu denilir. Evet öyledir. İlk olarak Yunanistan Batı’nın felsefenin doğduğu topraklar olarak lanse edilerek “akıl ve bilim bizim malımız” iddiasına illiyet bağı oluşturmak içindir. Amiyane tabirle “Yunan aklı buldu, Yunan Batı’dır, doğal olarak aklı biz bulduk!” Avrupa’yı merkeze koyan akıl, bilim, medeniyet hikayesi olan oryantalist bakış açısı yani…

Diğer sebebi ise Batı için Yunanistan’ın Doğu’dan –Türkiye’den gelecek saldırıya karşı sınır hattı olarak görmeleri. Amerika’nın son kurduğu dokuz askeri üs ile o küçücük ülke Amerikan üssü haline getirilmesi en baştan beri söylediğimiz gibi Türkiye’nin hedefe konulmasından dolayıdır.

AB-D’nin Yunanistan’ı gazlamasının diğer bir sebebi de çok yakın bir zamanda ordumuzun, AB-D’nin hemen dibimizde kurmak istediği PKK devletini engellemek ve savaştan kaçan mültecilerin güvenle yaşayacakları bir bölge oluşturmak için, Münbiç ve Tel Rıfat operasyonuna hazırlanmasıdır.

Münbiç ve Tel Rıfat’ın güvenli bölge haline getirilmesi, Aynel Arap’taki işgalci PKK güçlerini bitirecek bir hamle. Bunu engellemek derdindeler.

Tarihten hiç ders almayan ve bu yüzden hep Batı’nın maşası olarak kalmaya mahkum Yunanistan, bunlara güvenerek şımarıyor. Ortalığı gerecek açıklamaları, yasak olmasına rağmen adaları silahlandırması bu yüzden.

Gelinen konjonktür de fırsatları değerlendirmek ve hakkımız olanı savunup almak zorundayız. Ve görünen o ki, Kıbrıs başta olmak üzere bütün adaları özgürlüğüne kavuşturmak için, soğukkanlı ama hak edene hak ettiğini verecek şekilde hazır olmalıyız.