Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.92
Gram Altın
2446.55
BIST 100
10173.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Mart 2014

Nimet ve Nankörlük

Nimet, ürkek ve nazlı bir kuş gibidir. Etrafı biraz puslu görünce kaçıp uzaklaşır. Alimler ise, "Nimet şükür görmezse gider." demişlerdir. Herhangi bir konuda değerlendirme yaparken vicdanın hakim olması gerekir. Çünkü eninde sonunda biz vicdanımızla baş başa kalıyoruz. Bir insan bir çok kişiyi kandırabilir, aldatabilir. Ama vicdanını asla! O, korkusuz, pervasız bir şekilde hakikati haykırmaya devam eder, durur.

Son on iki yıl, kültür sanat bakımından Türkiye, bana göre saadet devrini yaşamıştır. Unutulan veya az hatırlanan bütün değerler hatırlandı. Yahya Kemal'den Necip Fazıl'a, Safiye Erol'dan Ziya Osman'a, Nurettin Topçu'dan Tarık Buğra'ya kadar bizim ruh iklimimizin bütün sesleri, renkleri mana aleminin münadileri, hakikat bahçesinin bahçevanları hakkında yüzlerce sohbet, panel, sempozyum düzenlendi. Bu programlar büyük ilgi gördü, görmeye devam ediyor.

Bu dönem içinde kitabın bahtı açıldı. 12 yıl öncesine kadar koca Türkiye'de belki de İstanbul ve Ankara gibi sadece birkaç şehirde kitap fuarları düzenleniyordu. Bugün denilebilir ki, küçük iller dahil neredeyse bütün vilayetlerimizde kitap fuarları tertip ediliyor. Anadolu'daki bazı valilerimiz, kaymakamlarımız, belediye başkanlarımız fuarlara yakın alaka gösteriyorlar.

Düne kadar yüzlerine bakılmayan Tezhip, Minyatür, Nakış, Hat, Cilt, Ebru ve daha bir çok sanat unutulmaktan kurtulmuş, haklarında toplantılar yapılmış, yüzlerce yerde atölyeler kurulmuş ve bu sanatlar yeniden ihya edilmiştir. Bugün en çok revaç gören sanatlar arasında yerli, millu00ee ve klasik sanatlarımız vardır.

Osmanlı Türkçesi düne kadar adeta kaçak biçimde öğretiliyordu. Daha eski tarihlere gidecek olursak, eski yazı yazmak ve bu yazıyla basılan eserleri okumak büyük cürümdü, suçtu. Uzun seneler dinu00ee cemaatler 'eski/mez' yazıyı bırakmadılar, eskimeyen yazı her dem yeni kaldı. Bugün artık üniversite öğrencileri Osmanlı Türkçesini öğrenmeden hayata başlamak istemiyor. Öğrencilerimizin, gençlerimizin geçmişiyle kültürel bağ kurması, yaygınlaşan Osmanlı Türkçesi kursları sayesinde olmuştur. Artık hemen hemen her şehirde, her semtte, her mahallede bu kurslar düzenleniyor. Yeni nesilden bir kısmı, dedesinin mezar taşını, camideki kitabeyi rahatlıkla okuyabiliyor.

Daha on onbeş sene öncesine kadar Türkiye, dünyada en az kitap okunan ülkeler arasındaydı. Bugün dünyada kitap üretiminde 13'ncü sıraya çıktığımız açıklandı. Düne kadar dünyada 2-3 yazar tanınırken, sadece onların kitapları tercüme edilirken bugün TEDA sayesinde yüze yakın Türk yazarımızın eserleri bir çok dile çevrilmiş bulunuyor. Frankfurt Kitap Fuarı'nda Türkiye'nin standı, büyük ilgi görüyor.

Dışlanan, horlanan, gereksiz görülen bir çok hayırlı kuruluş, vakıf, dernek bugün rahatlıkla kültür sanat faaliyetlerini büyük bir coşku ile devam ettiriyor. Medeniyet odaklı çalışmalar yaygınlaştı. Hatta bu vakıflardan bazıları üniversiteler bile kurdu, kurmaya devam ediyor. Sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği sempozyumlar alaka görüyor, neşrettikleri kitaplar, dergiler üniversite gençlerinin ellerinde. Kültür gezilerinin ardı arkası kesilmiyor. Yurtiçi gezilerin yanı sıra Balkanlar başta olmak üzere gönül bağımız olan bir çok bölgeye seyahatler yapılıyor. Bu göz kamaştırıcı hizmetleri görmemek mümkün mü?

Türkiye'de bir tarih şuuru uyandı son yıllarda. Çanakkale'nin bir destan olduğunu çocuklarımız öğrendi. Yakın tarihin bütün gerçekleri tek tek ortaya çıkıyor. Yayın dünyasındaki bu bereket, medyaya da yansıdı. Neredeyse her televizyon bir tarih programı yayınlamaya, her gazete bir tarih sayfası vermeye başladı. Ecdadımızı daha yakından tanımaya, anlamaya ve sevmeye başladık. Peşin hükümler yok olurken, ilmu00ee araştırmalar ve gerçekler öne çıkıyor.

Velhasıl-ı kelam, Türkiye'nin meselelerine kültür ve sanat pencerelerinden baktığımızda geniş bir vaha, muazzam bir umman ve geniş bir ufuk görüyoruz. İstanbul'da başta Pendik, Zeytinburnu ve Küçükçekmece olmak üzere adeta bütün ilçe belediyeleri kültürel seferberlik ilan etmiş. Anadolu'muz da bu yolda İstanbul'u takip ve taklit ediyor. Türkiye'nin önü açık ve aydınlıktır. Bütün engellemelere rağmen inşallah bu hizmetler devam edecektir. Bütün mesele, nimetleri fark edip Hakkı teslim etmek, nankörlükte bulunmamaktır. Zaten aziz milletimizin büyük ekseriyeti de yapılagelen bu hizmetleri her daim görmekte ve takdir etmektedir. Önemli olan da buu2026 Gerisi lafu güzafu2026