Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Kasım 2023

Okullarda neler öğretiliyor?

Milyonlarca üniversite öğrencimiz var.

Sayın Cumhurbaşkanı, zamanın Almanya Başbakanı Merkel’e, “8 milyon öğrencimiz var!” dediğinde, karşı tarafın “üffff” çektiğini açıklamıştı iki buçuk yıl kadar önce.

“Kadın” şaşırmış.

Nasıl şaşırmasın, her 10 kişiden biri üniversite öğrencisi!..

Bir vakitler “üniversiteyi tutturmak” çok zor işti.

Aslında tutturmak diye bir şey de yoktu pek, hatırı sayılır “net”i olanlar, ancak meslek yüksek okullarına ya da “Hititoloji” gibi bölümlere girebiliyorlardı.

“Kolay” girilebilen bölüm yoktu pek.

Biz lisedeyken böyleydi.

Üniversiteli olabilmek, hele, doğru dürüst bir bölüme girebilmek çok zor işti.

Bu zorluğu göze alamayanlar, kısa yoldan hayata atılmanın yollarını ararlardı.

Ben Sultanahmet Ticaret Lisesi mezunuyum.

Sınıf arkardaşlarımın çoğunun muhasebeci, mali müşavir olduğunu görüyorum.

Büyük bir bölümü, Lise sıralarında hayata atıldılar, bir muhasebecinin yanında, hiç olmazsa yazları çalışarak.

Şimdilerde lise diploması, gençliğimizdeki ilkokul diplomasından da az itibarlı.

“Erken yaşta hayata atılma” diye bir durum yok, pek.

Meslek eğitimi için kurulmuş “çıraklık” benzeri yerler, fazla rağbet görmüyor.

“İlle de üniversite, ille de 4 yıllık üniversite” şart gibi.

Bu dönemde, sağolsunlar, liseyi 4 yıla, mecburi eğitimi de 12 yıla çıkarttılar…

Herkes, hangi alanda ne kadar kabiliyetli, ne kadar çalışkan ve gayretli olursa olsun, 12 yıllık mecburi öğrencilik hizmetini tamamlayacak!..

Tek tip.

Sonra…

E, yüzde 90’ı, liseden bomboş, mesleksiz, olarak kabiliyetleri de köreltilmiş olarak çıkan genç ne yapacak?

O yaşta, en delikanlı yaşında, tutup da bir yere çırak gitse, olmaz.

İki gün dayanamaz!..

E, ailelerimiz de fedakâr…

“Ceketimi satar okuturum, devlet kredi de veriyor!” kontenjanından, hop üniversiteye.

Ciddi ciddi okuyanlar var, bir de “hayatı ötelemek için” üniversiteli olanlar var.

Bu ikinci gruptakilerin çok çok daha fazla olduğunu iyi biliriz.

Dört yıl, hadi bir sene de uzadı, beş yıl.

Oldu mu, yaş 23.

Çok ileri bir yaş, Merhum Sultan Mehmet Padişahımızın, 21 yaşında İstanbul’u fethetmesiyle övünürüz ya…

23 yaş, okuldan mesleksiz olarak çıkmak için çok geç bir yaş!..

Üniversite diploma veriyor, unvan veriyor.

O unvanlar da gençlerin başına dert oluyor.

Mühendis çıkmış mesela…

Memuriyete kapak atabilmişse ne alâ!

Olmamışsa o…

Ya da olabilmesine hayli vakit varsa…

E, evde satılacak ceket de kalmamış…

İşe başvuruyor mecburen.

Çoğunun diplomasına ilk anda burun kıvrılması bir yana…

Tecrübeli bir mühendis, biraz yoklayınca karşısındakinin boşluğunu anlıyor.

“Biz böyle mi mezun olduk üniversiteden, hem çalıştık hem okuduk zira!” diyerek şanlı tarihinden misaller veriyor.

Genç, ezilmiş…

Ne yapsın…

En cesaretlisi, “Siz tecrübe edinmemize imkân vermezseniz biz nasıl tecrübeli olacağız!” diyor.

Karşı taraf, o gün sağ tarafından kalkmışsa ve işe almışsa…

Mühendis mühendis, “alaylılardan” fırça yemek var icabında!

Gençlerin çoğu haliyle atarlı oluyor, yaş da ilerlemiş, bir de evlenmek gerek…

Stres mi stres!..

O, mesleksiz üniversite mezunluğu başa dert oluyor, iş hayatında birçok çekişmeler, kavgalar, iş yerlerinden kavgalı ayrılışlar…

Bunlar da gencin “siciline” işleniyor haliyle!..

X

Böyle bir keşmekeş…

Bir de görüntüler yansıdı yine kutlamalardan…

Okullarda heykele, resme secde ettirilen çocukların görüntüleri!

Ve ben de ekrana çıkmış…

“Maalesef, nesillerimizi, milli ve manevi şuuru verecek bir eğitim sistemi ile buluşturamadık. Gazze’de insanlık tarihinin en ağır soykırım suçları işlenirken, gençliğimiz sosyal medyadaki yalanları kolaylıkla yutabiliyor. ‘Filistinliler de topraklarını satmasalardı, hak ettiler başlarına geleni!’ yollu zalim, alçak, şerefsiz yalanlarına itibar edebiliyor! Birazcık gerçek tarih bilgisi bile, bu yalanlara inanmalarına engel olurdu ama, bunu bile vermedik gençlerimize!” diyorum…

Boş lâflar!