Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Kasım 2012

Ölü seviciler!

Zor zamanlardan geçiyoruz her zamanki gibi. Bu ülkede siyaset her daim bıçak sırtında veya kaygan zeminde yapıla gelmiştir.

Şöyle tartan pistte ve düşmanlık değil de rekabet kuralları içinde politik yarışların yapıldığı bir döneme en azından ben tanık olmadım. İnşallah çocuklarımız olur.

Şu anda iktidarından muhalefetine kadar siyaset kulvarı pek farkında olmasa da önü alınmadığı takdirde kısa bir süre sonra en önemli gündemimiz, cezaevlerinden çıkacak "Cenazeler" olacak.

***

Tamam PKK'nın cezaevindeki mahkumlara bir kez daha "Ölün" demesi insani değil.

Beden üzerinden intihar eylemi gerçekleştirmek İslami de değil.

Ama ana muhalefetin ve iktidarın biraz daha öngörülü davranarak yaklaşan tehlikeyi görmesi gerekmez mi?

"Eylemcilerin şantajına boyun eğen devlet" görüntüsünden çekiniliyor ancak olay uluslar arası boyuta çekildikçe bütün ülke bundan zarar görecek.

***

Ana muhalefet partisi CHP, Ergenekon artıkları ile kol kola yeni "Cumhuriyet mitingi" devşirme çabasında. Cezaevlerinden ziyade onların tek gündemi şu aralar, Ulus'ta gaz yiyen "Kemalin askerleri!"

BDP ise ilk günden bu yana hedefine sadece ama sadece hükümeti yerleştirmiş durumda. Ölü sevicilerin eylemlerine, "Vicdanlı gerekçeler" bulma dışında öneri getiremiyorlar.

Dağ'la Ada arasında sıkışan ve çare olarak kucağında bulduğu her suçun günahını hükümete yönlendirmek gibi bir savunma psikolojisi geliştiren BDP, sorunlara öneri getiremeden yeni dertleri kucağında buldukça da bu kısır döngüden çıkamayacak gibi.

Hükümet yine icraatın başı olarak yumurta küfesinin sırtında olduğunu, muhalefetten çözüm için zerre kadar medet umulmayacağını görmeli.

AK Parti iktidarı, Kürt sorunu konusunda 90 yıldır hiçbir hükümetin yapmadığı kadar icraat yapmasına karşın adaletten yoksun eleştirilere öfkeli. Haliyle "Şantaj" olarak algılanan bu eylemde istiap haddinin dolmasını bekler gibi, olaya müdahil olmayı son ana bırakıyor.

***

Iğdır'ın halkı tamamen Kürt olan Bulakbaşı Köyü'nden kaçırılan öğretmenleri, köylüler Ağrı Dağı'nın eteklerine kadar PKK'lıların peşinden giderek geri istemiş ve almıştı. Köylülerin, üzerlerine doğrultulan kaleşlere aldırış etmeden "Hocalarımızı isteriz" deyip PKK'lıların elinden öğretmenleri alarak köye geri dönmesi çok önemlidir. Bu olayda muhabbetin, barışın, vicdanın, kardeşliğin ve insan seviciliğin semerelerini gördük.

Ama Bursa'da bir haftaya yakın süredir devam eden gerilim de çok tehlikelidir. Ölüm oruçlarını destek için ortalığı yakanlar ile bunları yok etmek isteyenlerin ölü seviciliği, en büyük sosyal dinamitimiz olarak Bursa'da adeta fitilinin tutuşmasını bekliyor.

Geçmiş yıllarda da Bursa ve Balıkesir illerinde, benzer senaryolarla yıllardır tutmayan kardeş kavgası sahnelenmek istenmişti. Şimdi de terörü toplumsallaştırmak için ölü sevicilerin büyük gayreti var. Aman müminler dikkat! Yük yine inananların kardeş olduğunu bilenlerin omuzlarında!

***

Birileri, insanı yaşatmaktan ziyade, öldürerek sonuca gitme yolunu seçiyor. Birileri de aklıselim davranarak olaylara vicdan odaklı bakıyor.

Allah'tan senelerdir millet ikinci yolu tercih ediyor da ölü sevicilere fırsat vermiyor.

Sokakların terörize edilmesi, kepenk kapattırılması, okulların yakılması, çocukların okula gönderilmesinin engellenmesi gibi eylemlerle kamu düzenini kaosa dönüştürmek, ölümlerden nemalanmak isteyenler Türkiye için yakın tehlike senaryoları yazmakla meşgul.

Anlaşılan örgüt, cezaevlerinden "Cenaze" çıkartmadan eylemi "başarılı" saymayacak.

Sağduyu'nun galip gelerek bu ölüm oyununu bir an önce sonlandırması gerekiyor.

Not: Başbakan Erdoğan, Almanya'daki basın toplantısında Türkiye'deki cezaevlerinde sadece bir kişinin açlık grevinde olduğunu söyledi. Aynı dakikalarda Adalet Bakanı Sadullah Ergin gazetecilere, "66 Cezaevinde 683 kişinin açlık grevi yaptığı bilgisini" veriyordu. Nasıl yani?