Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2402.09
BIST 100
10336.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Eylül 2019

Parktaki fotoğrafın düşündürdükleri

Günün bu ilk saatlerinde yürüyüş yapmak parka yönelen eğitimci İsmet Bey önceki geldiklerinde de dikkatini çeken giriş kapısının solunda asılı fotoğrafın önünde durdu. Fotoğrafta kar yağışı altında başında sağa yatırılmış bir bere olan, palto giymiş iki avuç içi havaya doğru açık dua eden bir insana ait fotoğrafa tekrar baktı ve fotoğrafın köşesindeki yazıyı yavaş yavaş tekrar okudu:

“İmanınıza Bayrağınıza ve Devletinize sıkı sıkı sarılın”

Söz Aliye İzzetbegoviç’e aitti. Sözü yer aldığı fotoğrafın solunda ise başka bir yazılı fotoğrafta özgeçmişi bulunuyordu. İsmet Bey daha öncede okumuş olduğu özgeçmişi çok beğendiği için tekrar okudu.

Bilge Kral

Aliya İzzetbegoviç, Bosna Hersek'e bağımsızlık yolunda liderlik eden ve derin bilgi birikiminden dolayı "Bilge Kral" olarak anılmaktadır. Aliya İzzetbegoviç, 1925 yılında dünyaya geldi. Halkı için verdiği mücadele sırasında tutuklanan ve hapis hayatını zor koşullarda sürdüren Aliya İzzetbegoviç, 1988 yılının sonunda Yugoslavya hükümetinin "sözlü muhalefet sebebiyle cezalandırılanlara tanınan aftan" yararlanarak serbest bırakıldı. İzzetbegoviç, Bosna'da 1992-1995 yılları arasındaki savaşta da halkına önderlik etti. Aliya İzzetbegoviç, halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bıraktı. Aliya İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003'te hayata gözlerini yumdu.

Büyük adam kolay yetişmiyor; neden böyle liderler (yöneticiler) çok sık yetişmez diyerek parka doğru yürüdü…

Yürürken “İman, Bayrağınıza ve Devlet” meselesi zihninde okyanuslardaki yüksek dalgalar gibi kafatasına çarpıp duruyordu…

Devlet

Her gün onlarca kez baktığı sözlükte Arapça kökenli bir kelime olarak imanın (İnanç) , “Tanrı'ya, bir dine inanma” anlamına geldiğini çok iyi biliyordu. İnançın birine duyulan güven, inanma duygusu anlamı da vardır. Yürürken “güven” duygumuzu çaldılar; birbirimize, devletimize güvenmez isek ne felaketler gelir başımıza diye düşündü.

İkinci kelimeyi düşünmeye başladı. Devlet Arapça kökenli siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Mecaz olarak devlet büyüklük anlamında da kullanılırdı.

Çok sevdiği Bilge İnsanın birkaç sözü aklına geldi: “Büyük iyilikler büyük güçler tarafında yapılabilir! Allah’a ve Devlete güven ama onlar ile senin aldanmalarına fırsat verme!

İsmet Bey, devlet kelimesinin bir anlamının da mutluluk olduğunu hatırladı.

Mutluluk

Birden bire Muhibbi mahlası şiirler yazan Kanuni Sultan Süleyman’ın şu şiirini mırıldandı:

"Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi."

Bu mısraları mırıldanırken karşıdan gelen üç kişiye dikkat kesildi. Yaşlı bir bey ve hanımefendi genç bir insanın yürütmeye çalışıyorlardı… Ama görseniz ne çaba: genç adam sol ayağını yavaş yavaş kaldırıyor, tekrar aynı yavaşlıkta az ileri doğru atmaya çalışıyordu… Normal bir insan bu gencin bir adım için harcadığı zamanda 8-10 adım atabilirdi. O annenin o babanın yüz ifadelerini görünce insanın gözlerinin dolmaması mümkün değildi. Biraz zaman geçince yaşlı bey eşi ve genç adamı bırakarak tek başına tempolu yürümeye (koşmaya) başladı.

Aynı ailede genç fakat yürüyemeyecek durumda bir insan ve koşmaya başlayan bir yaşlı? Parkın diğer taraflarında koşan bayanlar, okulu kırıp müzik dinleyen gençler, kahvaltı hazırlığı yapan insanlar…

İsmet Bey kendi kendine şu soruyu sordu: “Bu tür eşitsizliklerin kaynağı nedir?”

Ama büyük güçler niçin eşit fırsatlar vermez sorusu da zihnini kurcalıyordu…

Bazı insanlar niçin mutlu değil?

Ya kötülükler! Kötülük problemi!

Bu düşünceler ile hayli vakit geçtiğini fark etti çıkış kapısına yöneldi…

Yükselen ışığa ümitle baktı…