Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Temmuz 2021

Rabbim, hainlere fırsat vermesin!

İhanet, önceden var olan bir ilişkinin taraflarından birinin diğerini aldatması veya yarı yolda bırakması olarak adlandırılır. Günlük hayatımızda genellikle en güvenilen ve kendisinden emin olunan kişiler tarafından kendilerine duyulan güven duygusunun suiistimali neticesinde ortaya çıkan bir olgudur ihanet. Sevgide aldatma hali, sadakatte sarsılma durumu, inancın suiistimal edilmesidir. Nerden bakarsak bakalım bir kâse bala bir damla zehir katmaktır.

İnsan, eşrefi mahlûkat olarak yaratılan ve mükemmelliğin bir bedende vücut bulmuş halidir. Lakin ayetin devamında da belirtildiği üzere kendi eliyle yapıp ettiklerinden dolayı insan, esfeli sâfilîne (aşağıların aşağına) atılır. Toplum nazarında bile isteye yanlış yapıp da yanlışında diretenler için kullanılan aşağılık ifadesinin çıkış noktası da burası olsa gerekir. Kanaatkâr olmayı hayatından çıkaran insanın elindeki ile yetinmeyip hep daha fazlasını istemesi bu duruma temel teşkil eden sebeplerden biridir. İnsan ne kadar kazanırsa kazansın kendine tahsis edilen rızık yiyebildiği kadardır. Ancak öyle bir hayata eriştik ki, elimizdekilerle yetinmek bir yana hep başkalarının elindekilere göz dikmeye başladık. Bu sahiplenme duygusu ise dönüp arkamıza baktığımız zaman bizim eşyaya sahip olmamızdan ziyade eşyanın bize hükmetmesi haline dönüştü.

İhtiyaçlarından ziyade lüksünün peşi sıra koşan insanlar israf denizine yelken açan gemilerin kaptanı olmaya başladı. Savurganlığa bulaşırken savrulduğumuzdan habersiz bir halde dünya vadisinden ahiret yurduna savruluyoruz. Sorsan, hepimiz ahiretin varlığından haberdarız, lakin dilimizle söylediğimiz kelimeler zihnimize ve oradan kalbimize, işin nihayetinde ise ruhumuza sirayet edemiyor.

İhanet, aşağılık olma hali, kanaatkârsızlık, israf ve söylemlerle eylemlerin tutarsızlığı neticesinde ortaya çıkan problemi hiçbir bilimsel formül çözmeye muktedir olamıyor. Çözümü basit, çok bilinenli, ancak çözümsüz bir problem… Bilinmeyene bir değer vermek kolay oluyor, ama bilinene hak ettiğinden fazla verdiğin değer gün geliyor en savunmasız anında seni can evinden vuruyor.

Olgular olayları meydana getiren ana kaynaklardır. Her olayın temelinde bir olgu vardır ve inanç temelli olguların üzerine inşa edilen olaylar insanlığın karşısında her zaman en güzel örnekler olarak yer alacaktır. Ancak inanç sisteminin şahsileştirilip, şahısların öncelendiği ve inançların temellendirdiği, olguların amaçtan çıkıp araç olarak menfi bir şekilde kullanılması neticesinde ortaya çıkan olayların yolunun sonu ise kelimenin en basit tabiriyle faciadan başka bir uçuruma çıkmaz. Uçurumdan bir kez düşmeye görsün insan, tekrar yeniden başlama ihtimalini de o uçurumdan aşağıya atıyor.

“Ne oldum delisi olmak!” deyiminin en zahir haliyle ifade ettiği durum üzere daha önce pek bir şeyi yokken sonradan buldum olan insan, elde ettiği nimetin kıymetini bilmediği zaman onun hakkını da vermekten aciz kalıyor. Bu da insanı ihanet, aşağılık olma hali ve kanaatkârsızlık üçgenine hapsediyor. Bu hapsoluş sürecine giren insan da alçaklık psikolojisine girmekten kendini alamıyor. Bu alçaklık psikolojisine giren insan ise kendi meclisini ve vatandaşını bombalamaktan ve öldürmekten geri durmuyor. Hani dedik ya neresinden bakarsan bak diye… Biz de neresinden bakarsak bakalım haklı bir taraf görmek bir yana, yapılan bu alçaklığa bir sebep dahi bulamıyoruz. İnsanın içini acıtan en buruk durum ise bu alçaklığın merhamet ve hoşgörü maskesi altında yapılmış olmasıdır.

Herkes herkesi sevecek diye bir zorunluluk yoktur. Saygı mecburiyet ister lakin insan sevgisinde tamamen özgürdür. Ancak ihanet hiçbir duruşa yakışmayan bir eylemdir. İhanete merhamet ise zalimle aynı sofrada mazlumu yemekten başka bir şey değildir.

Hep daha fazlasını isteyen insan, bir zaman gelir her şeye sahip olduğundan habersiz bir hale düşer. Bu körlük, elinde olan ile yetinmeme durumunu doğurur. Sonra da iç organlarına sızılmış devleti içeriden çökertmeye çalışırlar. Ancak bu adisyonda hesaba katılmayan millet son faturayı keser. Milleti asil olan bir devlete hiç kimse diz çöktüremez.

Devlet kutsaldır ve ihaneti asla kabul etmez. İhanet temelleri üzerine kurulan hiçbir düzen de baki olamaz. İhanete merhamet devlet nazarında da inanç nazarında kabul edilebilir değildir. Koca bir devlet bir kişinin şahsi çıkar ve emellerine alet edilemez.

Bu vesileyle 15 Temmuz hain darbe girişimini bastıran necip millete selama duruyor ve 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günümüzü en kalbî duygularla kutluyorum.

Rabbim hainlere fırsat vermesin! Âmin.