Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

23 Kasım 2020

Salıverdikçe kaybediyoruz!

Nasreddin Hocaya atfedilen bir hikâye vardır, çoğumuz duymuşuzdur. Bir gün Hocanın evine hırsız girer ve oğlu hırsızı görür. Hoca seslenir diğer odadan, “Oğlum kimdir gelen?” diye. Oğlu, “Hırsızmış ve yakaladım baba.” der. Bunun üzerine Nasreddin Hoca, “Bırak gitsin oğlum.” der. Oğlu da o manidar cevabı verir:

“- Baba, ben hırsızı bıraktım ama hırsız beni bırakmıyor.”

Bu hikâye şu an içinde bulunduğumuz hali pürmelalimizi anlatan özlü bir hikâye. Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs kapımızdan içeri girmekle kalmadı, canımızla, sevdiklerimizle en üst düzeyde bizi tehdit etmeye devam ediyor. Biz onu bıraksak da o bizi bırakmıyor.

Bir boks maçındayız ve ilk iki raundu zar zor bitirmiş olan boksör misali şimdi üçüncü raunda çıkıyoruz. Tam maç bitti diye düşünürken bitenin sadece bir raunt olduğunu bir sonraki raundun gonk zili çalınca anlıyoruz. Kendimizi toparlamaya fırsat bulamadan bir sonraki raundun ortasında buluyoruz kendimizi. Şu an içinde bulunduğumuz durumun özeti.

Tüm dünyanın başına bela mı dersiniz, yoksa imtihan mı, takdir sizindir ama bir şekilde hayatımızın her alanını etkisi altına alan bu virüs, mart ayında ülkemize girdikten sonra alınan tedbirlere milletçe uymamızın neticesinde haziran ayının başlarında kontrol altına alınır gibi oldu. Sonrasında vaka sayılarında belli oranda düşüşler gözlendi. Bu durum maalesef rehavete kapılmamıza neden oldu. Havalar ısınınca etkisini kaybetmiştir düşüncesiyle düğünlere, bayram ziyaretlerine, taziyelere sanki hayatımızı tehdit eden herhangi bir şey yokmuş gibi kaldığımız yerden devam ettik. Neticesinde vaka sayılarında tekrar ciddi artışlar gözlendi.

Okulların açılma dönemi öncesinde yaşanan bu durum neticesinde hızlı bir toparlanma ile gerekli tedbirler alınarak uzaktan eğitimin yanında haftada iki gün ile sınırlı olmak kaydıyla seyreltilmiş yüz yüze eğitime geçildi.

Havaların serinlemesi ve birilerine göre okulların açılmış olması nedeniyle bin ile bin beş yüz sınırlarında gezinen vaka sayılarında gözlemlenen yavaş yavaş artışlar üç binleri geçip dört bin sayısına dayanınca Bilim Kurulu tavsiyesi ve Bakanlar Kurulu kararı ile 17 Kasım tarihi itibariyle yeni tedbirler alındı. Bu tedbirlerin en başında ise 31 Aralık tarihine kadar her tür ve kademedeki yüz yüze eğitime ara verilmiş olup tamamen uzaktan eğitime geçilmesiydi. Bunun yanında yeniden gelen kısmî sokağa çıkma yasağı, kıraathane ve sinemaların bir süre kapatılması gibi kararlar alındı.

Bu noktada vatandaşların tamamını ilgilendiren karar hiç şüphesiz yüz yüze eğitimin sonlandırılıp tekrar uzaktan eğitime geçilmesidir. Tam her şey düzeldi derken “ihmal” denen kavram “kusur” ile birleşip hayatımızı etkisi altına alıyor. “Uzaktan” gelen bir virüs “yakın temas” ile vücudumuzu etkisi altına alıp, şanslı olanları en fazla “on dört gün” ama o kadar da şanslı olmayanları ise bir ömür istirahate mahkûm ettiriyor.

Bazı şeylerin kıymetini kaybettikten sonra daha iyi anlıyoruz ama dilerim o zaman iş işten geçmiş olmaz. Çünkü kaybedişlerimize davetiye oluyor tedbirsizliğimiz. Öteye git diyemedikçe öteliyoruz sağlıklı güzel günleri. Bir şeyleri kaybettikten sonra mı aklımızı başımıza almaya karar vereceğiz. İyisi mi dostlar, gelin köprü öncesi son çıkıştan çıkalım ve maske, mesafe, hijyen kurallarına uyup gerekli tedbirleri aldıktan sonra Yüce Mevla’mıza sığınalım.

Olay bu sefer daha da ciddileşti. Daha önceleri sosyal medyada gezinirken bu virüse yakalananların sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı. Ama şimdilerde sosyal medyada gezdiğimde en az on bildirimden iki veya üç tanesinde ya kendisi ya da çevresinden birinin bu virüse yakalandığı yönünde paylaşımlar görüyorum. Daha da üzücüsü bazı dostların vefat haberini teessürle öğreniyorum.

Bu virüs öyle bir şey ki, salıverdikçe kuşatılıyoruz, koy verdikçe kaybediyoruz. Parça parça eksiliyor ve azar azar gidiyoruz. Gidenler kervanına en son katılan ise Sabri Gültekin ağabeyin “Kalemiyle tek kişilik ordu gibi cenk etti” diye tabir ettiği Ahmet Kekeç ağabey oldu. Ahmet ağabeye ve onun nezdinde bu virüse yenik düşenlerimize Allah’tan rahmet, hastalarımıza ise “Şafii” ismi hürmetine acil şifalar diliyorum.