Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Eylül 2016

Sinsi katil

Münafıklık nedir sorusuna hepimizin vereceği cevaplar aşağı yukarı aynı olur. Münafık insan dendiğinde aklımıza ne yapacağı önceden kestirilemeyen ve güven vermeyen biri aklımıza gelir. Hastalıklarında güvenilmez ve münafık olanları vardır. Hekimler bu tür hastalıklardan korkarlar. Hastalarımız için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Şeker ve özellikle tansiyon hastalığı münafık hastalıklara en iyi örnektir diye düşünüyorum. Sinsidir herhangi uyarıcı bir belirtisi de olmayabilir. Aylarca hatta yıllarca insan bu münafıkla yaşadığının pek farkında dahi olmaz.

Hipertansiyon, yani tansiyon yüksekliği için sessiz ve sinsi katil yaftalamasının esas sebebi de bu zaten.Sessiz katil hipertansiyona karşı uyanık olmak gerekir. Çünkü işaretini bazen ciddi ve kalıcı hasarlarla verebiliyor. Kalp krizi, böbrek yetmezliği, görme kaybı, beyin felci hünerlerinden sadece bir kaçı. Bu katil ile geçtiğimiz hafta bende yüz yüze geldim. Tesadüfen tansiyonumu ölçmek aklıma geldi. Ölçtüm yüksek. Tansiyon ölçmenin ve sonuçlarını değerlendirmenin de bir adabı usulü vardır. Tansiyon ölçülecek kişi biraz dinlenmiş olmalı, oturur pozisyonda olmalı, ölçülen kol kalp seviyesinde tutulmalı vs. gibi.

Kurallara harfiyen uyarak tekrar ölçtüm. Yine yüksek.

Kendimi kolladım. Sağıma soluma baktım. Tansiyon yüksekliğinde bazı hastalarımızın yakındığı baş ağrısı, baş dönmesi, dengesizlik gibi bir işaret aradım. O da yok. Hiçbir şikayetim olmamasına rağmen bu tansiyon neden yükselir? Sorusuna cevap aradım. Yeme ve içmede hatalarımı araştırdım. Tuz zaafım yok. Yaşam kalitemi bozacak bir yanlışım da yok. Yemede içmede ölçüsüzlük yok vesselam sebep de bulamadım.

Mesleki tecrübelerimi geriye doğru taradım. Tansiyon yüksekliğinin sebep olduğu hastalıklarla gelen hastalarımın çoğunda da herhangi bir belirti vermeden sinsice, münafıkça fırsat kolladığını ve bulduğu ilk fırsatta da maalesef kişide ciddi hastalıklara sebep oluşturduğunu hatırlattı bana.

Değerli okurlarım. Hastalıklar gelmeden sağlığımızın kıymetini bilmemiz tavsiyeli ve ortak menfaatimiz. Sağlığın kıymetini iyi bilelim. Hastalıklar birden gelip, kolay kolay gitmek istemeyebilir.

Makalelerimiz takip edenlerin iyi bildiği gibi, bir çok hastalığı ve şikayeti önemsem. Kola kolay ameliyat olun da demem. Basit geçici yakınmalar için sağlık kurumlarımızı işgal etmeyelim diye tekrarlar dururum. Sessiz katil münafık tansiyon yüksekliği için aynı şeyleri söylemeyeceğim. Münafık insan gibi ne yapacağı belli olmuyor. O zaman dikkat etmek ve uyanık olmak en doğrusu. Şimdi bu sinsi canavara karşı elimizde olan silahları bir hatırlayalım.

Öncelikle panik yaparak felaket tellalı olmamalıyız.

Tansiyon ölçümlerini dinlenmiş olarak ara ara tekrarlamalı ve yüksek seyrettiğinden eminsek hekimden yarım almalıyız.

Bizim yapacaklarımıza gelince: Çok sık yapılan bir hatadan dönmeliyiz. O da tuz kullanımı. Nasıl ki şeker ve beyaz unlu gıdaları ölçüsüz tüketmenin bedeli şeker hastası olmaksa, aynı şekilde tuz tüketimindeki fazlalığında karşılığı tansiyon yüksekliği. Günlük alınacak tuz miktarını nerede ise her öğünde alma alışkanlığı terkedilmeli.

Kilo kontrolü muhakkak sağlanarak kalbin yükü azaltılmalı. Yaşam tarzımızı yürüme, yüzme gibi hareketler ile zenginleştirerek ataletten uzak durmalıyız. Sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklar muhakkak terkedilmeli. Hastalığı ciddiye almadığımızda bedelini muhakkak ödeyeceğimiz algısını unutmamalıyız.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.