Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Nisan 2023

"Sivil diktatör"

30 yıl önce..

17 Nisan 1993…

Yağmurlu bir Ankara sabahı…

8’inci Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’ın hastaneye kaldırıldığı haberi ajanslardan geçtiğinde Türkiye’nin yüreğine ateş düştü.

Öğleye yakın vefat haberi verildi.

Yıllarca bu millete hizmet etmiş, ülkesine çağ atlatmış bir devlet adamını kaybetmenin derin üzüntüsü içinde bir millet…

Turgut ÖZAL, vesayet odaklarına karşı mücadelede etti.

Anadolu sermayesi onun icraatlarıyla büyüdü.

Türkiye, bugün savunma sanayide, alt yapı ve üst yapıda dünyada parmakla gösteriliyorsa çığırı açan ÖZAL’dır.

Ülkenin gelirinin neredeyse tamamını sömüren bir avuç sermayedarın tekelini o kırdı.

1980 darbesiyle millî iradeyi gasp edenlerin sultasının devam ettiği yıllarda iktidar oldu.

6 Kasım 1983 seçimlerinde cuntanın kudretli Millî Güvenlik Konseyine rağmen partisi, Anavatan Partisi (ANAP)oyların yaklaşık yüzde 47’sini alarak 400 üyeli TBMM’de 212 milletvekili ile tek başına hükümeti kurdu.

Cunta, görev vermekte tereddüt etti. Çünkü işaret ettikleri parti, ancak 3’üncü olabilmişti.erebilirdi. En çok oyu alan partiye görev verilmesi şart değildi; Cumhurbaşkanı isterse Meclis içinden herhangi birine hükümeti kurma görevi verme yetkisine sahipti.

Aralık 1983’te hükümet kuruldu.

Türkiye düşmanları, hemen saldırıya geçtiler: Terör örgütü PKK’yı milletin başına musallat ettiler. 15 Ağustos 1984’te katliamlara başlattılar.

Aynı zamanda bölgeyi de karıştırıyorlardı.

Türkiye’nin içe kapanması için faili meçhul cinayetleri de aparat olarak kullandılar.

1983’e kadar Türkiye, tipik bir Afrika ülkesiydi.

Karasaban, kağnı devrini yaşıyordu. Taşın, düvenin altına çakılıp sapın saman haline getirilmesinde kullanıldığı devir…

Ev telefonlarının süper lüks sayıldığı, köylerde telefonun ve elektriğin esamesinin okunmadığı Taş Devri…

Çok değil, 40 yıl öncesinin Türkiye’si…

Cebinde yabancı para bulunduranın cezalandırıldığı yıllardı, 1983 öncesi…

Yollar, köprüler, fabrikalar yapıldıkça, üretim, istihdam ve ihracat artıkça “Şahsî menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edenler” kızgın saca basmış gibi feryat etmeye başladılar: “Sivil diktör!”

1988 Haziran’ında Ankara’da silahlı suikast düzenlediler. Kurşun mikrofona değmese başına isabet edecekti.

Elinden yaralandı…

Malum zevat, buna da “tiyatro” dedi.

1989’da ilk sivil cumhurbaşkanı olmak istediğinde karşı çıktılar.

Oylamaya katılmadılar.

Çankaya şişmanı” diyerek tahkir ve tezyife kalkıştılar. Hiçbir davetine icabet etmediler, yetkilerini kısıtlamaya, provokatif olayların, cinayetlerin sanığı yapmaya kalkıştılar.

20 Ekim 1991 seçimlerine kadar partisi iktidar olmayı sürdürdü.

II. Abdülhamid ve MENDERES’e “diktatör” diyenler, ona da dediler, demekteler…

27 Mayıs 1960…

Millî Birlik Komitesinin kararı:

" İktidar Partisi idarecileri tarafından Anayasa'nın çiğnenmesi, Türk Milletinin bütün fert ve insanlık hak ve hürriyetlerinin ve masuniyetlerinin ortadan kaldırılması, muhalefet murakabesi işlemez hale getirirlerek tek parti diktatoryası kurulması suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi fiilen bir parti grupu durumuna düşürülmüş ve meşruluğunu kaybetmiştir…"

12 Eylül ve 15 Temmuz’da da benzer gerekçeler ileri sürdüler, sürmekteler…

ÖZAL’ı FETÖ mü zehirledi?

Orta Asya gezisinden hemen sonra vefat etmesi, şüpheleri güçlendiriyor.

ÖZAL’ın mezarı 2 Ekim 2012 açıldı.

O zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın ‘Özal zehirlendi’ sözleri Adli Tıp raporuna dikkatleri yoğunlaştırdı.

Özal’ın vücudunda kadmiyum zehirinden 18.15 ppm tespit edildiği halde böbrekleri incelenmemiş, mezarın duvarlarındaki 50 kat DDE de rapora yansıtılmamış.

Adli Tıp Kurumu raporunda hiç zikredilmeyen iki zehir: Hekzaklorobenzen ve hexabromobenzen var…

ÖZAL’ın mirasına ihanet edenler, 28 Şubat’ın önde gidenlerinden oldular.

Turgut ÖZAL, vasiyeti gereği, 1990’da İmralı’dan naaşlarını naklettirdiği MENDERES, ZORLU ve POLATKAN’ın medfun bulunduğu Topkapı Anıtmezara defnedildi.

Bununla da cuntacılara ders vermekte…

Ruhun şad olsun, “sevgili vatandaşlarının” sevgili Cumhurbaşkanı!..